Uzm. Dr. Bahadır Alan, 8-14 Nisan Kalp Haftası Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Kalp hastalığı nedenli ölümlerde azalma görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Alan, “Kanıta dayalı tıp açısından baktığımızda artık toplum olarak kalbimize daha iyi bakıyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tıbbın önerileri ve tedavi şekilleri de gelişiyor. Bu noktada, tıbbın sunduğu imkanları nasıl ve ne kadar kullanabildiğimiz önemli. Bundan 30-40 yıl öncesine kıyasla kalp sağlığı açısından daha iyi durumdayız. Son yıllarda risk faktörleri ile mücadelenin daha net ortaya konuluyor. Hastalık tanısının erken evrelerde konulması, tedavi alternatiflerinin (tıbbi, girişimsel, cerrahi) artması gibi imkanlar sayesinde kalp hastalığı nedenli (özellikle koroner arter hastalığı) ölümlerin batı toplumlarında azalma trendine girdiğini, beklenen yaşam süresinin uzaması ve tanıda farkındalığın artması ile kalp yetmezliği gibi kronik hastalıkların klinik mücadelemizde daha ön plana geçtiğini görüyoruz” dedi.
"RİSK FAKTÖRLERİNİ KONTROL ALTINA ALIN"
Kalp damar hastalığı gelişimindeki risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile hastalığın gelişimi ve ilerleme hızı düşme eğilimi gösterdiğini söyleyen Uzm. Dr Alan, “Bu düşme eğilimindeki en büyük etkenlerden biri yaşam tarzı değişiklikleri. Sağlıklı yaşam tarzına geçiş yaptığımızda kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini de azaltıyoruz. Bir diğer önemli konu da erken teşhis, düzenli sağlık taramaları ve zamanında verilen doğru tedavi yöntemleri. Dünya çapında 52 ülkeden katılan hastalarla yapılan INTERHEART çalışmasında kontrol altına alındığında kalp krizi riskini yüzde 90'dan fazla azaltabileceğimiz 9 potansiyel faktör açıklandı. Bunlar; sigara, kan yağlarında yükseklik, hipertansiyon, diyabet, özellikle bel çevresini tutan obezite, psikososyal faktörler, günlük yetersiz sebze-meyve tüketimi, alkol tüketimi ve düzenli fiziksel aktivite eksikliği olarak sıralanabilir. Şu an için genetik zeminimizde (aileden gelen risk faktörleri) değişiklik yapamıyor olsak da günümüzde yürütülen genetik temelli çalışmalar bu konuda gelecek yıllar için umut vaat ediyor” diye konuştu.
“STRESLİ YAŞAM KOŞULLARINI YOK EDİN”
Risk faktörleri göz önüne alındığında kalp hastalıkları erkeklerde 40’lı yaşlarda, kadınlarda ise 50’li yaşlarda ve sonrasında gözlendiğini söyleyen Uzm. Dr. Alan, kalbi etkileyen olumsuz durumları şöyle sıraladı:“Stresli yaşam koşulları, hareketsiz yaşam tarzı, obezite, kontrolsüz seyreden hipertansiyon, yüksek kolesterol değerleri, şeker hastalığı, böbrek yetersizliği, sigara tüketimi gibi kalp ve damar hastalığı riskini arttırıcı faktörler bilinen klasik risk faktörleridir. Bunların dışında kalbi de etkileyebilen bazı infeksiyonlar (viral, bakteriyel, paraziter), hava kirliliği, uyku apnesi gibi faktörlerde sayılabilir. Terk etmemiz gereken alışkanlıkları terk edin, stresli yaşam koşullarını yok edin ve sigarayı bırakın. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile sadece kalp değil diğer tüm hastalıklardan da korunacaksınız.”
KALBİ KORUMAK İÇİN 10 ÖNEMLİ ÖNERİ
Kalbi korumanın 10 önemli önerisini paylaşan Uzm. Dr. Alan, şunları ekledi:
“Sigara içiyorsanız sigarayı bırakın, alkolü olabildiğince sınırlayın. Sigara ve alkol yalnızca kalp ve damar hastalıklarını değil buna bağlı olarak çok sayıda farklı hastalıklara neden oluyor.
Sağlıklı bir diyet yapın. Önerilen örnek beslenme modeli Akdeniz tipi olandır. Beslenmenizde meyve, sebze, baklagil, tam tahıllı ürünler, liften zengin gıdalar, işlenmemiş badem, ceviz, fındık gibi yemişler, işlenmemiş doğal sıkım zeytin yağı gibi doymamış yağlardan zengin bitkisel yağlar, mevsiminde tüketilen özellikle yağlı balıklar yer almalı. Çok fazla et ve işlem görmüş et ürünleri, tatlı veya rafine tahıl yemeyin.
Tuz tüketiminizi kısıtlayın özellikle hipertansiyon, kalp ve böbrek yetmezliğiniz de varsa buna çok dikkat edin.
Fiziksel aktiviteyi artırın. Haftanın en beş gününde, günde en az 30 dakika aktif olmaya çalışmanızı öneriyoruz. Yürüyüş, bisiklete binme, yüzme veya bahçe işleri gibi hafif egzersizler bile sağlığınız için iyidir. Hatta günlük önerilen egzersizlere ek olarak haftada en az 2 gün eklenen direnç egzersizleri (kondisyon, ortopedik durum ve ek hastalıklarınıza göre düzenlenebilir) tüm nedenlere bağlı ölümleri azaltır.