Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş, "Gün, şikâyet etme günü değil. Bu düzen ya değişecek ya değişecek. Bizler; emeğin sömürülmediği, yüzde 1'in değil yüzde 99'un mutlu yaşadığı, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
Artvin Atakaparkt'a bir araya gelen DİSK, KESK, Halkevleri, CHP, sivil toplum örgütleri ve çok sayıda vatandaş, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı sloganlar eşliğinde yürüyüş yaparak kutladı.
DİSK Genel İş Sendikası Başkanı Selim Bilgin, "1 Mayıs’a ne yazık ki yoksulluğun, fakirliğin tavan yaptığı bir ortamda giriyoruz. Ekonomiyi teslim ettiğimiz Sayın Bakan ne diyor; 'bizim yerel halkın alım gücü artmaya başladı.' Burada Artvin meydanından söylüyorum, bizim adımız yerel halk değildir. Bizim adımız Laz olabiliriz, Gürcü olabiliriz, Kürt olabiliriz, Arap olabiliriz ama biz hepimiz ayrı gayrı yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit, onurlu yurttaşlarıyız” dedi.
"ÜLKEYİ SÜRÜKLEMEYE ÇALIŞTIĞINIZ KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ"
Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş de şunları söyledi:
"Büyük bir yoksulluk içinde yaşıyoruz, egemenler din istismarıyla emekçileri açlığa sürüklüyor. Çocuklarımızdan esirgenen kaynaklar tarikatlara, çetelere, sermayeye aktarılıyor. Çocuklarımızdan esirgenen kaynaklar özel okullara teşvik olarak aktarılıyor. Barınma imkanından yoksun bırakılan çocuklarımız tarikat yurtlarına mahkum ediliyor ama bu böyle gitmez. Eğitim emekçileri biat etmez. 22 yılda 9 Bakan, 18 müfredat değişikliği yapıldı. Amaçlarına giden yolda öğrencilerimizi harcamaktan çekinmediler. Yeni müfredat değişikliği pazartesi günü MEB'e bağlı kurumlarla ve kamuoyu paylaşıldı. Tamamen siyasallaşmış, çocuklarımızın ve ülkemizin üstün yararı gözetilmeden, laikliği tam cepheden hedef alan, bilimden uzaklaşan bir zihniye hazırlanmıştır çünkü okuyan, sorgulayan bir nesil gelsin istemiyorlar. Buradan sesleniyoruz, ülkeyi sürüklemeye çeliştiğiniz karanlığa teslim olmayacağız.
"BİZLER, GÜCÜMÜZÜ EMEĞİMİZDEN ALIYORUZ"
Kamu hizmetini kar zarar mantığıyla yürüten iktidar, elimizdeki cumhuriyetin kazanımları olan tüm fabrikaları haraç mezat yabancı sermayeye satarak ülkemizi daha da yoksullaştırmış ve dışa bağımlı hale getirmiştir. Bugün en temel gıda ürünlerimizi bile dışarıdan ithal eder hale gelmiş durumdayız. Artık ilkokul çocukları bile dış güçler masalına inanmıyorlar. Özellikle üreten değil tüketen bir ülke haline geldik. Sanayi üreten ve hatta savaş durumunda olan ülkelerden patates, et, yağ gibi gıda ürünlerini ithal ediyoruz. Öğrenciler ve hastalar potansiyel müşteri haline dönüşmüş, sağlık hizmetleri, eğitim tamamen piyasalaştırılmıştır. Sürekli tekrarladığımız bir gerçek var; bizler gücümüzü emeğimizden, al terimizden, üretimden alıyoruz. İktidar sahipleri işte bu büyük güçten, birleşen halkın gücünden korkuyorlar. Yan yana gelmemizden korkuyorlar, bir olmamızdan birlik olmamızdan korkuyorlar. Korkuyorlar çünkü kaybedecek çok şeyleri var. Sarayları, saltanatları çökecek diye korkuyorlar. Yağma düzenleri son bulacak, ballı ihaleleri, vurgun projeleri, torpilli işleri sona erecek diye korkuyorlar. Yağmalayıp yok ettikleri ormanlarımızın, kıyılarımızın, Cerratepe'nin hesap sormamızdan korkuyorlar. Katarlı dostlarına, cemaatlere, tarikatlara, yandaşlara peşkeş çektikleri varlıklarımızın hesabını ödemekten korkuyorlar. Yargıdan korkuyorlar, yargılanmaktan, adaletten korkuyorlar. Nazım’ın dediği gibi; 'hiçbir korkuya benzemiyor, halkını satanların korkusu.' Bırakınız korksunlar, bırakınız gözlerine uyku girmesin. Bunu bildikleri için muhalefeti susturmak istiyorlar.
"MÜCADELE GELENEĞİNİN ÇOCUKLARIYIZ"
Ne mutlu bize ki baskılara karşı sinmeyen bir mücadele geleneğinin çocuklarıyız. Gün, şikayet etme günü değil. Bu düzen ya değişecek ya değişecek. Bizler; emeğin sömürülmediği, yüzde 1'in değil, yüzde 99'un mutlu yaşadığı, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz. Mustafa Kemal'in anti emperyalist kurucu irade heyecanı ile yarattı sizlerin yıktığı, sattığı her şeyi yeniden kuracağız. Biliyoruz ki, böyle bir dünya ve ülke mümkündür. Bugünden yarına hep umut biriktirdik. 31 Mart seçimlerinde; işçisinden kamu emekçisine, emeklisinden asgari ücretlisine, kadınından gencine bozuk düzenin çarklarında ezilen milyonları yok sayamazsınız biz buradayız dedik. Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. Safları sıklaştırın çocuklar, bu kavga eşitlik, özgürlük, kardeşlik, barış, adalet, laiklik ve demokrasi yaşasın 1 Mayıs."