Bu bölgenin geçmişi, binlerce yıl öncesine dayanmaktadır ve M.Ö. 3000'li yıllara kadar uzanan tarihî kalıntılar, Artvin'in zengin tarihî mirasını oluşturmaktadır.
M.Ö. 4. yüzyılda ünlü gezgin Ksenophon'un anlattığına göre, Artvin ve çevresi, Kolkhlar, Makaronlar ve Taoklar gibi farklı kavimlerin yaşam alanıydı. M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış olan coğrafyacı Strabon'un yazılarına göre ise, Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'daki hakimiyeti döneminde Artvin ve çevresi yerel krallıkların egemenliği altındaydı.
Ortaçağ'ın başlarından itibaren, Artvin önce Bizans İmparatorluğu'nun himayesinde yer aldı, ardından Bagratlı Krallığı'nın yönetimi altına girdi. Selçuklu Seferleri ve Saltuklular dönemiyle birlikte Artvin, farklı Türk devletlerinin himayesine girdi. Moğol istilasının ardından İlhanlılar'ın kontrolüne geçti ve zamanla çeşitli Türk devletlerinin etkisi altında kaldı.
Artvin, tarihî dokusunu koruyan mimarisi ve kültürel zenginlikleriyle bilinir. Doğal güzellikleri, tarihî eserleri ve derin geçmişi ile Artvin, turistler için büyüleyici bir destinasyon sunar.
Adının kökeni konusunda belirsizlik bulunan Artvin, eski isimlerinden biri olan "Çoroksi" ile Çoruh Irmağı'yla yakından ilişkilidir. Çoruh Irmağı, bölgedeki önemli akarsulardan biridir ve Artvin'in tarihinde merkezi bir rol oynamıştır. Artvin'in tarihine ve coğrafyasına dair ipuçları taşıyan bu eski isimler, farklı kültürlerin etkisiyle zamanla şekillenmiş olabilir.
Artvin, Osmanlı İmparatorluğu'nun Yavuz Sultan Selim döneminde egemenliği altına alınmış ve ilerleyen yıllarda farklı idari yapılarla yönetilmiştir. 23 Şubat 1921'de Türkiye'ye katılan Artvin, tarihi süreç içinde farklı dönemlerden izler taşır.
Artvin, güzellikleri ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Bu bölge, doğanın ve tarihin eşsiz bir buluşma noktasıdır, ve ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.