28 Ekim 1923'te yaşananlar

24 Temmuz 1923 imzalanan Lozan Antlaşması, Türkiye'nin bağımsız bir devlet olduğunu resmîleştirmişti.

28 Ekim 1923

LOZAN ANTLAŞMASI İLE TÜRKİYE RESMÎ OLARAK BAĞIMSIZ BİR DEVLET OLDU

24 Temmuz 1923 günü Lozan Antlaşması imzalanarak yeni Türk devletinin bağımsızlığı kabul edildi. İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasından iki ay sonra 13 Ekim 1923'te Ankara, Türkiye'nin hükümet merkezi oldu. Artık Türkiye'nin rejimini resmi olarak tanımlaması ve devlet başkanını seçmesi gerekiyordu.
HIZLI BİR ŞEKİLDE REJİMİN BELİRLENMESİ GEREKİYORDU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı görevi o zamana kadar Mustafa Kemal Atatürk tarafından yürütülmüştü ancak bazı yabancı ülkeler Lozan Antlaşması'nın onayı için Türkiye'deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu.

27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyetinin istifası ve Meclis'in güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması, devlet yetkililerini daha acil bir çözüme itti.
28 EKİM'DE YAŞANANLAR

Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Çankaya Köşkü'nde arkadaşları bir sofra hazırlattı.

İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta şöyle anlattı:

"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim.

İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
"YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ"

Yemek sırasında: 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyet'in ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
SAAT 20.30'DA CUMHURİYET KABUL EDİLDİ

Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.

"Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla Cumhuriyet'in ilanı kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla karşılandı.
İLK CUMHURBAŞKANI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Böylece yeni Türkiye'nin yeni rejimi tüm açıklığına kavuşmuş oldu. Büyük ilandan hemen sonra cumhurbaşkanlığı seçimine gidildi. Yapılan gizli oylama sonucunda 158 milletvekilinin tamamı Mustafa Kemal Atatürk'e oy verdi ve Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, yaptığı konuşmasını, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi.