Depresyon, anksiyete ve şizofreni gibi psikolojik sağlık sorunlarını duymayan yoktur. Ancak halk arasında pek bilinmeyen ilginç bir ruh hastalığı var.
Psikolojik rahatsızlık türleri o kadar fazla ki çoğu insan bazılarını değil bilmek, adını bile duymamış oluyor. Cotard Sendromu da onlardan biri.
Yürüyen Ceset Sendromu adı da verilen rahatsızlık kişinin öldüğüne, hatta var olmadığına ya da bazen dünyanın var olmadığına inandığı nadir bir nöropsikiyatrik bozukluk olarak tanımlanabilir.
Cotard sendromlu hastaların hepsi sonsuza kadar Zombi benzeri bir durumda yaşamayı beklemiyor. Aslında çoğu kişi çoktan öldüklerine ya da ölüme çok yaklaştıklarına inanıyor. Cotard Sendromlu bireyler, gerçeklikte ve kendi varoluşlarına dair inançlarda derin bir çarpıklık yaşıyor.
Fiziksel bir bedene sahip olmadıklarını veya iç organlarını kaybettiklerini inatla iddia edebiliyorlar. Bu benlik algısı aşırı ilgisizliğe, kendini ihmal etmeye ve çevrelerindeki dünyadan kopmaya yol açabiliyor.
2018 yılında yapılan bir araştırma, bu bozukluk tanısı konan 12 kişinin vakalarını analiz etti ve 12 kişiden sekizinin öldüğüne inandığını ortaya çıkardı. Diğer dördü ise ölmek üzere olduklarına inanıyordu. Öldüğünü iddia eden dört kişiden üçü, solucanların, virüslerin veya böceklerin iç organlarını yediğini söyledi.
1880 yılında Fransız nörolog ve psikiyatrist Jules Cotard tarafından tanımlanan hastalıkla ilgili bazı örnek vakalar mevcut. Hatta Cotard da beyni, sinirleri, göğsü veya bağırsakları olmadığına ve yalnızca bir deri bir kemik olduğuna inanan bir hastası olduğunu belirtiyor.
Hastanın öldüğüne ya da ölmek üzere olduğuna dair inancına sıklıkla başka sanrılar da eşlik ediyor. Örneğin Cotard tanısı konan 44 yaşındaki bir adam da duvarlarda örümcekler, süpürgelikler boyunca koşan fareler ve insanların yüzlerinin erimesi gibi halüsinasyonlar görüyordu.
74 yaşındaki hasta da, huzurevindeyken bıçaklandığını bildirdi ve hastane yatağına tabut denildi. 35 yaşındaki Cotard hastası bir kadın ise, beyninin çürüdüğüne inanıyordu ve beyninde solucanların gezindiğini hissedebildiğini bildirdi. Ölmek üzere olduğunu düşünen 50 yaşındaki erkek, kolunun kesildiğini ve parmaklarının öğütüldüğünü iddia etti. Ancak bunların hiçbiri elbette doğru değildi.
Sendromu yaşayan kişiler düşüncelerine o derece bağlıydı ki yaşadıklarına dair deliller veya mantık bile olsa, başka türlü ikna edilemiyorlardu. Hatta bakıcılar Cotard'ın hastalarından birine yemek yemesini söylediğinde hasta şu soruyu sordu: "Zaten ölüyken neden yemek yemem gerekiyor?"
Uzmanlara göre çok nadir de olsa Cotard sanrısı şizofreninin bir belirtisi olabilir. 2018 araştırmasındaki 12 hastanın ikisinde de şizofreni vardı. Ancak çalışma aynı zamanda çeşitli nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların da sendromla ilişkili olduğunu buldu.
Semptomlar ne kadar yıkıcı olsa da Cotard'ın tedavisi mümkün. Altta yatan herhangi bir nörolojik veya psikiyatrik bozukluk psikoterapi, farmasötikler veya iki yaklaşımın bir kombinasyonu ile tedavi edilebiliyor.