Kuzey Amerika kıtasının en kuzeyinde yer alan Kanada, eşsiz doğal güzellikleri ve geniş topraklarıyla dikkat çekmektedir. Her şehrinde ayrı bir dünyanın kapısını aralayan Kanada’nın en ılıman iklimine sahip olan Vancouver, ülkenin en büyük üçüncü şehri olma niteliğine sahiptir. Kış mevsiminin gelişiyle sakin ve huzurlu bir gezi rotası oluşturmak isterseniz Vancouver tam da size göre bir yer! Doğa ve şehrin iç içe geçtiği bu kent, yeni yılın gelişiyle mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Aralık ayında eşsiz bir güzelliğe bürünen Kanada’nın incisi Vancouver’i gelin birlikte keşfedelim.
VANCOUVER'DE NERELERE GİDİLİR?
Yurt dışında kendinize bir seyahat rehberi oluşturmak isterseniz mutlaka Vancouver'i listenize eklemelisiniz. Eğer Kanada'nın en güzel kentine gelmeyi planlıyorsanız mutlaka görmeniz gereken yerler şu şekildedir:
STANLEY PARK
Yaz aylarında yemyeşil çimenlerin üzerine uzanmak ve piknik yapmak isteyenlerin ilk durak noktası haline gelen Stanley Park, 1000 dönümlük devasa bir alana konumlandırılmıştır.
Parkın içerisinde botanik bahçeleri, golf sahası, minyatür tren, 17 tenis kortu ve özellikle çocuklu ailelerin çok seveceği oyun parkları yer almaktadır. Dilerseniz 9 kilometrelik yürüyüş parkında uzun ve huzur dolu bir yürüyüş yapabilirsiniz veya bisiklet ile parkın çevresinde turlayabilirsiniz.
Tüm gününüzü dolu dolu geçirmenizi sağlayacak olan bu muazzam parkta Danimarka’nın 'küçük deniz kızı' heykelini anımsatan 'Girl in a Wetsuit' heykeline göz atabilirsiniz.
CAPİLANO ASMA KÖPRÜSÜ
Dünyanın en güzel manzarasını gözler önüne seren Capilano Asma Köprüsü, 140 metrelik uzunluğuyla görenleri hayrete düşürmektedir. Sudan 70 metre yükseklikte yer alan köprü, 1889 yılında inşa edilmiştir. İskoçyalı mühendis George Grant Mackay tarafından tasarlanan köprü, her yıl binlerce turiste kucak açmaktadır.
Cesaret gerektiren bir yolculuğun kapılarını aralayan Capilona Asma Köprüsü’nde yürümek isterseniz; yemyeşil bir orman deniziyle karşılaşmaya hazır olun!
KRALİÇE ELİZABETH PARKI
Deniz seviyesinden yaklaşık olarak 152 metre yükseklikte kurulan 'Kraliçe Elizabeth Parkı' 150 dönümlük bir alana konumlandırılmıştır. Doğanın tüm renklerini içerisinde barındıran parkta, adeta bir ressamın tuvaline bakıyormuş hissine kapılacaksınız.
Uzun ve huzurlu doğa yürüyüşleri için vazgeçilmez bir fırsat sunan parkta, çeşmeler ve birçok heykel yer almaktadır. İngiliz heykeltıraş Henry Moore’a ait olan eserler parkta muazzam bir görünüm oluşturmaktadır.