Ebeveynler Dikkat! Yandere Sımılatör Oyunu Tehlike Saçıyor!

Küçük çocuklara öldürme tekniklerini öğreten ve onları öldürmeye teşvik eden Yandere Similator adlı oyun, ebeveynleri eğitti. Ortaokul ve liseli çocukları hedef alan tehlikeli oyunu tartışan uzmanlar, velileri arayarak önlem almaları k

AKTUEL 24.02.2023 10:27:35 0
Ebeveynler Dikkat! Yandere Sımılatör Oyunu Tehlike Saçıyor!

Günümüzde gelişen teknolojiyle beraber çocukların alışkanlıkları da önemli oranda değişim göstermeye başladı. Yeni neslin dijital araçlara duyduğu yoğun ilgi neredeyse tüm zamanlarını tablet, cep telefonu ve bilgisayarda geçirmelerine neden oluyor.  Sosyalleşme, bilgiye ulaşma, becerileri geliştirme gibi birçok alanda olumlu etkiler bırakan teknolojik aletler ebeveynler tarafından doğru bir şekilde denetlenmezse korkunç bir silaha dönüşebilir.  

Piyasada yer alan binlerce bilgisayar oyunu, bu açıdan önemli bir noktayı işaret ediyor. Son günlerde ortaokul ve lise çağındaki çocukları hedef alan bir simülasyon oyunu 'Yandere Simulator' çocuklar için büyük bir tehlike arz ediyor. 

Japoncada sevdiği kişiye ulaşmak için her şeyi yapabilecek, gerekirse herkesi öldürebilecek karakterler için kullanılan 'Yandere' terimi bu oyunun ana temasını oluşturuyor. 'Ayano Aishi' isimli oyun karakteri, Taro Yamada isimli ve 'Senpai' olarak bilinen bir karakteri elde edebilmek için okuldaki tüm kızları çeşitli silahlarla öldürme, tehdit etme ve iftira atma gibi yollara başvurmaktadır. 

Elektrik çarpması, rakibini boğmak, rakibini yakmak, diğer kız öğrencilerin üniformalarını çalmak, rakibini zehirlemek, insanları kaçırıp işkence etmek, oyun içi mini oyunlar, birileriyle arkadaş olmak, içinde bisiklet sürülebilecek küçük bir şehir, farklı oyun modları, farklı okul binaları ve bunun gibi pek çok özelliklerin yer aldığı oyun minik yaştaki çocukların psikolojilerinde kalıcı etkiler oluşturabilir. 

Geçtiğimiz aylarda Mersin'de 7. sınıf öğrencisi bir çocuğun okul tuvaletinde kendi yaşıtı tarafından öldürülmesini hatırlarsanız bu tarz oyunların çocukların gündelik yaşantısında büyük ölçüde etkisi olduğunu görebilirsiniz.

'BİR ŞEYİ HAYALİNDE YAPMAK İSTİYORSA GERÇEK HAYATINA DA YANSIR'

Küçük yaştaki çocuklara adeta adam öldürme teknikleri veren ve öldürmeye teşvik eden oyun hakkında konuşan Doç. Dr. Psikiyatrist Armağan Samancı, şu ifadeleri kullandı:

'İnsanların hayallerinde bazı şeyleri yapması günlük hayatlarına da yansır. Bir şeyi hayalinde yapmak istiyorsa bu gerçek hayatına da yansır. Özellikle altyapısında saldırganlık ve başkasına zarar verme eğilimi olan kişilerde bunu gerçeğe yansıtma eğilimi daha yüksek olabilir.

Sanal dünya oyun dünyası özellikle kontrolü çok zor ve zayıf olan bir dünya burada devletlerin kontrolleri de zor oluyor. Bir şeyin zararlı olduğu epey bir zaman geçtikten sonra ortaya çıkıyor. Bu oyunlarda da böyle zararlı sonuçları ayyuka çıktığında iş işten geçmiş oluyor. 

Bu tarz oyunlar tamamen ticari kaygılarla yapıldığı için hiçbir toplum yargısı olmuyor. Kişilerin hazzını kazanma dürtüsünü harekete geçirmek için yapılıyor. Burada da kazanmak için ne yaparsanız yapın mubahtır devreye giriyor.

Bizim geleneksel toplumumuzun özünde iyi birey yetiştirmek üzerinedir. Bu oyunlar toplumun bu durumunun tam zıttı. Toplumsal olarak iyilik hissi ile tam zıt düşen bir yapı. Burada çözüm zor ancak sanal dünyanın da gerçek dünya kuralları ile yönetilmesi, kanun ve yönetmeliğe uygun olması gerekir'

'İŞKENCE VE ÖLDÜRMEK NORMAL BİR EYLEMMİŞ GİBİ SUNULUYOR'

Okulda birbirine şiddet uygulayan çocukların çizgi film ve oyunlardan etkilendiğine dikkat çeken Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Murat Kırık ise, konu hakkında şöyle konuştu:

Bir lisede geçen ve oyuncunun görevi okuldaki tüm rakiplerini tek tek öldürmek olan bir simülasyon oyunu son günlerde giderek popüler hale gelmeye başladı. Her ne kadar oyunda yaş sınırı olarak +18 ibaresi belirtilmiş olsa da oyun içerisindeki şiddet, kan, zorbalık özellikle gelişim çağındaki çocukları için potansiyel bir tehdit halini almaya başlamıştır.

Suç ve cinayet işledikçe kazanan karakterle özdeşleşen çocukların şüphesiz ki okullarda akran zorbalığına sebebiyet vermesi kuvvetle muhtemeldir. Okulda birbirine şiddet uygulayan çocukların ister istemez çizgi film ve oyunlardaki sahnelerden esinlendiğini geçmişte yaşanan tecrübelerden ve vakalardan ne yazık ki tespit edebiliyoruz. Oyunda kız öğrencilerin eşyalarını çalmak, insanları kaçırdıktan sonra işkence etmek, boğmak, yaralamak, öldürmek son derece normal bir eylemmiş gibi sunuluyor.

Oyunda 'amaca ulaşmak için ölüm bile mubahtır' teması açık bir şekilde sunuluyor. Bir müzik enstrümanı bile suç aleti olarak ana karakter tarafından kullanılıyor. Çocukların fan sayfaları oluşturup bu ve benzeri şiddet içerikli oyunları sosyal medyadan paylaşması da tehlikenin boyutlarını açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Farklı şiddet unsurlarını içeren oyunlar çocukları akranlarına yönelik tehlikeli davranışlarda bulunmaya teşvik edebilmektedir. Nitekim şiddet içerikli oyunlara eğilimi olan çocukların yaşıtlarına göre daha agresif olduğuna yönelik farklı araştırmalar literatürde yer almaktadır'

Çocukları bu tarz oyunlardan korumak için okulda ve evde etkili bir iletişim kurulması gerektiğinin altını çizen Kırık, 'Bu tip vakalarla karşı karşıya kalmamak adına medya okuryazarlığının özellikle yaygınlaştırılması ve okullarda çocuklara yönelik farkındalık çalışmalarının yürütülmesi son derece önemlidir. Yine aile içi iletişimin güçlendirilerek ebeveynlerin dijital çağda iyi birer gözlemci olması, çocuklarını takip etmeleri, bu tip sorunlarla karşı karşıya kalmama adına oldukça faydalı olmaktadır.

Akıllı cihazları bir kenara bırakarak dijital detoks yapmak ve çocuklarla birlikte planlanacak aktiviteler dijital oyun bağımlılığıyla mücadele noktasında da elzemdir' diyerek sözlerini noktaladı.

'TEKNOLOJİNİN RİSKLERİ DE ÇOK BÜYÜK'

Avukat Tuğçe Barışhan ise bu tehlikeli oyunu şöyle değerlendirdi:

'Oyunları, dersleri, iletişimleri dijitalleşen çocuklarımız sürekli bir etki altında kalmakta. Teknolojinin sağladığı avantajların yanı sıra neden olduğu risk de oldukça büyük. Çocuk istismarı ve ihmalinin ne denli büyük ve önemli bir sosyal problem olduğunun bilincine de henüz ulaşamamış durumdayız.

Çeşitli yasalarda ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde çocukların ihmal ve istismarının önlenmesine yönelik düzenlemeler bulunsa da maalesef bu hükümler günlük ihtiyaçları karşılamak konusunda yetersiz kalmakta. Yakın zamanda Mersin'de bir arkadaşını öldüren suça sürüklenen çocuğun yakın çevresi çocuğun oynadığı oyunun ve izlediği videoların etkisine dikkat çekti. Ancak maalesef hukuki yönüyle değerlendirildiğinde hukuk sistemi çocuklara ancak bir istismar veya ihmal halinde müdahale edebilir.

Hukuk sistemimizde ve birçok ülkede çocukların bakılıp yetiştirilmesi görevi ilk önce ana babaya düşmekte ve maalesef birçok ana baba sosyo kültürel ve ekonomik yetersizlikler nedeniyle çocuklarına gereken ilgi ve özeni gösterememektedirler. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu birtakım koruyucu ve destekleyici tedbirler sağlıyor olsa da uygulamada ancak bir şikayet üzerine ve çoğunlukla çok büyük zararlar meydana geldikten sonra müdahale şeklinde görülmektedir.

Çocukların fiziksel sağlığı kadar ruhsal sağlığının önemini de vurgulamak istiyorum. Bu son olayda görüldüğü üzere çocuklar maruz kaldıkları psikolojik etmenler onların sağlıklarını bozmakla kalmayıp çevrelerine zarar verir hale gelmelerine neden olmakta. Bu gibi durumlarda Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararları alınabilir ve bu kararlar ise; çocuğun anası, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen çocuk hâkimi tarafından alınabilir.'