Evine gitmek üzere bindiği dolmuşta kaçırılarak Suphi Altındöken tarafından katledilen Özgecan Aslan'ın hayatı film oluyor.
Evine gitmek üzere bindiği dolmuşta kaçırılarak Suphi Altındöken tarafından katledilen Özgecan Aslan'ın hayatı film oluyor. Filmin yapımcısı, acılı aileden gereken izinleri aldıklarını ve profesyonel bir ekiple çalışacaklarını söyledi. Filmin çıkış tarihi hakkında bir açıklama henüz yapılmadı.
Duru Film Yapım'ın kurucusu Mahmut Şirin, şöyle konuştu: "Burada 11 Şubat 2015 tarihinde okuldan eve dönmek için bindiği minibüste kaçırılarak yaşamına son verilen, hunharca katledilen Özgecan Aslan'ın hayatını konu edinen sinema filmini yapacağımızı duyurmak için toplandık. Özgecan Aslan'ın başına gelen bu korkunç olay dünyada haberi en çok yapılmış üçüncü vakadır. Maalesef, Özgecan Türkiye'deki kadın cinayetlerinin sembolü ve biz onun çığlığı üzerinden cinayete kurban gitmiş bütün kadınların sesini duyurmak istiyoruz.
"FİLMİMİZİN HAZIRLIKLARI YAKINDA BAŞLAYACAK, PROFESYONEL BİR SİNEMA FİLMİ ÇEKECEĞİZ"
"Avrupa ülkelerinde bile kadınların seçme ve seçilme hakkın yok iken Mustafa Kemal Atatürk, seçme ve seçilme hakkı vererek kadının toplumdaki yerinin ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Biz de Mustafa Kemal Atatürk'ün neferleri olarak bu anlayışı, bu toplumda ilelebet yaşatmaya devam edeceğiz. Bu filmi yapmaya karar verdik. Öncelikle aileyle tanıştık, onların rızasını aldık. Aile bizi tanımak istedi. Birlikte çok vakit geçirdik. Özgecan'ı konuştuk. Yeri geldi birlikte ağladık. Yeri geldi kadın cinayetlerinin son bulacağı gün için birlikte ümit yeşerttik. Aramızda ömür boyu devam edecek aile bağını oluşturarak sözleşmemizi imzaladık. Filmimizin hazırlıkları yakında başlayacak. Profesyonel bir sinema filmi çekeceğiz. Profesyonel bir ekiple çalışacağız. Henüz tarihlerimiz netleşmedi."
Filmin yönetmeni ve senaristi Seçil Çelebi ise şunları söyledi: "'Çok acı çekmiştir kızım. Keşke kurşunla öldürselerdi.' Bir annenin şu cümleyi kurması, kurmak zorunda kalmasından çok daha vahim ne olabilir şu hayatta? Kadın cinayetleri, kadının hayattan koparılması sadece öldürülmesiyle gerçekleşmiyor. Bu söyleyeceğim her şeyi kadınlar çok iyi anlayacaktır. Biz yolda, sokakta, tenha bir yerde giderken yaşadığımız korkularla, gece bir yerden bir yere giderken yaşadığımız korkularla, arkamızda çok yakın takip eden bir erkek olduğu zaman yaşadığımız korkularla, dolmuşa, otobüse vesaire bindiğimiz zaman tek başımıza kaldığımızda özellikle dikiz aynasından bizi izleyen o şoförün bakışlarından kaynaklı yaşadığımız korkularla, 'boşanırsam eşimden herhangi bir tehlikeye maruz kalabilir miyim, herhangi bir şekilde canıma kastedilebilir mi' şeklinde yaşanılan korkularla, 'sevgilimden ayrılırsam herhangi bir şekilde bana iftira atar mı, herhangi bir şekilde beni öldürür mü, bana kötü bir davranışta bulunur mu' şeklindeki yaşadığımız korkularla, patronlarımızdan, müdürlerimizden, amirlerimizden taciz gördüğümüz zaman, 'iş yerinden çıkartılır mıyım, herhangi bir şekilde iftiraya maruz kalabilir miyim' şeklinde yaşadığımız korkularla hayattan koparılıyoruz zaten."
"Bu toplumda bu kanaatlerin değişmesi gerekiyor. Sinemanın gücünün bu bağlamda çok büyük olduğunu biz biliyoruz. Dolayısıyla biz bu motivasyonla bu filmi çekmeye karar verdik. Yapımcımın da söylediği gibi Özgecan Aslan dünyada en çok haberi yapılmış üçüncü vaka ve maalesef kadın cinayetlerinin Türkiye'de sembolü oldu. Biz onun çığlığı üzerinden bütün kadınları, öldürülen, cinayete kurban giden bütün kadınların sesini duyurmak istiyoruz."
"AİLEYLE İŞBİRLİĞİ YAPARAK SENARYOYU YAZDIM"
“Toplumda özellikle alttan gelen nesle canın kıymetini öğretmeyi istiyoruz. Kendi canını, karşıdaki çocuk, kadın, erkek, hayvan, bitki fark etmez. Canın kıymetinin ne kadar önemli olduğunu bu toplumda yerleştirmek istiyoruz. Düşünsenize bu bireylerden oluşan bir toplum gerçekten cennet olurdu herhalde yeryüzünde. Fakat şunlar bizi çok üzüyor. 'Bu yıl bu kadar kadın öldürüldü. Geçen yıla oranla sayı düştü. Bu da bizim başarımız.' Biz kadınları bu yorumlar çok üzüyor. Biz bu anlayışı bu toplumdan değiştirmek, kaldırmak zorundayız. Sinemanın gücüne güveniyoruz. Sinemanın böyle bir etkisi var. Çünkü izleyiciyle direkt olarak duygusal bir bağ oluşturmak ve karşıdaki canın ne kadar önemli olduğu kanaatini buradan yerleştirmek çok mümkün. Dolayısıyla biz bu ve bu minvalde filmler yapmak için bir araya geldik. Özgecan filmimizi çekeceğiz. Aileyle iş birliği yaparak senaryoyu yazdım. Ailenin rızasını almak çok önemliydi. Bir araya geldik. Uzun uzun Özgecan'ı dinledik. Özgecan'la ilgili dataları topladım hem aileden hem arkadaşlarından, çevresinden ve senaryomuzu oluşturduk. Yakında ön prodüksiyon hazırlıklarımıza da başlayacağız. Gelişmeler olduğu sürece de sizlere de bilgi vermeye devam edeceğiz.”