Dünya nüfusu 15 Kasım'da 8 milyara ulaşacak. Bu vesileyle sanayi devriminden bu yana hızlı nüfus artışındaki dalgalanmaları, savaşları, nüfus artışının salgın hastalıklar açısından ne anlama geldiğini ve geleceğe yönelik tahminle
Dünya nüfusunda Sanayi Devrimi'nin ardından hızlı bir yükseliş yaşanmakta. 1800'lerde 1 milyara çıkan nüfusun gelecek ay 8 milyara ulaşması bekleniyor. Küresel çapta doğum oranlarında düşüş yaşanıyor ancak Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu net bir tarih vererek, 8 milyara yükseleceğimiz günü 15 Kasım olarak belirtiyor. Peki, 8 milyar insan dünya için ne anlama geliyor?
1. İdeal nüfus diye bir şey var mı?
Nüfusbilim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Alanur Çavlin, ideal nüfusun ideal yaşam biçiminin nasıl tarif edildiğiyle ilgili olduğuna işaret ediyor. “İnsanlık, zamanın bir noktasında herkes için geçerli tek bir ideal yaşam biçimi hedefliyor olsaydı tek bir ideal nüfus da olabilirdi” diye konuşan Çavlin, ideal nüfus kavramının yalnızca toplam nüfus büyüklüğü ile açıklanamayacağını ifade ediyor:
“Tek tek bireylerin daha uzun ve sağlıklı yaşadıkları, istedikleri sayıda çocuk sahibi oldukları ve kendileri için ideal gördükleri bir coğrafyada yaşamlarını sürdürdükleri bir nüfus yapısı olmalı.
2. Söz konusu dünya nüfusu olduğunda pike ulaşma ve bunu takiben düşüş diye bir durum söz konusu olur mu?
Çavlin'in aktardığı verilere göre, yapılan nüfus projeksiyonları bir süre daha nüfusun yavaşlayarak artmaya devam edeceğini ve 2030 yılında 8,5 milyar civarına ulaşacağını gösteriyor. Nüfusun 2050 yılında 9,7 milyar civarına yükselmesinin ve en kalabalık haline yani 10,4 milyara 2080’li yıllarda ulaşmasının öngörüldüğünü kaydeden Çavlin, “2100'e kadar bu civarda kalacak ancak bu tarihten sonra azalmaya başlayacak” diyor.
3. Dünya nüfusunun artması insanların vahşi doğaya daha çok yaklaşması ve insanlar arasında temasın artması demek. İleride başka salgınlar yaşamamız olası mı?
Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz, insan nüfusunun artmasının daha fazla yerleşim alanı, tarımsal üretim ve fabrika üretimi anlamına geldiğini belirtiyor. “Tatlı su kaynağı paylaşımında kişi başına düşen miktarın, ormanlık alanın ve vahşi doğanın da azalması demek” şeklinde konuşan Şaşmaz, bunların hepsinin daha fazla kaynak tüketimine neden olduğunu vurguluyor. Şaşmaz, değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:
“Bu da iklim değişikliğini arttıran bir etken. İklim değişikliği de doğrudan pandeminin kaynaklarından biri. Vahşi doğadaki hayvanlarla temasın artması, ormanların azalması ve insanların nüfusunun yükselmesi salgınlarla doğrudan neden sonuç ilişkisi oluşturuyor. Kalabalık yaşantı da bulaşıcı hastalıkların yayılmasındaki en önemli faktör.”
4. Nüfus konusunda ülkelerin farklı endişeleri var. Kimisi nüfus yaşlanmasının önüne geçebilmek, kimisi de artışı yavaşlatabilmek için planlar hayata geçiriyor. Nüfusu arttırmak ya da azaltmak ihtiyacı nereden doğar?
Alanur Çavlin, “Nüfus büyüklüğünü dert edinişimiz öncelikle türümüzün devamı isteğinden doğar” demekte. Bu durumun çok temelde üretim ve tüketim arasındaki denge gibi iktisadi ve siyasi ihtiyaçlar içerdiğine değinen Çavlin, şu şekilde devam ediyor:
“Bu ihtiyaç, hangi iktisadi, siyasi ve sosyal ilişkiler içinde dünyanın neresinde yaşadığımızla ilgili karmaşık bir durum. Bu nedenlerle, aynı dönemde bir ülkenin azalan, diğerinin artan nüfusu demografik bir problem olarak tarif ediliyor.”
5. İklim krizinin etkileri malum... Peki 8 milyar insan çevre için ne anlama geliyor?
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, insanın çevreye verdiği zararın her bireyin ne kadar zarar verdiği ve dünyada ne kadar çok kişi olduğunun çarpımından meydana geldiğini dile getiriyor. “Her birimiz günlük hayatımızda daha az zarar verme yolunda hareket etmediğimiz için kaç kişi olduğumuzu kısmamız gerekiyor” diyen Kurnaz, dünya nüfusunun 8 milyarı geçmesiyle toplam tüketimimizin ve doğaya verdiğimiz zararın her geçen gün artacağını kaydediyor.
6.En kalabalık ülkelerin nüfusa etkisi ne kadar?
BM Nüfus Fonu'nun raporuna göre, nüfusun 7 milyardan 8 milyara yükselmesi sürecinde nüfus artışının yarından fazlasını üstlenen 10 ülke mevcut. Buna en büyük katkıyı yapan ülke açık ara Hindistan. Hindistan'ı Çin ve Nijerya takip ediyor.
Dünya nüfusu 2037'de 9 milyara ulaşacak ve bu süreçte Asya ile Afrika başı çekecek. Dünyanın en kalabalık ülkeleri ise sırayla, Çin, Hindistan, ABD, Endonezya, Pakistan, Nijerya, Brezilya, Bangladeş, Rusya ve Meksika.
Tahminler, 2100 yılında Türkiye'nin 107.1 milyon, Almanya'nın 83.2 milyon ve Fransa'nın 69.6 milyon nüfusa ulaşacağı yönünde.
7. İnsanlık tarihindeki büyük nüfus azalmaları ve patlamaları nasıl yaşandı?
Çavlin, dünya nüfusunun tarihsel değişimini inceleyen çalışmaların, M.Ö. 10 binli yıllardan beri nüfusun arttığını gösterdiğini belirtiyor. “Daha yakın dönemlere odaklanacak olursak nüfus büyüklüğündeki hızlı değişim dünya nüfusunun 1 milyara ulaştığı 1800’lerden sonra yaşandı” diyen Çavlin, nüfusun en hızlı artığı dönemlerin ise 1960’lar olduğunu kaydediyor. Çavlin bu artış hızını büyük orada tıptaki gelişmeler olarak izah ediyor ve “Bu yıllar bir yandan insanın uzun yaşamaya başladığı, bir yandan da daha hızla ürediği yıllar” diyor.
8. Gelecekte ne yapılabilir?
Amerikan Doğal Tarih Müzesi'nin ilgili kılavuzunda insan nüfusu yükseldikçe doğal kaynakların kullanımının da arttığına vurgu yapılarak, aile planlamasının önemine işaret ediliyor. Kılavuzda ayrıca, tüketimin azaltılması, kirliliklerin kontrol altına alınması ve yaşam alanların korunmasının dünyanın geleceği için büyük önem taşıdığı kaydediliyor.