TÜRK-İŞ’ten “vergide adalet” konulu basın açıklaması

TÜRK-İŞ’ten “vergide adalet” konulu basın açıklaması

EKONOMİ 13.08.2024 15:14:35 0
TÜRK-İŞ’ten “vergide adalet” konulu basın açıklaması

TÜRK-İŞ sendikası bugün, “vergide adalet” konulu bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada hayat pahalılığı ve enflasyona vurgu yapıldı.

BURSA (İGFA) - Bursa TÜRK-İŞ sendikası bugün, 8. bölge temsilciliğinde “vergide adalet konulu bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Enflasyon ve hayat pahalılığına vurgu yapılan açıklamada, vergide adalet konusunun da altı çizildi.

Programda TÜRK-İŞ Bursa yönetim kurulu üyeleri, farklı illerden yöneticiler ve basın mensupları yer aldı.

TÜRK-İŞ sendikası adına basın açıklamasını okuyan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı İrfan Kabaloğlu, enflasyona ve hayat pahalılığına vurgu yaptı.

Açıklamada, “Ülke olarak ekonomik anlamda gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz. Üyelerimizin, ücretli ve dar gelirlilerin alım gücü her geçen gün azalıyor ve yaşam standardı bozuluyor.” denildi.

İŞÇİ LEHİNE FARK TALEBİ

Kamu işyerlerinde iş barışının tesis edilmesi için kamuda çalışanların ücretlerinde dengenin ve adaletin sağlanması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “2023 yılında kamu çerçeve protokolü imzaladık. Kamuda birçok işyeri ve kurumun toplu iş sözleşmeleri yürürlük tarihleri farklıdır. Enflasyon oranı her ay değişiklik gösterdiğinden ücretlere yapılacak zam oranlarında da farklılıklar ortaya çıkmaktadır. 1 Ocak ile 1 Mart tarihlerinde oluşan farkın ek protokolle giderilmesini sağlamış ve eşitliği korumuştuk. Şimdi de her türlü zorluğa rağmen Temmuz ile Eylül arasındaki farkı da alabilmek için gerekli girişimlerde bulunuyoruz. Türk-İş olarak, Eylül ayı başlangıcı olan sözleşmelere de %24.73 oranından düşük olmamak üzere düzenleme yapılmasını istiyoruz. Önümüzdeki toplu iş sözleşmelerinde kamuda ayrı statüde çalışan ama aynı kurumda görev yapan çalışanların ücretlerinde işçi lehine fark olması için çalışacağız.” ifadeleri kullanıldı.

 “ÇALIŞAN KESİMİN ZORUNLU HARCAMALARINDAN TASARRUF EDİLEMEZ”

Yayınlanan tasarruf genelgesinin çalışma koşullarını olumsuz bir şekilde etkilemesinin ve çalışanların güvenliğinden ya da haklarından tasarruf edilmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğinin kaydedildiği açıklamada,  “Tasarruf genelgesi ile servisler kaldırılamaz, mesailer kaldırılamaz. Bunlar yanlış şeyler. Tasarruf düşük gelirliden değil en yukarılardan, yani öncelikle lüks tüketim yapanlardan başlamalıdır. Çalışan kesimin zorunlu harcamalarından tasarruf edilmesi söz konusu değildir.” ifadelerine yer verildi.

YÜKSEK VERGİYİ SERVET SAHİPLERİ ÖDEMELİ

Vergi konusunun da üzerinde defaatle durulduğu açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Milli gelirden aldığımız pay küçülürken vergide en yüksek payı çalışanlar olarak biz ödüyoruz.

Ülkemizde gelir adaleti sağlanabilmesi için en başta vergi sisteminde adalet sağlanmalıdır. Ülkemizin kaynaklarını kullanarak servet sahibi olanlar, bu toplumdan aldıkları oranda vergilerini ödemelidirler. Yani çok kazananlar çok vergi ödemelidirler.  Gelir vergisi tarifesi ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiş durumda. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte ve yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir.

İşçinin satın aldığı her şeyde vergi ödediği unutulmamalı, bir de ücretinden yüksek vergiler kesilmemelidir.

Ücretlerin tâbi olduğu vergi dilimleri gözden geçirilmeli, işçi ücretlerindeki vergi ’te sabitlenmeli, çalışanlar için adalet sağlanmalıdır.

İşçiler yılın başında aldıkları ücretleri yılın sonunda da aynı şekilde alabilmelidir.”

Açıklamada daha adil bir vergi sisteminin uygulamaya konulması gerektiği vurgulanarak, “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.” denildi.

“EMEKLİLİKTE DAHA ADİL DÜZENLEMELER İSTİYORUZ”

Özellikle pandemi sonrası artan ve kalıcı hale gelen yüksek enflasyonun sebep olduğu hayat pahalılığının en fazla düşük gelirli kesimleri etkilemiş ve geçimlerini olanaksız hale getirmiş olduğunun altı çizilen açıklamada, “Bu kesimlerin başında emekliler ve asgari ücretliler gelmektedir. En düşük emekli maaşı ve asgari ücret insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeyi mümkün kılacak şekilde belirlenmelidir.” denildi.


Haber Kaynak

İGFA