Bireyin, kendi kimliğini göz ardı ederek neredeyse kendisine yabancılaşma olarak adlandırılan benlik yitimi, şizofreni hastalığının köklerini oluşturan temel bir kavramdır.
Tıpta Depersonalizasyon olarak da bilinir. Genellikle insanların ağır psikolojik hastalıklarının bir yan etkisi olarak ortaya çıkar ve belirtilerinin görülmesi, kişinin yaşamının tamamen olumsuz yönde etkilenmesine yol açabilir.
Bu rahatsızlık, sadece bireyin kendi kimliğini sorgulamasına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda çevresindeki insanların da yabancılaşmasına sebep olabilir. İnsanların üçüncü bir kişi tarafından yönlendirildiği hissine kapılmaları, saldırganlık durumlarının tetikleyicisi olabilir. Benlik yitimi tanısı konulan bireyler, sıklıkla tedavi sürecinde kendilerinin başka bir kişi tarafından kontrol edildiğine inandıklarını ifade ederler.
Bu rahatsızlık, üzerinde durulması gereken bir durumdur ve erken teşhis, tedavi için hayati bir faktördür. Kendi kimliğini yitiren kişiler, yaşamın daha fazla anlamlı bir tarafını bulamadıklarında, intihar gibi düşüncelere sürüklenebilirler.
Çoğu kez insanlar, kendi kararlarını artık kendilerinin almadığı hissine kapılarak ruhsal açıdan bölük pörçük bir farkındalık yaşamaktadırlar. Bu durum, Şizofreni hastalığı ile benzer belirtiler sergileyebilir, bu nedenle tanı sürecinde özel yaklaşımlara ihtiyaç duyulabilir.
Şizofreni, genellikle kişinin kendi benliği üzerine sorgulamalara yol açan bir üst düzey evre olarak görülebilir. Bu hastalık, aniden ortaya çıkabileceği gibi belirtileri gizlice yavaşça geliştirebilir. Sosyal ilişkilerden kaçınma ve sürekli şüpheci bir bakış açısı sergileme durumu, hastalığın temel nedenleri olarak ele alınabilir.
Benlik yitimi hastaları genellikle ani ruh ve duygu değişimleri yaşarlar. Bu hastalık, kişinin kendisini, eşini ve hatta çocuklarını dahi yabancı hissetmeye başladığı belirtilerle yavaşça kendini gösterir. Sohbetler sırasında hem olumlu hem de olumsuz düşüncelere sahip olmak, bu düşünceleri üçüncü şahıs olarak ifade etmek hastalığın en belirgin işaretlerindendir.
Ancak bu hastalık sadece ruhsal değişikliklere yol açmakla kalmaz, aynı zamanda ani hareket kayıpları, uzuvların kontrol edilememesi gibi bilinç dışı fiziksel olaylara da neden olabilir. Güvensizlik duygusu yoğun olan hastalar, şüpheci davranışları nedeniyle toplumda büyük ilgi çekebilirler.
Bazı bireyler, psikiyatrik rahatsızlıklara karşı diğerlerine göre daha savunmasız olabilirler. Örneğin, klinik çalışmalardan elde edilen verilere göre, benlik yitimi gibi dissosiyatif olayları deneyimleme olasılığı, kadınlarda erkeklere kıyasla daha yüksek görünmektedir. Genetik yatkınlık, beslenme düzensizlikleri, uzun süreli stres, travmatik deneyimler, alkol ya da uyuşturucu madde bağımlılığı gibi durumlar da bu tür psikiyatrik rahatsızlıklara karşı duyarlılığı artırabilir.
Ruh yapısındaki değişiklikler, insan sağlığına derinlemesine etkide bulunabilir. Tarihsel olarak, tedavisi mümkün olmayan birçok hastalık, birçok kişinin ve ailelerinin yaşamlarını olumsuz etkilemiştir. Benlik yitimi ile başa çıkmak ve kaybedilen benliği yeniden kazanmak amacıyla uygulanan psikolojik tedaviler, hala tam anlamıyla etkili olamamıştır.
Son zamanlarda ilaç tedavisiyle birlikte kullanılan özel terapiler, birçok kişinin benlik yitimini atlatmasına yardımcı olmuştur. Hastalığın en ileri evresi, Şizofreni olarak kabul edilmektedir. Benlik yitimi ve şizofreninin bir araya gelmesinin, hastalarda farklı bir ruh hali yarattığını belirtmek önemlidir. Bu nedenle erken teşhis, belirtilerin izlenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.