Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı ve yaklaşık 2 bin 400 rakımdaki Zekeriya Köyü yaylası köylüleri geçimlerini hayvancılık, çeçil peyniri ve arıcılıktan sağlıyor. Yayla halkından Züleyha Güner, “Biz güneş enerjisi ya da jeneratör kullanmayız ve sütü de kendi ellerimizle sağarız, makine kullanmayız ve her şeyimiz dediğimiz gibi doğal olur. Ürünlerimizi biraz pahalı görüyorlar ama bize göre ucuz geliyor, çünkü zor şartlarda çalışıyoruz” dedi.
Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı ve yaklaşık 2 bin 400 rakımda bulunan Zekeriya Köyü, zengin bitki çeşitliliğine sahip olmasının yanı sıra yaylada yapılan hayvancılık ve arıcılık faaliyetleriyle de dikkat çekiyor.
“BURASI 2400 RAKIM CİVARINDA BÖLGEDE TERCİH EDİLEN YAYLA BURASI”
Zekeriya köyü yayla sakini şunları söyledi:
“Hayvan sayısı 250, önceleri 400-450 civarındaydı ve köyümüzün nüfusu ise 80 ile 90 arasında. Ve tabi ki de göçte var, ama şu anda büyük şehirlerden köye geri gelenler de var. Yaylamızda şöyle de bir sorun var, ilk baharda şuradan taşlar yaylanın içine kadar geliyor. Burası 2400 rakım civarında ve bölgede tercih edilen yayla burası. Şöyle ki bu yaylada her şey bol ve burada ot ve merası çok geniş. Bakın şurada gördüklerimiz arının bal yaptığı çiçeklerdir karşısında ise polen çiçekleri var.”
“KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK YAPIYORUZ AMA TABİ Kİ HER YERDE OLDUĞU GİBİ BİZİM ŞARTLARIMIZDA ZOR”
Yaylada çeçil peyniri yapıp satarak geçimini sağlayan Meryem Güner ise şöyle konuştu:
“Bu köye 20 yıllık evliyim ve yaklaşık 10 yıldır da hayvancılık yapıyoruz, 3 yıl öncesine kadar büyükbaş hayvancılık yapıyorduk şimdi ise küçükbaş hayvancılık yapıyoruz. Şartlar ister istemez her yerde olduğu gibi bizim buranında zor. Burada her şeyimiz doğal; yağımız, peynirimiz, sütümüz, köyümüzde ise patatesimiz, domatesimiz, biberimiz ve her şeyimiz oluyor. Neden doğal derseniz, Meramız çok geniş yeşilliklerle ve çiçeklerle kaplı olunca doğal olarak hayvanlarımızın sütünden elde ettiğimiz her şeyde doğal oluyor. Bizim Zekeriya köyümüzün ürünleri de kaliteli ve doğal oluyor. Bizim burada ürettiğimiz peynir ve yağımızı ülkemizin her yerinden istiyorlar ve şunu da söyleyeyim ben Almanya ya bile yağ ve peynir gönderdim.”
“YAYLADA YAPTIĞIMIZ HER ŞEYİ KENDİ EL EMEĞİYLE YAPARIZ”
Yayla da hayvancılıkla uğraşan Züleyha Güner ise şöyle konuştu:
“46 yıllık evliyim, çok mutluyum. Yaylaya burada ‘gündoğdu’ deriz yani Haziran ayı içerisinde bu tarihlerde yaylaya çıkarız ve Eylül ayında ise yayladan ineriz. Yani toplamda 2 aylık yaylacılığımız var. Yazın hayvanlarımız dağa gider ve dağda otlarlar. Yaylacılık bayanlar için zor tabi ki erkekler için de köy işleri zor. İnekler akşamları gelir yaylaya ve danalarımız var ve biz akşamları ineklerin sütünü sağar ve o sütten yağ ve peynir yaparız.
Bakın evimizde bu ve her şey bu odada. Biz çürük peynir yapmayız ve hatta kaşar peynir yapmayız biz çeçil peynir yaparız. Ağaç yayığında yayarız ve yağımızda organik olur. Bizde güneş enerjisi ya da jeneratör kullanmayız. Sütü de kendi ellerimizle sağarız ki makine kullanmayız ve her şeyimiz dediğimiz gibi doğal olur. Yapmış olduğumuz peynirde, yağda elimizde kalmaz ve hepsi satılır.
“ÜRÜNLERİMİZİ PAHALI GÖRÜYORLAR AMA GELİN GÖRÜN YAYLADA ZOR ŞARTLARDA ÜRETİYORUZ”
Ürünlerimizi biraz pahalı görüyorlar ama bize göre ucuz geliyor, çünkü zor şartlarda çalışıyoruz ve öyle zamanlarımız oluyor ki gece geç saatlerde bile inek sağdığımız oluyor işleri yetiştiremediğimizden dolayı. Benim sadece 9-10 tane ineğim var ve onların danaları var ve yağ, peynir yapayım derken zaman alıyor. Bakın komşularımda yanımda, bizim bu peynirimiz çok kalitelidir. Biz bunu kazanda pişiriyoruz sonrasında tekerlek yapıyoruz ve bir ay kadar kalıyor ve bunların hepsini büyük bir teknede yani hamur teknesinde ayıklıyoruz, birbirinden ayırıyoruz ve bir gün kalıyor. Tuzlayıp beş kiloluk ya da daha büyük bidonlara dolduruyoruz ve çevirip kumda 2-3 ay bekletiyoruz. Bidonu açtığımızda bu peynir bu hale geliyor. Evet biraz zahmetli oluyor ama peynirimize pahalı deniyor ve peynirimizin şu an ki bir kilogramlık fiyatı 150 lira.”
ANKA