Erzurum’da Diyanet'e bağlı Kuran kursunda 14 çocuğa işkence suçundan hapis cezası alan Kuran Kursu yöneticisi ile hizmetlisi, İstinaf Mahkemesi kararı ile tahliye edildi.
Erzurum’da Kuran kursunda 14 çocuğa işkence suçundan hapis cezası alan Kuran Kursu yöneticisi ile hizmetlisi, İstinaf Mahkemesi kararı ile tahliye edildi. Kararı BirGün’e değerlendiren Avukat Nilda Baltalı, “Sanıklar şiddetin bedelini ödemek yerine bir de tazminat ödenerek ödüllendirilecektir. Bu karar kabul edilemez” dedi.
Birgün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre, Erzurum’da Kuran kursunda 14 çocuğa işkence suçundan yargılanan Kuran kursu yöneticisi Nuhi Karababa ve hizmetli Uğur Güngör, tahliye edildi. İstinaf Mahkemesi, 14 çocuğa yönelik işkence davasında 39 yıl hapis cezası alan Karaba ve 36 yıl hapis cezası alan Güngör’e tazminat ödenmesine de hükmetti.
Kararı BirGün’e değerlendiren Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği gönüllülerinden Avukat Nilda Baltalı, çocukların ifadelerinde, maruz kaldıkları şiddeti çok ayrıntılı şekilde anlattıklarını söyledi. Çocukların, birden fazla kez aynı beyanları tekrarladığının altını çizen Baltalı, “Şikayetlerinden vazgeçsinler diye aileleri tarafından zorlanan çocuklar dahi durumu kabullenmiş durumdaydı” dedi.
HUKUKEN KABUL EDİLEMEZ
Baltalı, bazı aileler ve çocuklarının şikayetlerinden vazgeçerken dahi, “Hocamızdır yapar” diyerek yaşanan şiddeti kabul ettiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak mahkeme kararıyla görünen odur ki dini eğitim veren kurumlarda şiddet son derece normalize edilmektedir. İstinaf kararının dinsel yaşamı dayattığına inanıyoruz. Sanıklar tahliye edilerek yaptıkları şiddetin bedelini ödemek yerine devlet tarafından tazminat ödenerek ödüllendirilecekler. Çocuklar ifadelerinde kafalarına Kur'an ile vurulduğunu, duvardaki Atatürk posterlerine doğru kafalarını çarptırılarak, üzerinde haydar yazılı sopalarla dövüldüklerini, ağır hakaretlere uğradıklarını, bu olayların her gün yaşandığını anlatıyor. Bu nedenle istinaf kararı hukuken kesinlikle kabul edilebilir değil. Bu karar ile Anayasa ve TCK’nin hiçbir anlam ifade etmediğini, çocuğun bedenine ahlak, toplumsal ve dini kurallar, dini yaşam tarzı gereği istenildiği kadar aylarca, günlerce işkence yapılabileceği, dövülebileceği kabul edilmektedir.'
HABER MERKEZİ
