Trigeminal nevraljiye ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Durdağ, hastalarda yemek yerken diş fırçalarken bazen de hiçbir şey yapmadan şimşek çarpması şeklinde kuvvetli ağrı oluştuğunu söyledi.
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Durdağ, trigeminal nevraljinin trigeminal sinir denilen üç dalı olan, yüzün duyusunu alan sinirin, beyinden çıktığı noktada bir damar tarafından sıkıştırılması ile oluştuğunu belirterek hastalığın oluşum mekanizması hakkında bilgi verdi.
Normal yaşamda beyindeki damarların her kalp atışıyla beraber sıçramaya benzer bir hareket yaptığını kaydeden Doç. Dr. Emre Durdağ, “Anatomik olarak bu damarların trigeminal sinir ile yakın komşuluğu varsa, her sıçrayışta damar o sinire bir vuru yapar.
Yaş ilerledikçe sinirlerin üzerinde bulunan ve elektrik kablosuna benzeyen yalıtkan kılıf, bu tokatlama hareketiyle birlikte sıyrılır bir nevi kısa devre yapar ve şiddetli ağrılar oluşturur. Nadiren bir tümör ya da beynin kendisini etkileyen bir rahatsızlıktan da kaynaklanabilir.
Kadınlarda görülme sıklığı biraz daha fazla olmakla birlikte genellikle ileri yaşlarda damar sertliği, yüksek tansiyonu, anksiyetesi bulunan ve stresli kişilerde ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Ülkemizde binde bir ile binde üç arasında bir oranda teşhis edilmektedir.
Trigeminal nevralji hastalarda yemek yerken, su içerken, diş fırçalarken bazen de hiçbir şey yapmadan şimşek çarpması gibi oldukça kuvvetli ağrılara neden olur. Sıklıkla bu ağrıların dişten kaynaklandığını düşünülerek hastalar diş tedavisine yönlendirilirler. Bu durum bazen diş kayıpları ile sonuçlanabilmekte ve geçmeyen ağrılarla bize başvurabilmektedirler. Bazı nadir durumlarda hastaların tedavileri zor olsa da trigeminal nevraljinin kalıcı tedavisi mümkündür. Umutsuzluğa kapılmadan konusunda uzman hekimler ile vakit kaybetmeden tedaviye başlanması gerekmektedir” dedi.
Her yüz ağrısının trigeminal nevralji olmadığını ve tanı için hastalar ile detaylı konuşulması gerektiği belirten Doç. Dr. Durdağ, “Bazı yüz ağrılarının trigeminal nevraljiyle ilgisi olmayabilir. Bu nedenle konusunda uzman doktorlara başvurulmalıdır. Tanı yönteminde ilk olarak hastanın hikayesi önemlidir, detaylı dinlenmelidir. Tanı koyulduktan sonra trigeminal nevraljiye neden olan durumun tespiti için (damar baskısı, tümör baskısı veya beyin sapını etkileyen başka bir beyin hastalığı) hastaya özel bazı özellikler içeren beyin emarı (MR) çekilir. Tanı sonrasında tedavi sürecine hastayla konuşularak karar verilir’’ diye konuştu.
Trigeminal nevraljinin ilk tedavi yönteminin ilaç olduğuna değinen Durdağ, “İlaç tedavisi ile kısa devre diye tabir ettiğimiz durumu iyileştirebiliyorsak tanıyı da netleştirmiş oluyoruz. Ağrılar geçmiyorsa da bu tanıdan uzaklaşmış oluyoruz. Verilen ilaçların etkisi ve zamanı kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda 3-5 yıl etkili olurken bazı hastalarda 1 ay sonra ağrılar artmaya başlayabilir. Şikayetlerin başlamasıyla birlikte hastaya daha kalıcı ve etkili tedaviler öneriyoruz’’ şeklinde konuştu.
Klinikte ilaç tedavisi dışında mikrovasküler dekompresyon, radyofrekans ve gamma knife olmak üzere üç tedavi yöntemi uyguladıklarına da dikkat çeken Emre Durdağ, bu yöntemlerle ilgili şu bilgileri verdi;
“Mikrovasküler Dekompresyon; Kulak arkasından yapılan bir tür beyin ameliyatı ile oradaki damarla siniri kalıcı olarak birbirlerinden ayırıp, tekrar temas etmemeleri için araya sünger benzeri bir malzeme koyulmasıdır. Genç hastalarda veya ileri yaşta ameliyatı kaldırabilecek durumda olan, görüntüleme yöntemleri ile damar baskısı belirlenen, hastalarda tercih ettiğimiz bu tedaviye en uzun vadeli ve en etkili yöntem diyebiliriz. Başarı oranı yaklaşık yüzde seksen, etki süresi de ortalama 15 ile 20 sene aralığındadır. Bu ve benzer ameliyatları yaklaşık 8 senedir sıklıkla yapmaktayız.
Radyofrekans; Ağız kenarından yapılan bir iğne ile sinirin çıktığı deliğe yerleşip orayı yakarak, sinirin iletimi bozulur. Bu yöntem problemi çözmüş olmasa da sinir iletimini bozduğu için hastaların ağrılarını gidermektedir. Başarı oranı yaklaşık yüzde yetmiş etki süresi de ortalama 5 sene aralığındadır. Hastanın ameliyat olmasına engel durumları varsa, anesteziyi kaldıramaz veya yaşı çok ileriyse tercih ettiğimiz ve çok deneyimlediğimiz bu yöntemde hasta aynı gün taburcu edilmektedir.
Gamma Knife; Hastanın başına takılan metal çerçeve ile o sinirin üzerine denk gelecek şekilde nokta atışı ışın tedavisi yapılır. Işın tedavisi ile sinirin üzerindeki yalıtkan kılıf tekrar örülmeye çalışılır. Bu tedavinin başarı oranı yaklaşık yüzde elli etki süresi ortalama 5 ile 10 yıl aralığındadır. Bu yöntemle ağrının geçme süresi genelde birkaç ayı bulduğu için çok şiddetli ağrısı olan hastalarda tercih edilmemektedir.”