Tarih: 07.11.2024 11:32

Akciğer kanserine yakalanmamak için bunlara dikkat edin!

Facebook Twitter Linked-in

Kanser, dünyada en sık görülen hastalıklardan biri. Akciğer kanseri de yaygın olarak görülen kanser türlerinin başında geliyor. Nev Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Elif Yaldız, 1-30 Kasım Akciğer Farkındalık Ayı kapsamında önemli bilgilendirmelerde bulundu.

BURSA (İGFA) - Nev Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Elif Yaldız, 1-30 Kasım Akciğer Farkındalık Ayı kapsamında önemli bilgiler aktardı.

Uzm. Dr. Elif Yaldız, “Türkiye’nin Akciğer Kanseri Haritası Projesi’nden alınan verilere göre akciğer kanseri erkeklerde 100 binde 75, kadınlarda 100 binde 10 olup, yıllık beklenen yeni hasta sayısı yaklaşık 30 bindir” hatırlatmasında bulundu.

Uzm. Dr. Elif Yaldız, “Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucunda ortaya çıkar. Kontrolsüz bir şekilde bölünen hasarlı hücreler, sonunda organların düzgün çalışmasını engelleyen doku kitleleri veya tümörleri oluşturur. Akciğer kanseri bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir veya lenfatik sistem ya da kan yoluyla diğer doku ve organlara yayılabilir. Akciğer kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir ölüm nedenidir. Dünya genelinde ve Amerika’da hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni olup, tüm kanser ölümlerinin kabaca 1/5’inden (.4) sorumludur. Bu sayı her yıl meme, kolon ve prostat kanserinden dolayı kaybedilen hasta sayısı toplamından daha yüksektir.  Akciğer kanserleri başlıca iki gruba ayrılır: Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK). Bu sınıflandırma tümörün mikroskobik görüntüsüne dayanarak yapılır. Bu iki tip kanserin büyüme hızları, yayılımları ve tedavileri farklıdır” dedi.

 “SİGARA KANSER RİSKİNİ 30 KAT ARTIRIYOR”

Uzm. Dr. Elif Yaldız, “Akciğerlerimiz dışarıya açılan bir organdır ve dış ortam havasını kullanır. Bu nedenle nefes ile alınan havadaki her türlü madde sağlığımızı etkileyebilir” dedi.

“Sigara kullanımı, akciğer kanserinin en sık görülen nedenidir” diyen Yaldız, “Günlük içilen sigara sayısı, sigara içme süresi, erken başlama yaşı, dumanı derin çekme ve katran miktarı ile kanser gelişme riski artar. Sigara dumanında 4000’den fazla kimyasal ve 70’den fazla kanser oluşumuna neden olan madde olduğu bilinmektedir. Sigara dumanına pasif olarak maruz kalınması da akciğer kanseri riskini arttırmaktadır.  Kendileri sigara içmedikleri halde ev veya işyerlerinde pasif olarak dumana maruz kalan kişilerde akciğer kanseri gelişme riski %20-30 artmaktadır. Düşük tar içeren ‘light’ sigaraların kullanımının kanser riskinde azalmaya neden olduğu kanıtlanmamıştır. Puro içenlerde risk 3 kat, pipo kullananlarda 8 kat artmaktadır. Akciğer kanseri hiç sigara kullanmamış kişilerde de görülebilmektedir. Tüm akciğer kanserleri hastaların ’ini sigara içmeyenler oluşturmaktadır” ifadelerinde bulundu.

“AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?”

“Ne yazık ki hastalığın erken döneminde hastaların genellikle bir şikâyeti olmaz ya da mevcut şikayetler hastalar tarafından önemsenmez” diyen Yaldız, “Öksürük ve halsizlik gibi şikayetler olsa bile bu şikayetlerin başka nedenlere bağlı olduğu düşünülebilir. Özellikle sigara içen insanlar öksürüklerinin sigaraya bağlı olduğunu düşünerek dikkate almayabilir. Bu durum hastalığı tehlikeli yapan en önemli özelliğidir. Hastaların çok az bir kısmında tanı sırasında herhangi bir belirtiye rastlanmaz ve bu hastalar genellikle başka bir nedenle çekilen akciğer grafisi sonrası tanı alırlar. Tümörün kendisinin ve göğüs içi yayılımına bağlı en sık görülen belirtiler; Devamlı yoğun öksürük, göğüs, omuz ve sırt ağrısı, balgam miktar ve renginde değişme, kanlı balgam ve kan tükürme, nefes darlığı, ses kısıklığı, yutma bozukluğu, boyun ve yüzde şişlik, göz kapağında düşme, hışıltılı solunum, tekrarlayan bronşit veya zatürre atakları. Eğer akciğer kanseri göğüs kafesi dışına yayılmışsa şikayetler vücudun başka yerleri ile ilgili olabilir. Baş ağrısı, bulantı-kusma, denge bozukluğu, baygınlık, hafıza kaybı, cilt altı şişlikler, kemik veya eklem ağrısı, kemik kırıkları, genel halsizlik, kanama- pıhtılaşma bozuklukları, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, yorgunluk…” şeklinde açıklamalarda bulundu.

“AKCİĞER KANSERİNİN TANISI NASIL KONULUR?”

 Uzm. Dr. Elif Yaldız, “Göğüs hastalıkları bölümüne şikayetle başvuranlarda hekim hastanın tıbbi öyküsünü alır ve sigara kullanımı ve diğer risk faktörlerini sorgular. Yapılan fizik muayenenin ardından akciğer grafisi ile birlikte bazı laboratuvar testleri istenir. Muayene ve akciğer grafisi bulguları ile akciğer kanserinden şüphe edilen hastalarda öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir. Bilgisayarlı tomografi ile elde edilen üç boyutlu görüntü sayesinde hastalıklı bölgeye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastaların çoğunda tanı için akciğerlerden doku parçası alınır. Bu işleme biyopsi adı verilir. Biyopsiler çeşitli yöntemler ile yapılabilir. Bazı durumlarda deriyi geçip akciğer içine doğru bir iğne ilerletilebilir ki bu ‘’iğne biyopsisi’’ olarak adlandırılır. Bazen de biyopsi ‘’bronkoskopi’’ adı verilen işlem ile elde edilir. Bu işlemde ince ve ucunda bir ışık bulunan bir hortum kullanılarak akciğerin havayolları incelenir ve küçük doku parçaları alınır. Akciğer etrafındaki zarda sıvı birikimi olmuşsa buradan iğne biyopsileri alınabilir (torasentez, plevra biyopsisi). Bir diğer yöntem de dokuların cerrahi yöntemlerle alınmasıdır (mediastinoskopi, video eşliğinde torakoskopik cerrahi, açık akciğer biyopsisi). Alınan bu doku parçalarının bir patolog tarafından incelenmesi oldukça önemlidir. Çünkü akciğer kanseri hücre tipinin kesin olarak bilinmesi tedaviye yön veren en önemli bilgidir. Yapılan diğer testler genellikle kanserin vücuttaki yayılımı hakkında bilgi sahibi olmak için yapılır. Bu testler ise hastanın şikayetlerine göre manyetik rezonans görüntüleme (MR), kemik sintigrafisi, ultrasonografi veya PET-BT (pozitron emisyon tomografi) olabilir” dedi.

ÇOK ERKEN EVREDE CERRAHİ TEDAVİ ŞANSI VAR

“KHAK (Küçük hücreli akciğer kanseri) olan hastalarda eğer hastalık çok erken evrede yakalanabilirse cerrahi tedavi şansı olabilir” diyen Yaldız, “Ancak bu hastaların çoğunda tanı konulması sırasında hastalık zaten yaygın evrede olup, cerrahi tedavi mümkün olmamaktadır. Standart tedavi sınırlı evre hastalarda kemoterapi ve radyoterapi uygulaması, yaygın evrede ise tek basına kemoterapidir. KHDAK(Küçük hücreli dışı akciğer kanseri) tedavisinde erken evrelerde (evre 1 ve 2 ile bazı evre 3) önerilen tedavi cerrahidir. İlerlemiş veya başka organlara yayılmış hastalığı olan çoğu hastada cerrahi uygun bir tedavi yöntemi değildir. Tümörün boyutuna, yerleşimine ve yaygınlığına göre ameliyatın büyüklüğüne karar verilir. Akciğer kanserli hastaların -35’inde cerrahi tedavi uygulanabilmektedir, ancak uygulanan cerrahi tedavi her zaman kesin tedavi anlamına gelmemektedir. Ameliyat öncesi hücre düzeyinde yayılmış tümör, ameliyat sonrası dönemde ortaya çıkabilmektedir” dedi.

“KORUNMAK İÇİN NELER YAPMALI?”

“Akciğer kanseri önlenebilir bir hastalıktır” diyen Yaldız, “Akciğer kanserlerinin en önemli nedeni tütün ve tütün ürünlerinin kullanımıdır. Bu nedenle hastalıktan korunmada en önemli faktör sigaraya başlamanın önlenmesi ve içenlerde bıraktırılmasıdır. Özellikle gençleri hedef alan koruyucu programlar çok önemlidir. Akciğer kanseri tanısı olup sigara kullanmaya devam eden hastalar da sigarayı bıraktırma yönünde cesaretlendirilmelidir. Sigara kullanmaya devam edilmesi bu hastalarda ikinci bir kanser gelişme riskini ve uygulanan tedavilere bağlı yan etki olasılığını arttırmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —