Doktorların kansızlığa karşı tüketilmesini önerdiği kırmızı et sağlıklı ancak bazı riskleri de barındıran bir gıda. 2022 verilerine göre ülkemizde toplam kırmızı et tüketimi 2 milyon 36 bin ton. Kişi başına tüketim miktarı ise 23,9 kg.
Harvard Üniversitesi'nden araştırmalara göre kırmızı et tüketimi ile tip 2 diyabet arasından önemli bir bağlantı var.
Ekip, haftada bir porsiyondan fazla kırmızı et yemenin, obezite, egzersiz eksikliği ve basit karbonhidratlar dahil abur cubur tüketimiyle de bağlantılı olan tip 2 diyabet riskini önemli ölçüde artırabileceğini buldu. Kırmızı etin fındık ve baklagiller gibi bitki bazlı protein kaynaklarıyla değiştirilmesinin ise tip 2 diyabet riskini azaltabileceğini belirttiler.
Araştırmacılar, 215.000'den fazla katılımcının sağlık verilerini analiz etti. Bu kişilerin beslenmesi dört yılda bir takip edildi. Bu süre zarfında 22.000'den fazla katılımcıda tip 2 diyabet gelişti. Araştırmacılar, işlenmiş ve işlenmemiş kırmızı et de dahil olmak üzere kırmızı et tüketiminin daha yüksek diyabet riskiyle güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu buldu.
En fazla kırmızı et tüketenlerin, en az yiyenlere kıyasla tip 2 diyabete yakalanma riskinin yüzde 62 daha yüksek olduğu görüldü. Günlük her ilave işlenmiş kırmızı et porsiyonu, yüzde 46 daha fazla diyabete yakalanma riskiyle bağlantılıydı ve işlenmemiş kırmızı etin her ilave günlük porsiyonu, yüzde 24 daha fazla riskle ilişkilendirildi.
Günde bir porsiyon kırmızı et yerine başka bir protein kaynağı kullanmanın potansiyel etkilerini tahmin eden araştırmacılar, bir porsiyon kuruyemiş ve baklagil yerine koymanın yüzde 30 daha düşük diyabet riskiyle, bir porsiyon süt ürünü yerine başka bir protein kaynağı koymanın ise yüzde 30 daha düşük diyabet riskiyle bağlantılı olduğunu buldu.
Araştırma görevlisi Dr. Xiao Gu liderliğindeki ekip ayrıca kırmızı etin fındık ve baklagiller gibi sağlıklı bitki bazlı protein kaynakları veya az miktarda süt ürünleri ile değiştirilmesinin daha düşük tipte bir riskle bağlantılı olduğunu buldu.
Tip 2 diyabet tüm dünyada artış gösteriyor. Bu durum aynı zamanda kanser, kardiyovasküler ve böbrek hastalıkları ve demans için önemli bir risk faktörü.