Tarih: 10.11.2023 16:15

Mübalağa nedir?

Facebook Twitter Linked-in

Mübalağa Nedir?

Anlama dayalı söz sanatları ailesinin bir üyesi olan mübalağa ya da bilinen ismiyle abartma sanatı; en genel ifadeyle bir durumu ya da olayı olduğundan küçük ya da büyük gösterme sanatı olarak ifade edilebilir. Kaleme aldığı eserde bu söz sanatına başvuran yazar mübalağa yoluyla sözün gücünü arttırmakta ve okuyucu üzerinde önemli bir etki bırakmayı amaçlamaktadır.

Halk edebiyatından ziyade daha çok Divan edebiyatında örneklerine rastladığımız mübalağa sanatında, ele alınan durum mantığın ve insan aklının sınırlarını zorlayacak şekilde ya küçültülür ya da büyütülür.

Modern Türk Edebiyatı’nda da örneklerini gördüğümüz mübalağa sanatı Divan edebiyatında kullanıldığı zaman, abartmanın dozuna bağlı olarak üçe ayrılmaktadır. Bunlardan ilki olan ve tebliğ adı verilen tür, abartmanın derecesi açısından biraz daha akla ve mantığa uygun olmasıyla bilinmektedir. İkinci bir mübalağa türü olan iğrak da ise abartının derecesi her ne kadar akla ve mantığa uygun olsa da gelenek ve göreneklere pek uygun düşmez. Üçüncü ve son mübalağa türü olan gulüv de ise abartmanın tüm sınırları zorlanmaktadır. Bu türde kullanılan mübalağa sanatında olay ve olgular ne akla ne de mantığa uygundur.
Mübalağa Örnekleri

Kelime anlamı olarak abartıcılık manasına gelen ve ortada olan bir olguyu, olduğundan fazla büyütmek ya da küçültmek şeklinde karşımıza çıkan mübalağa sanatının örnekleri şu şekildedir:

Örnek 1:

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

Bugün posta günü canım sıkılır.

Ellerin mektubu gelmiş okunur.

Benim yüreğime hançer sokulur.

Bir of çeksem karşıki dağlar iniler.

İflah etmez bu dert beni pareler.

Orta Anadolu Bölgesi’ne ait ve anonim olan bu türküde mübalağa sanatının en uç türü karşımıza çıkmaktadır. Bir of çekilmesi ile dağların yıkılması ya da inlemesi, okuyucunun ya da dinleyicinin mantık sınırını zorlamaktadır.

Örnek 2:

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.

Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"

Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle,

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan,

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan,

Bir gün yine doludizgin atlarımızla,

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla,

Cennette bugün gülleri açmış görürüz de

Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde,

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.

Yahya Kemal Beyatlı’ya ait olan Akıncılar şiirinde de mübalağa sanatının en estetik örneğine rastlarız. Şair altı çizili olarak gösterilen dizelerde, atlar ile yedi kat gökyüzüne yükseldiğinden bahsetmekte ve mübalağa sanatının en uç örneklerinden bir tanesi vermektedir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —