Bir evin satışı, sadece mülkün el değiştirmesi anlamına gelmeyebilir.
Arka planında insan ilişkilerinin karmaşıklığı ve hukuki boyutlar da bulunabilir. İşte, duygu dolu bir hikayenin ana karakteri olarak öne çıkan olay: Bir adamın, eşinin haberi olmadan kendi adına kayıtlı evi satması. Bu olay, sadece bir evin el değiştirmesi değil, aynı zamanda bir evliliğin de sonunu işaret etti.
Uzun yıllar süren bir evlilik sonrası yaşanan bu olay, İstanbul'da yaşandı. 30 yıllık evli bir çift, erkeğin kendi adına kayıtlı evi satmasıyla ayrılığın eşiğine geldi. Erkek, bu satış işlemini, ilk evliliğinden olan oğluna yeni bir ev almak amacıyla gerçekleştirdiğini iddia etti.
Ancak bu satış, çift arasında büyük bir çatışmaya yol açtı ve boşanma davası başladı. Kadın, evi terk etmek zorunda kaldığını iddia ederken, erkek ise kadının evi terk etmeye zorladığını ve noterden aldığı parayı almasına rağmen eve dönmediğini savundu.
Yüksek mahkeme, bu karmaşık hikayeyi 'güven sarsıcı' bir olay olarak değerlendirdi ve erkeğin eşinin haberi olmadan evi satmasını boşanma sebebi saydı. Bu kararla birlikte, mağdur kadına manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.
Boşanma davası, sıradan bir hukuki süreçten çok daha fazlasını içeriyor. Kadın, toplam 100 bin TL'lik tazminat talebiyle davayı açtı ve mahkeme, tarafları dinledikten sonra boşanma kararı verdi. Ancak işler bu noktada sona ermedi, çünkü kadın kararı istinafa götürdü ve Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 4. Hukuk Dairesi devreye girdi.
BAM'ın kararında, erkeğin kendi adına kayıtlı taşınmazı eşinin haberi olmadan sattığının tespit edildiği ve bu durumun davacı erkeğe kusur olarak yüklendiği belirtildi. Bu nedenle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu sonucuna varıldı.
Ancak hikaye burada sona ermedi, çünkü davalı-karşı davalı koca kararı temyiz etti ve dava dosyası Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin önüne geldi. Emsal nitelikteki kararda, erkeğin eşinin haberi olmadan satış işlemini gerçekleştirmesinin ekonomik anlamda güven sarsıcı bir davranış olduğu vurgulandı.
Yargıtay, bu kusurun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğine ve bu nedenle kadının yararına uygun bir miktar manevi tazminat verilmesi gerektiğine hükmetti. Böylece, boşanma davası sadece bir aile hukuku meselesi olmaktan çıkıp, kişilik hakları ve ekonomik güvenin önemli bir parçası haline geldi.
Bu olay, ev satışının ötesinde, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve hukuki boyutlarını gözler önüne seriyor. Bir evin satılması, bazen derin ve dokunaklı hikayelerin başlangıcı olabilir.