Birer birer başlarını öne eğdiler, raketlerini parçaladılar, teker teker çantalarını omuzlarına attılar ve hayal kırıklığı içinde korttan çıktılar. Onlar, daha önce hiçbir yayın hizmetinin yaşatmadığı türden 'bir spor lanetinin' kurbanlarıydı...
En iyi 10 tenis profesyonelinin kariyerine mercek tutan Netflix belgeseli Break Point, sosyal medyada (şakayla karışık yapılan paylaşımlarla) bu lanetin sorumlusu olarak gösteriliyor. Zira belgeselde yer alan ve çoğu favori ya da Grand Slam finalisti olan oyuncuların hiçbiri Avustralya Açık’ta ikinci haftaya kalamadı.
Bu oyunculardan üçü olan Nick Kyrgios, Ajla Tomljanović ve Paula Badosa, önceden sakatlanarak turnuvadan çekildi ve başlangıç çizgisini dahi göremedi.
Matteo Berrettini, yeniden dirilen Andy Murray'e beş setlik bir mücadelede mağlup oldu; en kolay maç puanı fileye çarpan Berrettini, kendine acıyan bir gülümsemeyle yenilgiyi kabul etti.
Dünyanın en iyi ikinci kadın oyuncusu olan ve geçen yıl iki defa (Amerika Açık ve Wimbledon’da) Grand Slam finali oynayan Ons Jabeur, üç setin sonunda elendi ve ‘3'üncü turu göremeyenler’ kulübüne katıldı.
Tek erkeklerde üç numaralı seribaşı Norveçli Casper Ruud, (ki yapımdaki en komik anlardan birinin parçasıydı) dünyanın 39 numarası ABD’li Jenson Brooksby tarafından alaşağı edildi. Erkeklerde ABD’nin 1 numarası (dünyanın ise 9 numarası) olan Taylor Fritz ise kendisinden 98 sıra aşağıda yer alan bir oyuncuya yenildi.
Rakip yayıncı Prime Video'daki bir belgeselin yıldızı olan Murray ise ‘çifte suikastçı’ olduğunu kanıtladı; Berrettini'yi yere serdikten sonra, Thanasi Kokkinakis'i de nakavt etti. Sabah saat 4’e kadar süren ve Murray'in kariyerinin en uzun maçı olarak kayıtlara geçen beş setlik gerilimde, Kokkinakis lanet karşısında çaresiz kaldı.
Arnold Schwarzenegger'i kıskandıracak kollara sahip, dünyanın 6 numarası Maria Sakkari, sıralamada 87’inci olan Lin Zhu'ya yenildi.
Kanada'nın büyük umudu olan ve belgeselde Roland Garros'ta Nadal'ın sınırlarını zorlarken gösterilen Félix Auger-Aliassime, daha önce hiç Grand Slam maçı kazanmamış, dünya sıralamasında 71’inci olan Jiří Lehečka tarafından adeta devrildi. Ve daha çeyrek final bile değildi…
Gazeteciler, sosyal medya kullanıcıları ve elbette sporcuların ardından, belgeselde yer alan isimlerin teker teker turnuvaya veda ettiğini fark eden Netflix, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 'Açıklığa kavuşturmak gerekirse, bu tamamen bir tesadüf...'
‘Netflix’in laneti’ tartışmasından pek keyif almadığı belli olan Tomljanović ise şöyle bir tweet attı: 'Netflix lanetini bırakabilir miyiz? Bu sadece spor.'
Auger-Aliassime, (en azından ayakta kalan son kişi olduğu süre zarfında), tüm bu olanlara gülmeyi başardı. Bir basın toplantısında kız arkadaşının kendisine sosyal medyada yapılan şakaları gösterdiğini aktaran sporcu, 'Komik olduğunu düşündüm. Belki kaybeden oyuncular bir şekilde bağlantı olduğunu düşünüyorlardır. Ben öyle düşünmüyorum. Ama evet, çok komik.'
‘Netflix laneti’ onun için de geldiğinde, hâlâ bunun komik olduğunu düşünüp düşünmediğini bilmiyoruz.
Bu, belgesel dizinin ikinci bölümünde yer alacak diğer tenisçi grubu için kötü ve tedirgin eden bir haber gibi görünüyor. Öncekilerin talihsizlikleri göz önüne alındığında, belki de Netflix’in Break Point'i bir korku serisi olarak tanıtması daha doğru olabilir.
