Bir asrı tanımlayan en önemli mihenk taşlarından olan, yeni nesil yayın platformları arasından eşsiz abonelik modeli ve iç yapımlarına sunduğu kapsamlı sözleşmeleriyle sıyrılan Amazon Prime’da film keyfi sizi bekliyor! Farklı içerik arayışında olanlar için orijinal film alternatifleri de sunan platformda, her zevke göre mükemmel seçenekler var. Alışılmadık estetik algısına sahip Amazon Prime filmlerini sizin için listeledik.
Bergen olarak bilinen Belgin’in Ankara’dan Adana’ya, oradan da yaşadığı aşkın ardından ebediyete uzanan öyküsünü anlatan “Bergen” filmi, gücünü hayallerinden, sesinden ve hayata dair hiç vazgeçmediği umudundan alan yetenekli bir müzisyenin hayatını ele alıyor. Sinemalarda yaklaşık 5,5 milyon izleyici tarafından izlenen, yönetmenliğini Mehmet Binay ve Caner Alper’in yaptığı filmin başrollerinde bütün şarkıları seslendiren Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu ve Tilbe Saran yer alıyor.
Başrollerinde Bella Ramsey, Billie Piper ve Andrew Scott’un yer aldığı “Catherine Called Birdy” filmi, yoksul ve açgözlü bir babanın, kızını para ve toprak karşılığında zengin bir adamla evlendirmek istemesini konu alıyor.
Willian Gibson’ın aynı isimli bilimkurgu romanından uyarlanan “The Peripheral” filmi, usta hikâye anlatıcısı William Gibson’ın insanlığın kaderine ve ötesinde yatanlara göz kamaştırıcı, halüsinatif bir bakış açısıyla sunuyor. Filmin başrollerinde ise Chloë Grace Moretz, Jack Reynor ve Gary Carr’ı görüyoruz.
Yönetmenliğini ve senaristliğini Shana Feste’nin üstlendiği, oyuncu kadrosunda Ella Balinska, Pilou Asbæk ve Clark Gregg’in yer aldığı “Run Sweetheart Run” filmi, tanımadığı biriyle görüşmeye giden genç bir kadının yaşadıklarını konu ediyor.
Anything’s Possible (2022) IMDb: 5,5
Trans bir birey olan lise öğrencisi Kelsa’nın son sınıftaki yaşamını konu alan Anything’s Possible, modern Z kuşağının yetişkinliğe geçiş hikayesini yansıtıyor. Kelsa, sınıf arkadaşı Khal ona âşık olduğunda bunun neden olabileceği sorunlara rağmen çıkma teklif etme cesaretini toplar. Ortaya aşık bir gencin sevincini, hassasiyetini ve acısını sergileyen bir romantizm çıkar.
Derin Sular, mutsuz bir evliliğe sahip bir çiftin hayatına odaklanıyor. Vic ve Melinda Van Allen, evliliklerinde sorun yaşayan bir çifttir. Uzun süredir yaşadıkları sıkıntı, aralarındaki sevginin de giderek azalmasına neden olur. Evliliklerini sonlandırmak istemeyen çift, birbirlerinin başkaları ile görüşmelerine izin vererek boşanmaktan kaçınmaya çalışır. Ancak Melinda’nın görüştüğü kişilerin tek tek ortadan kaybolması, Vic’in baş şüpheliler arasında yer almasına neden olur.
Bekar bir baba olan Max (John Cho), ölümcül bir hastalığı olduğunu öğrendiğinde genç kızı Wally (Mia Isaac) ile yapmak istediklerini, tüm sevgi ve desteğini onunla geride kalan zamana sıkıştırmaya karar verir. Kızına uzun zaman önce verdiği sürüş dersleri sözünü de tutmak için, Wally’yi 20. mezunlar buluşmasına katılmak üzere California’dan New Orleans’a bir yolculuğa çıkmaya ikna eder. Max burada Wally’yi onu uzun zaman önce terk eden annesiyle yeniden bir araya getirmeyi de umut eder. Tamamen özgün ve duygusal bir yolculuk olan Don’t Make Me Go, nesiller arası ayrımın her iki tarafından bakarak bir baba ve kızı arasındaki sarsılmaz ve sonsuz bağı, yolculuk boyunca içtenlikle ve mizahla irdeliyor.
Dilberay, zorlu bir yaşam süren ve 2019 yılında hayata veda eden Dilber Ay’ın hayat hikayesini konu ediyor. Dilber Ay, Kahramanmaraş’ta sekiz çocuklu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Hayata çadırda başlayan Dilber Ay, 13 yaşındayken kendisinden yaşça büyük bir adama para karşılığı satıldı. Evlenip, çocuk sahibi olan Dilber Ay’ın en büyük tutkusu şarkı söylemekti ve bu yüzden dayak yiyip, işkence çekti. Ancak o yaşadığı her acıya rağmen sesinden aldığı güçle sahnelere adım attı. Yaşamı boyunca zirveyi gördüğü gibi dibe de vuran Dilber Ay, düştüğü dipsiz kuyulardan şarkı söyleyerek çıktı.
Üç üniversite öğrencisi, efsanevi bir partinin hazırlığı içindedir. Ancak partide başlarına gelen beklenmedik bir durum hayatlarının değişmesine neden olur. Ne yapacaklarını bilmeyen üç arkadaş, bir karar vermeden önce polisi aramanın artılarını ve eksilerini hesaplamaya başlar.
Casus gerilim filmi “All The Old Knives”ın konusunda CIA, ajanlarından birinin 100’den fazla insanın hayatına mal olan bilgileri sızdırdığını öğrendiğinde emektar casus Henry Pelham’ı, CIA’in Viyana merkezindeki eski görev arkadaşları arasından köstebeği bulmakla görevlendirir. Pelham’ın soruşturması onu Avusturya’dan İngiltere’ye ve daha sonra bir zamanlar meslektaşı ve eski sevgilisi olan Celia Harrison ile tekrar bir araya geldiği Kaliforniya’ya götürür. İkili, küresel casusluk, ahlaki belirsizlik ve ölümcül ihanetin bu sürükleyici hikayesinde meslek ve tutku arasındaki çizgiyi de bulanıklaştırıyor. Ünlü Danimarkalı yönetmen Janus Metz tarafından yönetilen ve Olen Steinhauer tarafından senaryosu yazılan filmde Laurence Fishburne ve Jonathan Pryce da rol alıyor.
Başrollerini Ben Afffleck ve Ana de Armas’ın paylaştığı film “Deep Water”, psikolojik gerilim sahneleri ile izleyicileri ekrana kitliyor. Patricia Highsmith’in aynı ismi taşıtan romanından uyarlanan filmde, evlilikleri kırgınlık, kıskançlık ve güvensizliğin ağırlığı altında çökmekte olan Vic ve Melinda Van Allen isimli varlıklı bir New Orleans çifti konu ediniliyor. Karşılıklı kışkırtmaları ve akıl oyunları artarken, Melinda’nın evlilik dışı birliktelikleri de yavaş yavaş kaybolmaya başlayınca çift için işler hızla ölümcül bir kedi-fare oyununa dönüşüyor. Film, bir insanın ne kadar ileri gidebileceğini ortaya koyuyor.