meritking giriş kingroyaldeneme bonusu deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu casino siteleri hoşgeldin bonusu veren siteler portbet vbet portbet vbet babilbet babilbet Deneme bonusu deneme bonusu veren siteler slot siteleri deneme bonusu veren siteler 30 tl bonus veren siteler/ deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

Bazı zamanlar alacakaranlıkta gezinmek iyidir

Turgut TOYGAR

GÜNCEL 5.08.2023 09:42:00 0
Bazı zamanlar alacakaranlıkta gezinmek iyidir

Turgut TOYGAR

Nesneler mi bizim etrafımızda gezinir, biz mi nesnelerin içinde deviniriz?

“Hiç!..”

Arada bir iki cümle fısıldarız. Algının kavrayışına bağlı olarak kurgulanır o cümleler. Çoğu zaman gündelik ihtiyaçlardan oluşan bu tek tip cümleler kendimize yöneldiğimizde farklılaşmaya ve biçim değiştirmeye başlar. Peki neden kendimizi sorgulama ihtiyacı duyarız? Kendimize yönelttiğimiz her soru uçuşmaya başlar ve anlamsızlaşır. Sorular sorulmaktan akıl yürütmeye ve hatta kafa tutmaya dönüşür ve didişme başlar bütün halleriyle. Nesneler yer değiştirmeye başlar ama buradaki nesneler sözel nesnelerdir. İçten dışa, dıştan içe oluşan kargaşa kendi düzenini yaratır hemen akabinde. Herhangi bir insanla yaptığımız her konuşma (içeriği ne olursa olsun) kendi edimlerimizden doğmaz mı? İç konuşmalarımız değil midir biraz da? Yani bir nevi sesli düşünme hali değil midir? Peki ya muhattabımızı kaybedersek? Ya bize yankılayan o vadi yoksa? İçimize mi döneriz? Ya da neden soru sorarız? Neden kendimize ve kendi sorularımızın sağlamasını başkalarında yaparız?

Yazılmaya başlandığı ilk andan, yayınlanma aşamasına kadar tanıklık ettiğim, bu yazıya başlığını veren Aristo’nun Rüyası uzun zamandır duruyor başucumda. Bu yazıyı kaleme almama neden olan, o kışkırtıcı kelimeye döneceğim yeniden.

“Hiç!..”

“Ne  fark eder  ki?”

“Hiç!..”

İşte en masum, en gizemli ve en tehlikeli kelime bu belki de. “Hiç!..”

Kuşkuyla yaklaştığımız ve içini doldurmaya ve anlamsızlaştırmaya çalıştığımız o üç harflik kelimede buluyor karşılığını bütün sorular ve cevaplar. Kuyuya attığımız taşın yankısıdır oysa taşın kuyuya düştüğünün kanıtı ve kitabın en önemli ve gizemli izleği o üç harflik kelimedir, hiç.

Kuyu ve taş. Aristo ve çöp tenekesi. Ya da tam tersi. Hangi durumda olursa olsun sorularımızı belirleyen cevapları, ya da cevapların oluşmasını sağlayan soruları kışkırtıyor bu iki izlek.

“Gerçek önyargıdan ibarettir” diyerek “Dur ve düşün!” diyor Aysu Altunay. “Dur ve düşün. Söyleyeceğin her söz yeni bir soru yaratacak.” Bunu satır aralarından fısıldayarak yapıyor.

Baştan savmacı bir teslimiyetin esrimesiyle devinen Aristo’nun algısını yerle bir eden çöpteki seste açmaza düşer zaman zaman. Ama onun bildiği bir şey vardır. İkisinin de bildiği şeydir bu aslında:

“Hiçbir ses yankısından uzağa gidemez”

“Hiç” yine o gizemli, içinde her şeyi barından ama kendisinden uzağa gidemeyen ses. Tersten de düzden de uzam zamanı içinde barındırmayan o muamma.

Sürekli sorulara maruz kalmak, söylenebilecek onca şeye rağmen susmak hakkı için kullanılabilecek o mucizevi söz.

“Hiç”

Sözün uzağı anlamını bulduğu yerdir oysa. Modern insanın o ölçülemez hırçınlığının, o kural tanımaz hoyratlığının, o pervasız aç gözlülüğünün arkaik kazısını iç benliğinde yapıyor Aysu Altunay.

“Gün ışığı…”yla başlayan kitap “Çok fazla ışık…” kelimeleriyle son buluyor. Hiçlik; ışık. Hiçlik; karanlık. Bu hiçsel uzam, bizim anladığımız anlamda bir uzam zaman gerçekliğinin dışına sürüklüyor bizi tam o anda.

Peki neden?

Onca, karşılığını bulamayan, aslında cevabını içinde barındıran ama kendimize sorduğumuzda bizi mutsuz edecek o soruları neden sorarız?

İşte bu sorunun cevapları Aysu Altunay’ın satır aralarında gizli ve onları bulmak size kalıyor ey sevgili okur. Çünkü hepimiz biraz da Aristo’yuz.

Hamiş:

Çok fazla aydınlık ile çok fazla karanlık arasında “hiç”bir fark yoktur. İkisi de eşit derecede körlük yaratır. Bazen alacakaranlıkta gezinmek iyidir ki Aristo’nun Rüyası bizi tam olarak oraya davet ediyor.

Sonsöz:

“Gerçekten duymak isteyenler duyar” çöpteki ses ve içimizdeki boşluğu yaratanın da, dolduracak olanın da biz olduğumuzu hatırlatır.


 


Haber Kaynak

admin admin

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

16.7° / 13.9°

DEVA Partili Ekmen: Mersin'den Avrupa'ya doğrudan uçalım!

Feti Yıldız: MHP derviş gönüllülerin yeridir

Faruk Kılıç'tan 'Irak'la ticaret' mesajı

DEVA Partisi'nden Tarımsal Girdi Maliyetlerine Tepki: "Çiftçiyi Kaderine Terk Ettiler"

İYİ Parti ve DEVA Partisi, Şehir ve Ülke Gelişimi İçin Fikir Alışverişinde Bulundu

CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz’den Teğmenlere Destek: “Atatürk’e Bağlılık Onur Kaynağıdır”

Özel: O vekil meclisten çıkmalı! Özel'den sanatçılara Esenyurt çağrısı

Bahçeli: Bu sözüm alayına kapak olacak

Efkan Ala: Eser siyaseti ile yola devam ediyoruz

Edirne Keşan'da AK Gençlik'te Vural güven tazeledi

DEVA Partili Karal, Kuraklık Riskini Bakan Yumaklı’ya Sordu

Bilecik Pazaryeri'nde Kanat güven tazeledi

Gökhan Yıldız, AK Parti Güneysu İlçe Başkanı Seçildi

Soylu'dan Bahçeli'ye tam destek

Karal: Çiftçilerimiz hükümetin sebep olduğu afetlerle mücadele etmek zorunda kalıyor

Tahsin Ocaklı’dan Bütçe Görüşmelerinde Mehmet Şimşek’e Tepki: “Niyazi Dayı’nın Selamı Var!”

Cezaevlerinde 77 bin hükümlü eğitim alıyor

Sürpriz görüşme ardından 4. 'vakit tamam' paylaşımı

İYİ Partili Vekil Akalın kumar bağımlılığına dikkat çekti!

İYİ Partili Çömez: Devletin temel sorumluluğu çocukları korumak