Aromaterapinin böbrek yetmezliğine bağlı uyku bozukluklarını gidermek için alternatif olarak kullanıldığını anlatan kıdemli hemşire İlknur Yücel, 'En sık kullanılan uçucu yağ lavanta yağıdır' dedi.
Kanda biriken atıkları ve asitleri filtreleyerek temizleme işlemi sağlayan böbrekler, vücudumuzun en önemli organlarından. Böbrekler fonksiyonlarını yerine getiremediği durumlarda üre, potasyum, keratinin ve fosfor gibi maddeler kanda yükselişe geçmekte. Kanda bulunan bu zararlı maddelerin temizlenmesi içinse hemodiyaliz işlemi uygulanıyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Diyaliz Bölümü’nden Öğr. Gör. Yüksek Hemşire İlknur Yücel, böbrek yetmezliğinin kronik ve ilerleyici bir hastalık olduğunu ve bu durumun sıvı-elektrolit dengesinde meydana gelen bozulma sonucunda koma beslenme bozukluğu, pulmoner ödem, kardiyovasküler rahatsızlıklar, cilt değişiklikleri, cilt turgorunda azalma, anemi, demir eksikliğinin yanı sıra uyku bozukluklarına da sebep olduğunun altını çizdi.
Türkiye’de ve dünyada yaygın olarak hemodiyaliz hastalarının uyku bozukluğunun ortadan kaldırılmasında çeşitli tamamlayıcı ve alternatif tıp ögelerinin kullanıldığını ifade eden Öğr. Gör. Yüksek Hemşire İlknur Yücel, “İnsanlığın oluşumundan beri ortaya çıkan pek çok hastalığın tedavisini doğada aramış ve bu durum geleneksel tıbbın doğmasını sağlamıştır. Tamamlayıcı ve alternatif uygulamaların başında gelen aromaterapi yönteminde en sık kullanılan esansiyel yağı ise lavanta yağıdır. Aynı zamanda bu yağ uyku bozuklukları, sedatizasyon sağlama, kaşıntıyı önleme, enfeksiyonun önlenmesi, kasların gevşemesi, yara iyileşmesi, yaşam bulgularının düzenlenmesi ve ağrının giderilmesi için sıklıkla kullanılmaktadır” dedi.
Yüksek Hemşire İlknur Yücel; “Yapılan incelemeler sonucunda hemodiyaliz hastalarında lavanta yağının inhaler (akciğerler aracılığıyla vücuda ilaç salımı için kullanılan tıbbi bir cihaz) ya da masaj yoluyla uygulanması bireylerin uyku kalitesini artırdığı saptandı. Fakat lavanta yağının kontrolsüzce kullanımı nefrotoksik etkiye de sebep olabiliyor. Geleneksel tıbbın, medikal tıbbın yerini alamayacağını bu yüzden mutlaka bir sağlık kuruluşundan yardım alınması gerekir” şeklinde konuştu.