ROMANLARA KONU OLACAK ŞEHİR RİZE
Merhum Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrencisi iken Çayeli Kültür Cemiyeti aylık yayın organı Çayeli Dergisi’nde Rize ve Rizespor üzerine yazılar kaleme alıyordu. Yılmaz Derginin Kasım 1968 tarihli 2. Sayısında kaleme aldığı yazısında Rize ilini romanlara konu olacak şehir olarak tanımlıyordu.
İBRET ROMANI
Yılmaz’ın yazısından şu ifadelere yer veriyor: Eğer bugün yeryüzünde yaşantısı bir romana konu olabilecek birkaç şehir varsa, bunlardan birisi de hiç şüphesiz Rize’dir. Ancak bu romanın edebi niteliğinin fazla renkli olmayacağını da hemen itiraf etmek gerek:' Kendi kaderine terkedilmiş yoksul bir yurt köşesinin günün birinde toprak ananın lütfuyla ansızın zenginleşivermesini anlatan bu romanın okuyucuları altın madeninin zengin ettiği ülkelerdeki kanlı cinayetlere benzer renkli unsurlar bulamayacaklar bu romanda. Olsa olsa bir ibret romanı bu.
RİZELİYİ KURTARAN TOPRAK OLDU
RİZELİ BİRGÜN ELBET KÜLTÜRÜNE DE SAHİP ÇIKACAKTIR
Hem de iki yönlü bir ibret romanı Bir yanda kavuşulan serveti adilce bölüşen insanların ibret verici hikayesi. Öte yanda toprak anadan istemesini bilmeyen, ona yeterince değer verilmeyen insanlar için alınacak ibret dersi. O Rizeli ki, çayı bulana kadar kurtuluşu hep topraktan başka yerde aramıştı. İşte Rizeliyi kurtaran gene o toprak oldu. Bugün toprağına sahip çıkan Rizeli bir gün elbet kültürüne de sahip çıkacaktır. Onu bugünkü maddi zenginliğe kavuşturan vücut dinamizmine kültür dinamizmini de kattığı gün gerçek mutluluğun kapıları Rizeliye acıktır.
53 PLAKASININ AYRICALIĞI VARDI
Merhum Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz Rize siyasetinde iz bırakmış bir aileden geliyordu. Aktif siyaset sonrası yazdığım Rize konulu kitaplara ilgisi beni mutlu ediyordu. Bizim uşağımız, bizim kardeşimiz, bizim ağabeyimizdi o. Mitinglerinde alan yetmez Şeyh Cami’nin ve çevre binaların çatıları insan dolar taşardı. Arkadaşım Kerim Akçay o günleri ne de güzel anlatıyor: Rize mitingleri insanlar kopar gelirdi. Peştamallı nenelerimiz , sakallı dedelerimiz çocuklar gibi şendi.. Gülerdi hep el sallardı sıkmadık el dokunmadık yürek bırakmazdı her gelişinde. O gerçek bir Rize aşığıydı. Sadece Rize mi? Rizespor o olmasaydı tarihin tozlu raflarında yerini almıştı. Rizespor’un peşine deplasmanlara giderdik. Otobüsün önünde Rizespor bayrağı, ön camın sağında Türk Bayrağı Solunda Mesut Yılmaz posteri polis durdurur; “kutsal toprakların adamları gelmiş” diyerek gideceğimiz yere kadar eşlik ederlerdi. 53 Plakalı arabaların dokunulmazlığını o dönemleri yaşayanlar bilir.
HAMSİYİ KAVAĞA DEĞİL AYA ÇIKARMIŞTI
Türk siyasetinin tecrübeli ismi Rahmetli Demirel, 1991 seçimlerinde Rize meydanında tarihi söze, daha doğrusu gafa imza attı. ‘Hami kavağa çıkarsa ANAP da iktidar olur’ dedi. Rizeliler bu sözü Mesut Beyin şahsında tüm Rizelilere hakaret olarak gördü. Zaten her daim destek olduğu Yılmaz’a sımsıkı sarıldı. Bende o süreçte Hamsi vurdi karaya / Yazık oldu paraya / Hamsi kavağa değil / Aya çıkacak aya şeklinde bir türkü yazdım. Hasan Yazıcı’nın seslendirdiği türkü o seçimde Anavatan Partisi tarafından kullanıldı.
RİZE’DEN TEK TEK SORDUĞU İSİMLER BENİ ŞAŞIRTMIŞTI
Beykoz’daki özel konutunda kendisini en son ziyaretimde kendisini görüp sağlığını sorup hemen ayrılmak istemiştim. Çünkü hastalığından dolayı kendisini yormak istemiyordum. Ama öyle olduk ki biz kalmak istedikçe “durun hele maç bitsin” diyordu. Maç umurumda değildi oysa. Güzel olan onunla sohbet etmekti. İki sözünden biri Rize idi. Bir yandan karşımızda duran dev ekranda maç devam ediyor, diğer yandan sohbet ediyorduk. Ülkemde başbakanlık yapmış, hayatı hep yoğun tempoda geçmiş biri bana ad, ad, Rize’deki ortak tanıdıklarımızı soruyordu. Hem o hızlı tempoda o isimleri tek tek nasıl tanıdığına hem de benim de aynı kişileri tanıdığımı bilmesine şaşıyordum.
KÜTÜPHANESİNDE VE YÜREĞİNDE RİZE’NİN YERİ AYRIYDI
Bir önceki ziyaretimde dev kütüphanesinde kitaplar arasında kaybolmuştum. Tek tek kitapları inceliyordum. Bir arada “bu yana gel. O kitaplar sana yaramaz. Seni aradıkların burada” dedi. Kitaplığından bağımsız bir Rize kitaplığı oluşturmuştu. Orada Rize üzerine araştırmalar yapan arkadaşlarımın ve benim kitaplarımı görmek beni çok mutlu etmişti. Ayrıca kütüphanesinde mükerrer olan kitapları ve kendi hakkında yazılan kitapları imzalayarak bana hediye ediyordu. Bir de Erkal Zenger’in Siyaset Cambazhanesinin Cazgırı kitabını okumamı tavsiye ediyordu.