Mehmet Sekmen Dünya Şehirler Günü Zirvesi'nde
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, İstanbul’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Habitat Dünya Şehirler Günü Zirvesi’ne katıldı.
ERZURUM (İGFA) - BM Habitat İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif ile bir araya gelen Başkan Sekmen, zirvedeki Uluslararası Belediye Başkanları Forumu’nda “Sıfır Atık ve çevre” ana temalı bir konuşma yaptı. Başkan Sekmen, burada yaptığı konuşmada, “Bilindiği gibi tabiat ve ekosistem; İlahi bir tecelli olarak biz insanlara emanet edilmiş, mikrodan makroya kadar sayısız popülasyonun yer aldığı canlı bir varlıktır.
Bu emaneti, tüm unsurları ile sahip çıkıp korumak ve gelecek nesillere ulaştırmak biz insanlar için bir tercih değil bir zorunluluktur” dedi. “Sanayi devrimi ile beraber insanlık bir tüketim çılgınlığı çağına girmiş ve emanet vasfındaki dünyayı bitip tüketmek bilmeyen hırsı uğruna hiç düşünmeden kirletmeye devam etmektedir” diyen Başkan Sekmen, “Günümüzde insanlığın doğadan ve doğadaki kaynaklardan taleplerinin dünyanın biyolojik kapasitesini aşmayacağı durumlarda, ancak küresel sürdürülebilirlik ile mümkün olacağı anlaşılmıştır. Sürdürülebilir bir yaşam, toprağın, suyun, iklimin, ormanın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına bağlıdır. Bu nedenle her birinin doğru yönetilmesi, hayati önem taşır. Misafiri olduğumuz yeryüzünü bize emanet edildiği şekliyle bizden sonrakilere bırakmak da hepimizin temel sorumluluğudur” kaydını düştü.
“ÇEVRE, DOĞA VE TABİAT DA DÜNYA’NIN BİZE SUNDUĞU BİR MİRASTIR”
Başkan Mehmet Sekmen, Dünya Şehirler Günü Zirvesi’nde “Ne yazık ki modern insan, günümüzde kendini doğanın tek hâkimi zannetmektedir” diye konuştu. Sekmen, şöyle devam etti: “Oysa bizler doğanın sadece bir parçasıyız. Doğa biz olmadan hayatiyetini sürdürebilir fakat biz tabiat olmadan yaşayamayız. Küresel ısınmaya dair yakın zamanda yayınlanan bilimsel bir çalışmaya göre, dünyamız sanayi öncesi döneme göre 1 derece ısındı. Sera gazı emisyonları bu şekilde devam ederse, küresel ısınmanın 2050’lerde 1.5 derece sınırını aşması bekleniyor. Sadece bu rapor dahi bize, acilen üretim ve tüketim kültürümüzü gözden geçirmemiz gerektiğini gösteriyor."