"Azerbaycan Filistin ilişkileri nasıl?" Merak ediliyor. İsrail-Filistin çatışmalarına dünya genelinde birçok ülke farklı şekillerde tepki gösterdi.
Savaşa dair dikkat çekici bir tavır da Azerbaycan'dan geldi. Peki, Azerbaycan Filistin'i tanıyor mu, İsrail'i mi destekliyor? İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukasının ardından başlayan çatışmalarda şiddet artarken, Azerbaycan İsrail'i mi destekliyor? Sorusu gündemde. Bu süreci ve Azerbaycan'ın bu tutumunun altındaki nedenleri haberimizde anlattık. İşte detaylar…
Filistin tarihi, oldukça karmaşık ve çalkantılı bir geçmişe sahiptir. Bu bölgenin tarihi, binlerce yıl öncesine kadar uzanır ve birçok medeniyetin, krallığın, devletin ve hükümetin bu topraklarda hüküm sürdüğü bir tarih boyunca gelişti. Öte yandan konumuza gelecek olursak; Azerbaycan, Filistin'i resmi olarak tanıyan ülkelerden biridir. Azerbaycan, 1992 yılında Filistin Devleti'ni tanımış ve diplomatik ilişkiler kurmuştur. İki ülke arasındaki ilişkiler, siyasi ve diplomatik düzeyde devam etmektedir. Ayrıca Azerbaycan, Filistin'e insani yardım sağlayan ve Filistin meselesi konusundaki desteklerini sürdüren ülkelerden biridir. Bu bağlamda, Azerbaycan'ın Filistin'i tanıdığını ve diplomatik ilişkiler sürdürdüğünü söyleyebiliriz.
Gazze'deki son gelişmelerle ilgili Azerbaycan medyasının tutumu, Bakü hükümetinin Tel Aviv ile ne kadar dostane ilişki kurduğunu gözler önüne seriyor. Azerbaycan medyasının Gazze'ye yönelik haberlerine baktığımızda İsrail'in saldırgan taraf değilmiş gibi gösterilmesi dikkat çekiyor. Çatışmanın ilk gününde İsrail'e yönelik saldırılar sonrası Hamas yöneticilerinin şükür namazı kılmasına Azerbaycanlı bir spikerin "Televizyondan izleyerek şükranla secdeye gidiyorlar. Bu din ise insan değiller" sözleriyle tepki göstermesi de bunun göstergesiydi.
Bakü-Tel Aviv ilişkileri hakkındaki en doğru yorum belki de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in "İlişkilerimiz buzdağına benzer, göründüğünden çok daha derindir" şeklindeki sözleridir. Azerbaycan'ın eski Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmasının ardından Bakü ile Tel Aviv arasındaki siyasi ilişkiler daha yavaş adımlarla başladı. Taraflar arasında ilk resmi görüşme, 2007 yılında İsrail rejimi Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Asya gezisi kapsamında Bakü'de Azerbaycanlı yetkililerle buluşması ile gerçekleşti.
Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres de 2009 yılında Azerbaycanlı yetkililerle bir görüşme yapmıştı. Bu ilişkiler daha sonra dışişleri bakanları düzeyinde devam etti. İsrail Rejimi Dışişleri Bakanı Avigador Lieberman 2010, 2013, 2014'te Bakü'ye gitmişti. Bununla birlikte Aliyev ile Netanyahu arasındaki görüşmelere de şahidiz.
Bütün bu yakın temasların meyvesi Bakü ile Tel Aviv arasındaki askeri ve ticari ilişkilerin yüksek düzeye çıkmasıydı. Şöyle ki İsrail'in petrol talebinin yüzde 40'ı Azerbaycan tarafından sağlanıyor. Azerbaycan bu anlamda İsrail için 1973 petrol krizindeki gibi bir duruma karşı emniyet sibobu. Azerbaycan ile İsrail arasında enerji hariç ticari hacmin 300 milyon dolar civarında olduğu biliniyor.
Bakü'nün Tel Aviv'le askeri ilişkileri de geniş boyutlara sahiptir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün raporuna göre İsrail'in askeri silah ihracatının yüzde 17'si Azerbaycan'a yapılıyor. Azerbaycan'ın askeri silah ihtiyacını karşılama konusunda İsrail rejimi Rusya'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Azerbaycan'da yaşayan Yahudi toplumun da iki taraf arasındaki ilişkilerin derinleşmesinde etkili olduğu söyleniyor. 18. yüzyıldan beri Azerbaycan'ın "Kuba" şehrinde resmi olmayan istatistiklere göre sayıları yedi bini bulan bir grup Yahudi yaşıyor. Uzmanlara göre bu grup Bakü ile Tel Aviv arasında bir köprü gibidir. Bu grubun lideri "Milikh Yediaov"un, İkinci Karabağ savaşından sadece birkaç gün önce İsrail ile Azerbaycan arasındaki dostluğun derinliğine vurgu yapmıştı. Tüm bu gelişmelere baktığımızda İsrail'in Azerbaycan için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.
İki devlet arasındaki ilişkiler Azerbaycan'ın Rusya odaklı dış politika yerine alternatif ülkeleri yönelmesi paralelinde daha da gelişti. Karabağ konusunda Rusya'nın Azerbaycan değil de Ermenistan yanlısı bir tutum izlemesi Azerbaycan'ın Rusya'dan uzaklaşarak yeni ülkelerle işbirliği yapmaya itti. Azerbaycan bölgede Rusya'nın gücünü dengelemek için batıdaki etkin Yahudi lobisinin gücünden de faydalanmak istiyordu. İsrail tarafından bakarsak, Azerbaycan zengin enerji kaynaklarına sahip olması ve İran'a komşu olması sebebiyle vazgeçemeyeceği bir ülke durumuna geldi.