Erzurum, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, tarihi zenginlikleriyle de ziyaretçilerini büyüleyen bir şehir. Şehrin dört bir yanında bulunan antik kentler, binlerce yıllık geçmişe ışık tutuyor.
Erzurum, sadece kış sporları ve Palandöken Dağı ile değil, köklü tarihiyle de öne çıkan bir şehir. Tarih tutkunları için eşsiz bir keşif sunan Erzurum'un 5 antik kenti, geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Bu antik kentler, tarihin farklı dönemlerinden izler barındırarak bölgenin kültürel zenginliğini gözler önüne seriyor. İşte Erzurum'da tarihin derinliklerine yolculuğa çıkaran 5 antik kent...
Üç Kümbetler
Erzurum'un Yakutiye ilçesinde bulunan bu anıt mezarlar, Orta Çağ’dan kalma önemli yapılardır. Özellikle Selçuklu dönemine ait oldukları düşünülen bu kümbetler, Türk mezar mimarisinin zarif örneklerindendir. Üç farklı mezarın her biri, dönemin önde gelen isimlerine ait olup, üzerlerindeki taş işçilikleri ve semboller dikkat çeker.
Erzurum Kalesi
Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilen Erzurum Kalesi, şehrin en eski yapılarından biridir. Stratejik bir konuma sahip olan kale, hem Bizans hem de Osmanlı döneminde kullanılmıştır. Bugün hâlâ ayakta olan kale, geçmişin askeri mimarisini gözler önüne sermektedir.
Aziziye Tabyası
Erzurum’un en önemli tarihî savunma yapılarından biri olan Aziziye Tabyası, Osmanlı-Rus savaşlarının yaşandığı döneme aittir. 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Erzurum’un savunulmasında önemli bir rol oynamış, Nene Hatun gibi kahramanların cesaretle müdafaa ettiği bir yer olmuştur.
Dumlu Antik Yerleşim Alanı
Erzurum kırsalındaki Dumlu Mahallesi'nde, araştırmacı yazar Ömer Faruk Kızılkaya'nın yaptığı incelemeler sonucunda antik kaya mezarları, su tünelleri ve tapınak kalıntıları keşfedilmiştir. Bu yerleşim alanının, Urartu Krallığı’na ait olabileceği düşünülmektedir. Bölge, antik su sistemleri ve mezar odaları ile dikkat çekmektedir.
Kaya Mezarları
Erzurum çevresinde yer alan Urartu dönemine ait kaya mezarları, krallara veya önemli kişilere adanmış mezar odalarıdır. Bu mezarlar, kayaların oyulmasıyla yapılmış olup, o dönemdeki insanların ölülerini defnettikleri kutsal alanlardır. Mezar odalarına yiyecekler konularak, ölen kişinin ikinci hayatı için hazırlık yapıldığına inanılırdı.