Renk körlüğü, belirli renklerin veya gölgelerin algılanamadığı bir görme bozukluğudur. Bu görme bozukluğuna sahip kişiler aynı rengin tonlarını ayırt edemeyebilir veya birden fazla rengi ayırt edemeyebilir.
Araştırma sonuçları bu oranın erkeklerde %10, kadınlarda ise %0,6 civarında olduğunu göstermektedir.
Renk körlüğü, belirli renklerin ve farklı tonların algılanamadığı bir görme bozukluğudur. Bozukluk genellikle kırmızı ve yeşilin karışımından kaynaklanır ve nadir de olsa tüm tonların gri olarak algılanması şeklinde de görülebilir. İnsan gözü, gözün şeffaf tabakasının hemen arkasında yer alan ve ona rengini veren iris tabakası sayesinde pek çok rengi algılayabilir ve ayırt edebilir.
Retina katmanlarında görülebilen çeşitli pigmentlerin veya bazı pigmentlerin eksikliği, renklerin bir kısmının veya tamamının algılanmasında sorunlara yol açarak gri tonlarında görünebilir.
En yaygın türü renk körlüğü, yani kırmızı ile yeşili ayırt edememektir. En nadir olan şey, renkleri ayırt edememeniz ve tüm dünyanın siyah beyaz olmasıdır. Çoğu insan renk körü olduğunun farkında değildir. Bu bozukluğun erken teşhisi, çocuklarda ve genç erişkinlerde kariyer seçimleri için çok önemlidir.
Özellikle kırmızı ve yeşil, dünyanın her yerindeki logolarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bunlar, tespit edilmediği takdirde hayati tehlike oluşturabilecek önemli uyarı işaretleridir. İleri derecede renk körlüğü olan kişiler, renklerin özellikle önemli olduğu işleri yapamazlar.
Renk körü olan kişilerin herhangi bir rengi göremediklerine, ancak tüm dünyayı siyah beyaz veya tek renkli gölgelerde gördüklerine inanılıyor. Ancak öyle değil. Genellikle belirgin semptomları olmayan bir görme sorunudur. Renk körlüğünün belirtileri, tam renk körlüğünden belirli renkleri algılama sorunlarına kadar değişir.
Renk körlüğü olan kişiler genellikle renkleri görürler. Ancak gördükleri renkler çok soluk olduğu için bir rengi veya renkleri ayırt etmekte zorlanırlar. Zamanla yoğunluklarına göre farklılaşırlar. Örneğin; kırmızı-yeşil renk körlüğü en sık görülen türlerinden biridir ve insanlar bu rengi kırmızı ve yeşilin karışımı gibi algılarlar. Hastalığın nadir bir formu ilerleyicidir. Bu tip, hastanın tüm dünyayı siyah beyaz gördüğü tam renk körlüğüdür.
Renk körü insanların dünyayı nasıl gördükleriyle ilgili sorun, koni hücrelerinin yokluğuna bağlıdır. Birçok insan renk körü olduğunun farkında değildir. Pigment eksikliğinin derecesine bağlı olarak normale yakın görme veya ilerlemiş hastalığa karşılık gelen görme oluşabilir. Özellikle ışığın az olduğu alanlarda, renk dokunuşu canlıymış gibi hissettirir.
Nadiren, hastalığın ileri evrelerinde insanlar siyah beyaz görebilir. Genetik renk körlüğünde en sık görülen hastalık türünde yeşil, sarı, turuncu, kırmızı aynı şekilde algılanır. Karanlık ve aydınlıkta sadece yoğunluklarına göre farklılıklar vardır.
Pek çok vaka genetik nedenlere bağlı olarak ortaya çıktığı için bu tip vakalar herhangi bir ameliyatla tedavi edilememektedir. Tedavi, hastanın yaşam kalitesini iyileştirmeye odaklanır. Üretim yoğunlukları üç ana renge özgü olan gözlük ve kontakt lensler, renk algısını büyük ölçüde artırır. Lensleri kullanırken net görebilirler.
Görme bozukluğu olan renk körlüğü, optik sinirdeki hasardan kaynaklanıyorsa, bazı düzeltmeler yapmak veya ilerleyici görme bozukluğunu durdurmak mümkün olabilir. İlaç ve kimyasal maddelere maruz kalma sonucu sonradan gelişen tiplerinde ise cerrahi müdahale ile sorun giderilebilir.
