Çocukların izlerken keyifli vakit geçirdiği animasyon filmler prenseslerle dolu. Bu durum ebeveynleri endişelendirebiliyor.
Animasyon filmler bazen öyle etkileyici oluyor ki, izleyen çocuklar filmdeki karakterlere özenip onlara benzemeye çalışabiliyor.
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'in tüm dünyada gösterime girdiği 1937'den bu yana güzel prenseslerle dolu filmler yapılıyor. Pamuk Prenses'ten sonra en bilinen prensesler Cinderella, Aurora, Ariel, Belle, Rapunzel, Jasmine, Merida, Tiana, Pocahontas, Moana, Mulan, Anna ve Elsa ve Raya.
Çocuklar ve bazı genç kızlar söz konusu prenseslere o kadar büyük hayranlık duyuyor ki ebeveynler bu kusursuz görüntünün, çocuklarının nasıl hissettiği ve kendilerini ifade ettikleri üzerinde ne gibi etkileri olabileceğini merak ediyor. Peki bu etkilenme her zaman olumsuz yönde mi oluyor?
Kaliforniya Üniversitesi'nin araştırmasına göre olumsuz bir durum söz konusu değil. Ekip filmlerdeki prenseslerin, küçük çocukların kendi bedenlerine ve oyun tarzlarının çeşitliliğine olan güvenlerini geliştirdiğini ve bunlara zarar vermediğini iddia ediyor.
Onlara göre kusursuz güzellik kaygısı artık değişti. Barbie zamanla etnik açıdan daha çeşitli ve beyaz olmayan hale geldi. İnce, ortalama ve ortalamanın üzerinde ve ağır olmak üzere üç vücut kategorisine ayrıldı. 2016 yapımı Moana filminin ana karakteri de ortalama bir vücut büyüklüğüne sahipti. 1992'deki Aladdin filminde Prenses Yasemin ise zayıf olarak kodlanmıştı.
Çalışmadaki hem erkekler hem de kızlar arasında açık ara en popüler prenses ise, 2013 yapımı Frozen ve devam filmlerindeki Elsa'ydı. Bir sonraki en popüler prensesler Moana'ydı ve ardından yine Frozen'dan Anna geldi.
Çalışma çoğunlukla favori prenseslerin vücut tipinin çocukların beden saygısını nasıl etkilediğine odaklandı. Ekip, ebeveynlerden çocuklarının vücutlarını ne kadar sevdiklerine veya bedenleriyle ilgili ne kadar iyi hissettiklerine ilişkin yanıtları toplayarak beden saygısını tahmin etti. Ayrıca çocukların erkeksi veya kadınsı oyunlarını oyuncak seçimlerine göre ölçtüler.
340 çocuk ve onların yakınlarının dahil edildiği araştırmadaki çocukların yarısından biraz fazlası kızdı ve yaklaşık yüzde 84'ü beyazdı. Ekip, ilk olarak çocuklar üç yaşındayken ve bir yıl sonra beden saygısı ve cinsiyete dayalı oyundaki değişiklikleri ölçmek için ailelerle anket yaptı.
En sevdiği prensesleri Moana gibi ortalama bir vücuda sahip olan çocukların beden saygısı bir yıl sonra daha yüksek oldu. Araştırmacılar, bu çocukların aynı zamanda kalıplaşmış olarak hem erkeksi hem de kadınsı olan oyunu keşfetmeye daha açık olduklarını ve bunun hem erkekler hem de kızlar için geçerli olduğunu söyledi.
Bu etkiler, çocukların oyun oynarken ne sıklıkla prenses gibi davrandıklarıyla ortaya çıktı. Araştırmacılar, bir çocuk ne kadar çok prenses gibi davranırsa, kendi bedenleri hakkında o kadar iyi hissettiklerini ve farklı türde cinsiyete dayalı oyunlara o kadar açık olduklarını buldu.
Yazarlar, ortalama bedene sahip prenseslerin hikayelerinde fiziksel olarak daha aktif olduklarını öne sürüyor.