Birçok ülkede 8 saat çalışma süresinin aşağı çekilmesine yönelik çalışmalar devam ederken ülkemizde de çalışma saatleri düşecek mi? sorusunun yanıtı merak edilen konular arasında yer aldı. 1 Mayıs İşçi Bayramı kapsamında yeni
Çalışma saatleri düşecek mi, sorusunun yanıtı merak edilen konular arasında yer alıyor. Bakan Bilgin, iş sağlığı ve güvenliği meselesinin çok önemli olduğunu, insan canından, yaşama hakkından daha önemli hiçbir değer olamayacağını söyleyerek açıklamalarda bulundu. 8 saatlik mesai saatleri düşüyor mu? Çalışma saatleri kısalacak mı, düşecek mi? Günlük çalışma süresi değişecek mi? Çalışma saatleri düşecek mi?
İspanya'da geçen yılın nisan ayından itibaren haftada 4 gün çalışma sistemi hayata geçirildi, Guardian'ın haberine göre üç yıl boyunca devam edecek süre zarfında çalışma saatlerinin minimum riskle azaltılması için tam 50 milyon euro bütçe ayrıldı. İrlanda'da Ekim 2021'de hayata geçirilen projeye 17 şirketin dahil edildiği açıklandı.
Bilgin, katıldığı panelde şöyle konuştu: 'Çalışma biçimi başlangıçta daha da kötüydü; 10 saat. 1 Mayıs'ın arkasında o var. 1 Mayıs'ın neden bayram olduğunu her 1 Mayıs'ta hatırlıyoruz. 10 saat kuralını yerleştirmek için Chicago'da işçiler eylem yapmışlardı. Sonra eylemler yükselip 8 saat kabul edildikten sonra 8 saati biz normal diye algılamaya başladık. Oysa yeni teknolojiler yani insanın emeğini ikame eden yeni bilgiler üretim sürecine girdikten sonra artık bu 8 saat eski alışkanlığımızın bir parçası olarak duruyor diye düşünmemiz lazım, eleştirmemiz lazım. Bugün birçok ülkede bu 8 saatin aşağıya çekilmesine yönelik çalışmalar var. Geçtiğimiz günlerde İngiltere'de bu konuda pilot uygulama başlatıldı. Bunlar yaygınlaşacak. Önümüzdeki 25 yıl sonra 6 saat ya da daha az fiili çalışma; bunlar devreye girecek. Bunlar kaçınılmaz. Teknoloji fiziki emeği ikame ettikçe teknoloji üretim sürecini mekandan bağını kopardıkça bu değişmeler kaçınılmaz olacak. O halde bu değişimler meydana geliyor; ama yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Nedir bu sorunlar? Bir defa çalışanların güvencesini sağlamak. Yani adam uzaktan çalışıyor, iş yerine gelmiyor ama bu adamın sosyal güvenliği ne olacak, sağlık sigortası ne olacak? Bunların yeniden düzenlenmesi lazım.'
Bakan Vedat Bilgin, 20'nci yüzyılın 2'nci yarısından itibaren teknolojide baş döndürücü değişim ortaya çıktığını belirterek, 'İnsanın kol gücünün yerine beyin gücü bilgisinin ikame olduğu bir çalışma ilişkileri biçimi, hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. Bu konuyu ele alan iktisatçılar, sosyologlar, akademisyen arkadaşlarımızın araştırmaları; bütün bunları dikkate aldığımız zaman bu olayların bilimsel olarak nereye gittiğine dair yeterli bir bilgimiz var ama uygulamada sorunlar var. Uygulamadaki sorunlar, ülkelerin toplumsal ilişkileri düzeyiyle ilgili devletin sosyal devlet niteliğine ne kadar sahip olup olmadığıyla ilgili problemlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla bizim bu problemleri çözmek konusunda teorik bilgiden istifade etmemiz gerekiyor' dedi.
Sosyal örgütlenme ve sendikalaşmanın önemine işaret eden Bakan Bilgin, 'Demokrasinin 'd'si seçimlerdir. Sandığın siyasal süreci belirlemesidir ama bu sadece demokrasinin 'd'sidir, gerisi de örgütlenmedir; sosyal örgütlenme, sendikalaşma düzeyidir. İşçi sendikalarının örgütlenme düzeyi, hala çok düşük ve bu ciddi bir sorun. Batı'daki demokratikleşme sürecinin arkasındaki temel dinamizm budur. Bu dinamikten mahrum olduğu zaman Batı demokrasilerinin nasıl çöktüğünü, nasıl bozulmaya başladığını, etkisini kaybettiğinin birçok örneğini bugün de yaşıyoruz. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinin yaşadığı krizin temelinde bunlar var' diye konuştu.
Bakan Bilgin, sanayi devriminden itibaren işçilerin çalışma saatlerinin aşağı çekilmesi konusunda birçok girişimde bulunulduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: 'Çalışma biçimi başlangıçta daha da kötüydü; 10 saat. 1 Mayıs'ın arkasında o var. 1 Mayıs'ın neden bayram olduğunu her 1 Mayıs'ta hatırlıyoruz. 10 saat kuralını yerleştirmek için Chicago'da işçiler eylem yapmışlardı. Sonra eylemler yükselip 8 saat kabul edildikten sonra 8 saati biz normal diye algılamaya başladık. Oysa yeni teknolojiler yani insanın emeğini ikame eden yeni bilgiler üretim sürecine girdikten sonra artık bu 8 saat eski alışkanlığımızın bir parçası olarak duruyor diye düşünmemiz lazım, eleştirmemiz lazım. Bugün birçok ülkede bu 8 saatin aşağıya çekilmesine yönelik çalışmalar var. Geçtiğimiz günlerde İngiltere'de bu konuda pilot uygulama başlatıldı. Bunlar yaygınlaşacak. Önümüzdeki 25 yıl sonra 6 saat ya da daha az fiili çalışma; bunlar devreye girecek. Bunlar kaçınılmaz. Teknoloji fiziki emeği ikame ettikçe teknoloji üretim sürecini mekandan bağını kopardıkça bu değişmeler kaçınılmaz olacak. O halde bu değişimler meydana geliyor; ama yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Nedir bu sorunlar? Bir defa çalışanların güvencesini sağlamak. Yani adam uzaktan çalışıyor, iş yerine gelmiyor ama bu adamın sosyal güvenliği ne olacak, sağlık sigortası ne olacak? Bunların yeniden düzenlenmesi lazım.'
İş Kanunu 41/8. maddesi ve Fazla Çalışma Yönetmeliği'nin 5/1. maddesine göre işçinin çalıştırılabileceği fazla mesai süresi yıllık en fazla 270 saattir. Yönetmeliğin 4/3.maddesine göre günlük çalışma süresi 11 saatten fazla olamaz.