Vitaminler, vücutta yapım ve yıkım reaksiyonlarında aktif rol oynayan organik bileşenlerdir. Aynı zamanda bu bileşenler, vücudun yenilenmesinde ve hayati fonksiyonların devamlılığında da büyük bir öneme sahiptir. Diğer bir yandan yiyecek ve içeceklerden doğal yollarla alınan bu bileşenlerin vücutta kullanımı yetersiz kalabilir. Özellikle kronik hastalıkların varlığında bağırsaklarda emilim problemi oluşabilir ve günlük vitamin ihtiyacı kişilerde artabilir. Bu doğrultuda günümüzde vitamin desteğini karşılamak adına takviye edici ürün kullanımı öne çıkar. Bu ürünlerin belirli dozlarda ve günlük kullanımının doktor kontrolünde takip edilmesi ise oldukça önemlidir.
Vitamin takviyelerinin tüketimi, değişen içeriklere göre günlük alım düzeyleri artabilir ya da azalabilir. Bunun yanında bireylerin cinsiyetine, yaşına, kilo/boy indeksine, sağlık profiline göre günlük alım değerleri de değişebilir. Tüm bu kriterler göz önünde bulundurularak alınan vitamin takviyeleri, homeostazik dengenin sağlanmasında hayati bir önem taşır.
Diğer bir taraftan ağır diyetler uygulayan ve yeme bozukluğu yaşayan kişilerde mineral ve vitamin eksikliği oluşma riski fazladır. İlave olarak büyüme ve gelişme çağında çocuklarda ya da ileri yaşlarda kişilerde bazı vitamin ve mineral takviyelerinin alım düzeyleri artabilir.
Bu alım düzeyleri dikkate alınmadığında öncelikle beyin ve hafıza gelişiminde olumsuzluklar, kas kütlesinde zayıflama, yeterli boy uzamaması, motor becerilerde zayıflama gibi sağlık sorunları görülebilir. Bu bileşenlerin hemen hemen hepsi vücudun onarımı, yenilenmesi ve büyümesi adına aktif görev alır.
Ayrıca günümüzde toprak ve mahsul verimliliğinin düşmesine bağlı tüketilen gıdalardan yeterli vitamin ve mineral alınmadığı da bir gerçektir. Bu nedenle kişi, dengeli beslense de depoları yeterince dolmayabilir, eksikliğin giderilmesi için de vitamin takviyelerinin zorunlu olduğu dile getirilir.
Vitamin takviyeleri kullanım amaçları, kişinin rahatsızlıklarına ve beslenme eksikliklerine göre değişkenlik gösterebilir. Bu anlamda vitamin takviyelerinin kullanılmasının nedenleri aşağıdaki gibi listelenebilir:
Bağırsak florasını etkileyen rahatsızlıklar ve sindirim problemleri, bu içeriklerin emilimlerini negatif etkiler. Buradan hareketle çölyak ve gluten hassasiyeti olan kişiler öncelikle etkilenen gruptadır. Devamında ince bağırsak girişinde ülser, gastrit, ülseratif kolit, crohn hastalığı gibi problemler emilimi bozabilir. Böylece kişinin yüksek dozlarda vitamin ve mineral takviyeleri alması gerekebilir.
Hamilelik döneminde hem anne adayı hem de bebek için önerilen bazı vitamin takviyeleri bulunur. Özellikle fetüsün gelişimi ve beyinsel aktivitesinin artması adına bu bileşenler kritiktir. Aynı zamanda erken doğum riskinin engellenmesi, bebeğin normal ağırlıkta doğması ya da bebeğin bedensel anomalisinin engellenmesinde aktif rol alabilir. Ek olarak emzirme döneminde anne sütünün artması, annenin depolarının dolması adına vitamin takviyeleri büyük destek sağlayabilir.
İleri yaşlarda kadın ve erkeklerin vitamin takviyelerine duyduğu ihtiyaçlar değişebilir. Bu anlamda menopoz sonrası kadınların kemik erimesi riskinin artması, D ve K gruplarına desteği öncelikli hale getirebilir. İleri yaşlarda A ve C gruplarının eksikliği ise görme fonksiyonlarının zayıflaması ve diş problemlerine davetiye çıkarabilir.
Obezite, otoimmun hastalıklar, insülin direnci ya da tip 2 diyabet gibi kronik hastalıkları olan kişilerde ise sınırlı bir diyet programı uzmanlar tarafından uygulanabilir. Bu süreçte hayati önem taşıyan bileşenlerde eksiklikler oluşabilir ve böylece kişilerde eksikliğin yükselmesi, takviye edici ürünlere ihtiyacı artabilir.
Güneş ışığının yetersiz kaldığı bölgelerde D2'nin D3 grubuna dönüşmesinde sorun yaşandığı için dışarıdan alınması gerekebilir.
Sigara, madde bağımlılığı ya da alkol gibi zararlı maddeleri sıkça kullanan kişilerde ise depoların boşalma riski artacağı için yüksek miktarlarda destek ürünler kullanılabilir.
Çocukların öğrenme kapasitelerinin artması, IQ düzeylerinin yükselmesi, vücut gelişimin desteklenmesi adına destekleyici ürünler kullanılması oldukça önemlidir. Bu yönde çocuk vitaminlerini kompleks halinde alarak zengin içerikli ürünlerin tüketilmesi tavsiye edilir.
Vitamin takviyelerinin vücuda gereğinden fazla alınması, bazı yan etkiler oluşturabilir. Bunun yanında bu maddelerin birikmesi, bazı hastalıklara davetiye çıkarabilir. Genel olarak fazla ürün kullanımının oluşturabileceği negatif durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Yağda eriyen A grubunun fazla alınması kısa vadeli dudak ve ellerde soyulma, aşırı kusma, kan basıncının yükselmesi, görme bozukluğu, baş dönmesi ya da ağrısı oluşturabilir. Bilimsel olarak belirtilen kronik toksisite dozu ise 3 aydan uzun zaman kullanılan günlük 15 mg'dır. Bu süreçte kişinin lenf bezlerinde genişleme, yükselen kalsiyum seviyesi, ciltte kuruma, asabiyet, anemi, kemik ağrısı, regl düzensizliği, LDL düzeyinde yükselme ve saç dökülmesi belirginleşebilir.
Suda çözünen B ve C vitamini fazlalığı genelde büyük yan etkiler oluşturmaz. Bu doğrultuda B grupları yüksek dozlarda alınırsa zehirlenme semptomları kişide gözlemlenebilir. Bu belirtiler arasında gözde ışık hassasiyeti, ishal, kalp çarpıntısı, cilt problemleri, baş ağrısı gelişebilir. C grubunun yüksek dozda alınması, demir düzeyinin kanda yükselmesine neden olabilir. Aynı zamanda böbrek taşı oluşma riski artabilir ve enzim eksikliği yaşayan kişilerde kan hücreleri parçalanmaya başlayabilir.
E grubu yani tokoferol maddesinin fazla alımı ise kanın pıhtılaşmasını azaltabilir. Bu anlamda özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler için daha yüksek bir etki yapabilir. Tam tersi K grubunun fazla alınması da kan pıhtılaşmasını arttırabilir.
Tıbbi olarak kalsiferol olarak bilinen D grubu fazlalığı ise kanda kalsiyum birikmesine neden olur. Bu durumda böbrek taşına, damar problemlerine, kalp ve böbrek yetmezliğine sebebiyet verebilir. Fazla alıma bağlı toksisitesinin oluşması için 1-2 ay boyunca 10.000 IU'den fazla alınması gerekir. Kişide kronik toksisite varsa cinsel isteksizlik, kemik ağrısı, gözde kızarıklık ve ışığa hassasiyet, psikolojik problemler görülebilir.
Bu ürünlerin doğru kullanımında dikkat edilecek bazı hususlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Bazı gruplar birlikte alındığında sinerjik etki oluşturarak vücutta biyoyararlılığını artırabilir. Örnek verilecek olunursa D ve K gruplarının birlikte alınması, kalsiyum düzeyinin daha hızlı yükselmesine katkı sağlayabilir. Diğer bir taraftan A ve E grubunun K vitaminiyle alınması önerilmez, birlikte alındığında emilim ve yapısal bozulmalara neden olabilir.
C grubunun asidik formda bulunması nedeniyle mide asidi problemi yaşayanların yemeklerle birlikte alınması önerilebilir.
A,D,E, K grupları yağda çözündüğü için genellikle yağlı yiyeceklerle tüketildiğinde maksimum verimlilik sağlayabilir. B ve C grupları, suda çözündüğü için günlük alımları önemlidir ve vücutta depolanmaz. Bu nedenle bol suyla beraber tek başına alınması tavsiye edilir.
Günlük kullanım dozlarının ve kullanım süresinin doktor kontrolünde belirlenerek alınması önerilir. Bunun yanında meyve ve sebzelerden C vitamini alımı yüksek olduğu için günlük kullanım dozları daha düşük verilebilir. Ek olarak B12 alımında kişilerin et, tavuk ve balık tüketimi fazla ise depolar daha hızlı dolabilir. Bu sebeple B12 günlük kullanım dozu kişiye göre azaltılabilir.
Vitamin takviyelerinin günlük alındığı saatler içeriklerine göre değişiklik gösterebilir. Ancak genellikle sabah ya da öğlen saatlerinde alınmaları tavsiye edilir. Bunun temel nedeni ise birçoğunun enerji metabolizmasına ve sindirim koşullarına destek vermesindendir.
A ve E grubu ürün içeriklerinin K grubu ile aynı gün alınması çok tavsiye edilmez. Bunun yanında yağda çözünen A,D,E ve K grubu ile suda çözünen B ve C grubunun aynı anda alınması verimliliğini düşürülebilir. Özellikle E ve K gubunun aynı anda alınması, ters fonksiyonlu çalıştıkları için faydalarını azaltabilir.
Bu iki grubun vücutta faydaları zıt yönlüdür. C grubunun suda çözünen ve kanı sulandıran özelliği vardır. Diğer bir taraftan D grubu ise kalsiyum birikimini kanda artırdığı için pıhtılaşmayı artıran yönü vardır. Bu sebeple iki grubun aynı anda alınması önerilmezken en az 3-4 saat zaman farkı bırakılması tavsiye edilir.
Vücutta eksiklikler söz konusu ise hayati fonksiyonların devamı için vitamin takviyeleri alınabilir. Böylece vitamin takviyesi sayesinde azalan depolar dolarak biyokimyasal reaksiyonlar eksiksiz devam edebilir. Dikkat edilecek husus ise bu ürünlerin kullanım süreleridir. Genel olarak ürünler 2-3 ay gibi bir süre kullanılabilir, bazı durumlarda 6 aya uzatılabilir.