Günlük hayatın koşuşturması içinde bazen yaralanabiliyoruz. Bu yaralar genellikle birkaç gün içinde kapanırken bazen iyileşmesi ayları bulabiliyor. Peki bazı yaralar neden geç kapanır? Kronik yara nasıl olur?
'Zaman her yaranın ilacıdır' sözünü bilirsiniz. Ne yazık ki, bu mutlaka doğru değil. Çünkü kronik yaralar haftalarca, hatta aylarca devam edebilir ve çoğu durumda tıbbi müdahale olmaksızın iyileşmez.
Dört hafta içinde önemli ölçüde veya sekiz hafta içinde tamamen iyileşmeyen bir yara kronik olarak kabul ediliyor. Herhangi bir iyileşme belirtisi göstermeyen bir yaranız varsa mutlaka doktorunuzla konuşmanız gerekiyor. Zira kronik yaralar tedavi edilmezse tehlikeli komplikasyonlara neden olabiliyor.
Yeni bir yara genellikle kırmızı, tahriş olmuş ve muhtemelen şişmişken, kronik bir yaranın kendine özgü bazı semptomları var.
Uzmanlara göre bir yara durgun kaldığında, genellikle iyileşme sürecinin devam etmesine izin vermek için tedavi edilmesi gereken bir veya daha fazla altta yatan durum olabilir. Bunda rol oynayan 6 neden var.
Cildiniz, vücudunuzun enfeksiyona karşı ilk savunma hattı. Deri yırtıldığında, bakterilerin vücuda açık bir yaradan girmesine izin verir. Bir yaradaki enfeksiyonlar iyileşme sürecini neredeyse tamamen durdurabilir. Çünkü vücut yarayı iyileştirmek yerine enfeksiyonla savaşır. Bir yara enfeksiyon kaparsa, yaranın çevresinde kızarıklık, şişme ve ağrının yanı sıra irin veya kötü kokulu sıvı fark edebilirsiniz. Enfeksiyonla savaşmak için antibiyotik tedavisi kullanılabilir.
İyileşme sürecinde, vücudunuzun kırmızı kan hücreleri, dokuyu yeniden oluşturmaya başlamak için bölgeye yeni hücreler taşır. Zayıf kan dolaşımı bu süreci yavaşlatabilir ve yaranın iyileşmesi çok daha uzun sürebilir. Diyabet ve obezite gibi kronik durumlar, zayıf kan dolaşımına neden olabilir. Egzersiz yapmak veya yarayı yükseltmek dolaşımı iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Vücudun, yeni doku oluşturmak için normal günlük ihtiyacın üç katı kadar yeterli bir protein kaynağına ihtiyacı var. Yeteri kadar su içmek de yaraların iyileşmesine yardımcı olmada anahtar olarak görülüyor. Ancak yetersiz beslenme genellikle iyileşmeyecek yaraların bir nedeni olarak göz ardı ediliyor.
Yüksek kan şekeri, şeker hastasının kan dolaşımını yavaşlatabilir ve bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyerek onu daha yüksek bir enfeksiyon riskine sokar. Ayrıca şeker hastası bir kişide sinir hasarı olabilir, bu nedenle bir yerinin acıdığını hissetmeyebilir.
Ödem, ciltte biriken sıvıdan kaynaklanır ve cilde oksijeni kısıtlayarak vücudun bir yarayı iyileştirme yeteneğini bozabilir. Sıvıyı çıkarmak için çeşitli kompresyon terapileri kullanılabilir. Şişlik indiğinde, uygun yara iyileşmesi başlayabilir.
Bir kişi sık sık pozisyon değiştirmediğinde ve bir yara tekrarlayan travma veya baskıya maruz kaldığında, kan dolaşımının yavaşlaması nedeniyle iyileşme sürecini uzatabilir ve hatta durdurabilir. Belden aşağısı felçli, omurilik yaralanmalı hastalar veya yatak istirahatinde olanlar tekrarlayan travma için daha büyük risk altında.