ABD Merkez Bankası'nın (Fed) enflasyonu yüzde 2 hedefine döndürme yolunda para politikasını nasıl şekillendireceğini gündeme getirdi.
ABD'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ağustosta aylık bazda yüzde 0,6 ile beklentiler dahilinde, yıllık bazda ise yüzde 3,7 ile piyasa beklentilerinin üzerinde arttı.
Petrol fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle benzin fiyatlarında yaşanan artış, enflasyondaki aylık yükselişte en etkili kalem oldu.
Enerji endeksi ağustosta aylık yüzde 5,6 artarken, yıllık yüzde 3,6 azaldı. Enerji kalemi altındaki benzin fiyatları da bu dönemde aylık yüzde 10,6 artarken, yıllık yüzde 3,3'lük azalış kaydetti.
Enflasyondaki artış, Fed'e ileriye yönelik "şahin" tutum sergilemesi için ekstra neden sağlarken, gözler, Fed'in gelecek toplantılarındaki faiz kararlarına çevrildi.
Piyasalarda, Fed'in bu ay yapacağı toplantıda politika faizini son 22 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığına tutmasına kesin gözüyle bakılırken, ekonomistler, Fed'in "gelen verilere bağlı olarak hareket edeceği" vurgusunu anımsattı.
Ekonomistler, son verilerin Fed'in gelecek aylarda başka bir faiz artırımı potansiyelini canlı tuttuğunu ancak Banka'nın kasım ayı toplantısında para politikasına ilişkin atacağı adımın henüz netlik kazanmadığını söyledi.
Oxford Economics ABD Başekonomisti Michael Pearce, yaptığı açıklamada, enflasyonda son aylardaki ivmenin büyük oranda yüksek enerji maliyetlerinden kaynaklandığına işaret ederek, bunun da yüksek hava yolu fiyatlarıyla çekirdek enflasyonu yukarı çektiğini söyledi.
Enflasyonun geçen yılki zirvelerine yaklaşmayacağını ve yılın geri kalanında yüzde 3-4 aralığında kalacağını tahmin ettiğini aktaran Pearce, yüksek enflasyonun Fed için hayatı daha az konforlu hale getirdiğine dikkati çekti.
Pearce, Fed'in orta vadede enflasyonu düşürmeye odaklandığına değinerek, tüm işaretlerin orta vadeli enflasyon baskılarının hala hafiflediğini gösterdiğini, barınma enflasyonunun keskin bir şekilde gerilediğini, iş gücü piyasası koşullarının yumuşadığını ve ücret artışlarının Fed'in yüzde 2'lik enflasyon hedefiyle daha tutarlı oranlara geri döndüğünü kaydetti.
Fed'in birkaç ayki mesajlarında bunu vurgulamasını ve beklemede kalmasını öngördüğünü ifade eden Pearce, "Bu yıl daha fazla faiz artışı görürsek bunun nedeni, ekonominin sürdürülemez bir hızla büyüdüğünü ve Fed'in görmek istediği gibi yavaşlamadığını gösteren daha fazla veri elde etmemiz olacak." değerlendirmesine bulundu.
Pearce, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkisi devam ettiği için bu yılın sonlarında hafif bir resesyon beklediğini vurgulayarak, daha yüksek oranların resesyon olasılığını artıracağına dikkati çekti.
American Enterprise Institute (AEI) Kıdemli Uzmanı Steven Kamin de manşet enflasyon açısından en büyük etkenin enerji maliyetlerindeki artış olduğunu vurgulayarak, geçen ay benzin fiyatlarının aylık bazda yüzde 10'dan fazla arttığına işaret etti.
Petrol fiyatlarının geçen yaz zirvesinin oldukça altında kaldığını ve toplam talebin yavaşladığını ifade eden Kamin, bunlar göz önüne alındığında enflasyonun yeniden geçen yılki zirvesine yaklaşmasını beklemediğini kaydetti.
Kamin, ağustos ayında hem manşet hem de çekirdek enflasyondaki aylık artışların Fed'in sıkılaştırma döngüsüne son verdiğini ilan etmesi için yeterince iyi olmadığını belirterek, enflasyonun mevcut hızda kalması ya da yükselmesi durumunda en azından bir artış daha beklediğini söyledi.
Faiz oranlarında bir artışın ve gelecek yılın ortasından itibaren düşüşlerin piyasaları şaşırtmayacağını dile getiren Kamin, enflasyon mevcut veya daha yüksek seviyelerde kalır ve bu da daha da sıkılaşmayı zorlarsa resesyona girilmesinin olası olduğunu belirtti.
ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley ise birkaç olumlu çekirdek enflasyon verisinin ardından ağustos ayında yukarı yönlü bir sürprizle karşılaşıldığını ifade ederek, artan enerji maliyetlerinin de manşet enflasyonu yükselttiğine işaret etti.
Fed'in bu ayki toplantısında faiz oranlarını sabit tutacağını ancak son verilerin yetkililerin "son bir artışa yer verebileceği" anlamına geldiğini kaydeden Knightley, piyasaların beklentilerin biraz üzerinde gelen enflasyon verilerini "Fed'in tamamen rahatlayamayacağının bir göstergesi" olarak yorumlayabileceğini belirtti.
Knightley, konut enflasyonu ve konut dışı hizmetler gibi enflasyon verilerinin detaylarına inildiğinde Fed'in bu döngüde tekrar faiz artırımı yapmayacağı görüşünde olduğunu kaydetti.
ABD'de enflasyon, Haziran 2022'de yüzde 9,1 ile Kasım 1981'den bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Daha sonra her ay düşerek bu yıl haziranda yüzde 3 seviyesine kadar inen yıllık enflasyon, temmuz ve ağustos aylarında yeniden hızlanmıştı.
Yüzde 2 enflasyon oranını hedefleyen Fed, yüksek enflasyon karşısında Mart 2022'deki toplantısında 25 baz puan artışla 2018'den itibaren ilk kez faiz artırımına gitme kararı almıştı.
Bu yıl temmuz ayında gerçekleştirdiği son toplantısında beklentiler doğrultusunda 25 baz puanlık artışa giden Fed, politika faizini 22 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığına yükseltmişti.
Fed böylelikle geçen yılın mart ayından bu yana düzenlediği 12 toplantının 11'inde faiz artırımını gerçekleştirirken, faiz oranını toplam 525 puan artırmıştı.
Fed Başkanı Jerome Powell, son olarak Banka'nın temmuz ayında gerçekleştirilen FOMC toplantısının ardından yaptığı açıklamada, enflasyon ve iş gücü verilerinin gerektirmesi durumunda eylüldeki toplantıda faiz oranını yeniden artırmalarının mümkün olduğunu belirterek, "Ancak sabit de bırakabiliriz. Çok dikkatli şekilde toplantı bazında karar vereceğiz." demişti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda da Fed'in eylül toplantısında yüzde 97 ihtimalle politika faizini sabit tutacağı öne çıkarken, kasım toplantısında yüzde 58 ihtimalle faizin sabit kalması bekleniyor.