RTEÜ'lü Prof. Dr. Karasu, Deprem Sonrası Hatay İzlenimlerini Paylaştı

Hatay'da Cumhuriyet Başsavcılığının koordinasyonunda bilirkişi olarak görev yapan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Servet Karasu, deprem sonrası Hatay izl

EĞİTİM 23.03.2023 20:34:33 0
RTEÜ

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü deprem bölgesinde bulunan şehirlere katkıda bulunmaya devam ediyor. Arş. Gör. Muhammet Fatih Yentimur ve Arş. Gör. Talip Çakmak Malatya’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının koordinasyonunda hasar tespit çalışmalarında bulunurken, Prof. Dr. Servet Karasu, Prof. Dr. İlker Ustabaş, Öğr. Gör. Dr. Adnan Kıral, Arş. Gör. Muhammet Fatih Yentimur ve Arş. Gör. Talip Çakmak’tan oluşan ekip ise dönüşümlü olarak Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının koordinasyonunda bilirkişi olarak görev yapıyorlar.

RTEÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Servet Karasu, on günlük süre zarfında bölgede gördüğü çalışmalar ve bölge halkı ile ilgili izlenimlerimi aktardı.

Devletimiz tüm kurumlarıyla bölgede hizmet verdiğini kaydeden Prof. Dr. Karasu, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Devlet Su İşleri yüzlerce iş makinesiyle, ülkemizin dört bir yanından gelen Orman Genel Müdürlüğü personelleri ve araçları, İl Özel idareleri, onlarca büyüklü küçüklü il, ilçe belediyeleri personelleri ve iş makineleriyle birlikte bölgede durmaksızın çalışıyorlar. Askerlerimiz, cumhuriyet savcıları, polis teşkilatı, özel harekât birimleri, yüzlerce sağlık personeli ve unuttuğum diğer kurumlar tüm birimleriyle canla başla çalışıyorlar. Toplumun her kesimini temsil eden, çok bilinenler ve adını ilk kez orada gördüğüm onlarca sivil toplum kurulusu, vakfı, derneği, gönüllü personelleriyle, bağımsız olarak Türkiye’nin hemen hemen her ilinden araçları ile gelen güzel insanlar of bile demeden yöre halkının, özellikle çocukların yüzünde bir küçük tebessüm ettirebilmek için içtenlikle hizmet ediyorlar.” dedi.

Bölge insanının üzerindeki şoku yavaş yavaş atlatmaya çalıştıklarını kaydeden Karasu, “Başka illere gidenler yavaş yavaş evlerine dönüp hiç değilse kalan eşyalarını kurtarmanın derdindeler. En çok mustarip oldukları konu ise gittikleri, gidecekleri yerlerdeki ev kiraları. Mersin’de 1+1 evlerin 10 bin TL civarında olduğundan dert yanıyorlar. Dükkânının hemen yanında çalışan bir vinç operatörünün küçük bir makineyi kamyona yüklemek için talep ettiği 2500 TL’yi depremzede vatandaşımız kabullenemiyor.

Öte yandan gittikleri yerlerde gördükleri misafirperverlikten övgüyle bahsediyorlar. Denizli’nin bir ilçesinde bir müddet kalan bir depremzede ilçede bakkalların alışverişlerinden ücret almadığını dolayısıyla aynı yere yük olmamak için farklı bakkalları tercih etmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Ayrıca daha ne kadar misafir olarak kalacağız, 1 haftamı, 1 aymı, 6 aymı, bir şekilde geri dönmemiz gerekiyor diyorlar.

Metanetlerini koruyorlar, Allah devletimize milletimize zeval vermesin diye dua ediyorlar. Bölge insanının misafirperver olduğunu biliyordum ve bu zor ortamda bile buna birçok kez şahit oldum. Çalışmalarımız esnasında gördüğümüz, konuştuğumuz birçok insan evinin bahçesinde kurmuş olduğu barakaya, çadıra davet ederek bir kahvemizi için, daha sonra yine mutlaka gelin bir çayımızı çorbamızı için şeklinde samimi davetleri karşısında duygulanmamak elde değil.“ diye konuştu.

Karasu, depremzede vatandaşların yardıma gelenlere yönelik davranışlarının duygu yüklü olduğuna vurgu yaparak şöyle konuştu: “Biz çalışırken enkazdan eşyalarını kurtarmanın telaşında olan enkazdan çıkardıkları kömbe adı verilen kurabiyenin tadına bakmadan bizi bırakmayan teyzeyi, hakkınızı helal edin sizleri de buraya kadar yorduk, bize yardım etmek için buralara kadar geldiniz diyen yaşlı bir amcayı unutmak mümkün değil.

alma komşu al sözü hem manevi olarak hem de maddi olarak burada gözümüze çarpıyor. Sizin binanızın sağlam olması yetmiyor, çevrenizdeki komşu binalarında sağlam olması gerekiyor. Çok sayıda sağlam bina komşu binaların çarpmaları nedeniyle hasar almış durumdalar.

Öte yandan, ne yazık ki 1999 depreminden gereken dersleri almadığımızı, kayıtsız kaldığımızı, umursamadığımızı görmek gerçekten acı verici. Yapılan incelemelerde tespit edilen problemler daha önce meydana gelen depremlerde yapılan tespitlerden çok farklı değil. Kolonların yetersiz olması, yeteri kadar perde kullanılmaması, betonun kalitesizliği, donatıların yeterli miktarda olmaması ve doğru yerleştirilmemesi, yapısal düzensizlikler, çıkmaların olması, zemin katlardaki dükkânlarda duvar olmamasından dolayı yumuşak kat olarak nitelendirdiğimiz zayıflıklar ve benzerleri. Hiç değilse buradan çıkaracağımız dersleri gelecek nesillerinde görmesi unutmaması için her şehirde deprem izlerini taşıyan sembollerin mutlaka bırakılması gerekir. Unutmayalım, unutturmayalım, ders alalım, işimizi hakkıyla yapalım.”


Anahtar Kelimeler: