Kızarmış patates veya et yemekleri tüketmeyi seviyorsanız bir kez daha düşünün. Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre yüksek sıcaklıklarda pişirme işlemleri, yiyeceklerin DNA'sında hasara yol açıyor.
İnsanların çoğu yemekleri sıcakken tüketmeyi tercih eder. Ancak Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre bu bazen sağlık için zararlı olabiliyor.
Araştırmacılar kırmızı et ve derin yağda kızartılmış yiyecekler gibi sıklıkla yüksek sıcaklıkta pişirilen gıdaları yemenin kanser riskini artırdığına dikkat çekiyor. Şüpheli suçlu ise, pişirme sürecinde zarar görmüş gıdadaki DNA.
Bilim insanları ısıyla bozulmuş DNA bileşenlerinin sindirim sırasında emilebileceğini ortaya çıkardı. Bu durumun kişinin DNA'sında hasara yol açarak kansere ve diğer hastalıklara yol açabilecek genetik mutasyonları tetiklediği görüldü.
Çalışma şimdilikm yalnızca laboratuvarda yetiştirilen hücrelerde ve farelerde uygulandı.
Araştırmacılar çalışmaları kapsamında kıyma, et ve patates gibi yiyecekleri 100 santigrat derecede 15 dakikalık kaynatma veya 220 °C'de 20 dakikalık hafif kızartma yoluyla pişirdi. Daha sonra bu gıdalardan DNA çıkardılar. Neticede üç gıdanın da kaynatılıp kızartıldığında DNA hasarı sergilediği ve daha yüksek sıcaklıkların neredeyse tüm durumlarda DNA hasarını artırdığı görüldü. Yani nispeten düşük bir pişirme sıcaklığı olan kaynatma bile yine de bir miktar DNA hasarına neden oldu.
Kimya Profesörü Eric Kool, pişirmenin yiyeceklerdeki DNA'ya zarar verebileceğini gösterdiklerini ve bu DNA'nın tüketiminin bir genetik risk kaynağı olabileceğini keşfettiklerini açıkladı.
Aslında daha önceden yapılmış birçok çalışma, kömürleşmiş ve kızartılmış gıdaların tüketimini DNA hasarına bağlıyor ve zararı vücutta sözde reaktif türler oluşturan bazı küçük moleküllere bağlıyordu. Kimya Profesörü Kool ise, tipik pişirme sırasında üretilen bu küçük moleküllerin, gıdalarda doğal olarak bulunan DNA miktarından binlerce kat daha az olduğunu söyledi.
Çoğu insan yediği gıdaların orijinal organizmaların DNA'sını içerdiğinin farkında değil. DNA, beslenme etiketlerinde protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallerle aynı şekilde yer almadığından, bu durum anlaşılabilir. Ancak yine de yutulan DNA miktarının göz ardı edilmemesi gerekiyor.