Yıllar evvel üşütme gibi hastalıklarda evlerde bile yapılan bir uygulamaydı hacamat, bir diğer adıyla kupa çekme. Kolonyaya batırılmış pamuk, çay bardağının içine yerleştirilir. Çakmakla o pamuk yakılır ve hasta olan kişinin sırtına vakum gibi yapıştırılır. İlgiçtir, bu uygulama yapıldıktan sonraki gün hasta iyileşmiş olur.
Aslında hacamatın tarihi çok eskiye dayanıyor. Modern tıbbın babası Hipokrat ve Yunan tıbbının büyük hekimi Galen, hacamattan bahseden büyük alimler. Bu uygulama Moğol tıbbında da 2500 yıllık geçmişe sahip.
Hacamat evlerde yapılan uygulamadan biraz daha farklı. Vakum ve sıcaklığın yardımıyla sırt veya başka vücut bölgelerindeki kılcal damarlar ve kirli kan olarak tabir edilen atıklar yukarı doğru çekiliyor. Ufak kesiklerle atık kan dışarı alınır ve kılcal damarlar da açılmış oluyor.
Hacamatın sayısız faydası da var. Kılcal damarları açarak kan devrini sağlıyor. Bu şekilde vücutta atık maddelerin uzaklaşması hızlanıyor.
Hacamat, özellikle baş ağrılarına iyi geliyor. Daha birçok ağrının hacamat tedavisi sonrası hafiflediği gözlemlenmiş.
Strese iyi geldiği biliniyor. Ayrıca hafıza sorunu yaşayanlara da önerilmekte. Sürekli yorgunluk ve halsizlik çekenler de hacamat yaptırabilir.
Solunum yolu hastalığı olanlar için hacamat tedavisi iyi gelen yöntemlerden biri. Boyun fıtığına da iyi geliyor.
Hacamat, kısırlık tedavisinde yardımcı yöntem olarak da uygulanabilir.
Tıbbın dehası İbn-i Sina'ya göre, boynun arkasına, alna, omuz başları arasına boyuna, baldırların üzerine, başın tepesine, çene altına, kalçaya ve dize hastalık durumuna göre hacamat yapılabilir. Sina, ense çukur ve bıngıldak gibi yerlerden hacamat yapmayı yasaklar.