Eski Rize Barosu Başkanı ve İstanbul Barosu Avukatı Hüseyin Karaahmetoğlu, son dönemde Türkiye'nin gündemine oturan Narin Güran olayıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Karaahmetoğlu, küçük bir çocuğun hayatını kaybetmesi ve cinayet soruşturmasında delillerin karartılması gibi iddiaların, özellikle ataerkil bir yapıya sahip bir bölgede yaşanmasının, olayın psikolojik ve sosyokültürel boyutlarını daha da karmaşık hale getirdiğini belirtti.
Karaahmetoğlu, soruşturmanın ilerleyişinde karşılaşılan zorluklara dikkat çekti. Özellikle delillerin yok edilmesi, toplumun baskıcı yapısının etkisiyle yaşanan yemin ritüelleri gibi engellerin, adaletin yerini bulmasını zorlaştırdığını vurguladı. Cinayetin profesyonel bir organizasyonla planlandığına dair ipuçlarının da bulunduğunu belirten Karaahmetoğlu, cesedin dere yatağında bulunması ve çürümüş haldeki durumunun, ölüm nedeninin tespitini karmaşıklaştırdığını ifade etti.
Ayrıca, ataerkil yapıların bireylerin sır saklama konusunda dirençli olmalarına yol açtığını söyleyen Karaahmetoğlu, sosyologların bu tür toplumsal dinamikleri analiz ederek adli süreçlere katkı sağlayabileceğine dikkat çekti. Medyanın bilgi kirliliği yaratmaktan kaçınarak, adaletin sağlanması adına sorumlu bir tutum sergilemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Dava sürecinde ise sanıkların suçu birbirlerine atmasının, adaletin sağlanmasını zorlaştırdığını belirten Karaahmetoğlu, hakimlerin vicdani kararlarıyla adaletin yerini bulabileceğine inandığını dile getirdi. Karaahmetoğlu'nun bu açıklamaları, olayın toplumsal ve hukuki boyutlarına dair dikkat çeken bir değerlendirme olarak geniş yankı uyandırdı.