Önce kocaman altın rengi gözleri çarpıyor seyirciyi, sonra kömür renkli kadife gibi tüyleri; küçük, dünya güzeli bir kedi. Evi yok olunca canını bir tekneye atıyor ve doğanın içinde kendi kendine akıp giden nehrin üzerinde yelkenleri delik deşik tekne yol alırken başına gelmedik kalmıyor! Sel geliyor, ormandaki bütün hayvanlar kaçışıyor, ağaçlar kırılıyor, küçük tekne başka hayvanlara da sığınak oluyor ve sular altında kalmış antik kentlerde, ormanlarda, göllerde, inanılmaz etkileyici bir yolculuk başlıyor.
Fransa, Belçika ve Litvanya ortak yapımı film, Altın Küre’de En İyi Animasyon ödülünü aldı bile, şimdi iki dalda Litvanya’nın Oscar adaylığıyla en büyük ödüle koşuyor.
Animasyon filmi, bir kedinin yolculuğu denilince sadece çocuklarınızı götüreceğiniz bir film gelmesin aklınıza, hayvanlar dışında doğa görüntüleri hiç de animasyon gibi değil ve kaç yaşında olursanız olun, hele bir de kedici iseniz, zaman zaman heyecanlanarak, zaman zaman duygulanarak bir saatlik doğa yolculuğunu nefessiz izliyorsunuz.Gints Zilbalodis’in yazıp yönettiği filmde baş kahraman sevimli bir kedi ise de başka hayvanlar da var ve aralarındaki yardımlaşma, dostluk, zaman zaman itiş kakış, çok güzel ifade ediliyor. Kimisi balık tutup ötekilere veriyor, kimisi balığını paylaşmıyor. Balıklar da o kadar güzel ki, zaten filmde ne güzel değil?
Bir kedici olarak yönetmenin kedilerin bütün hareketlerini çok uzun zaman izlediğini ve kaydettiğini fark etmemek mümkün değil. Yıllardır kedilerle birlikte yaşadığım için nasıl yalandıklarını, nasıl gerindiklerini, nasıl kaçtıklarını, nasıl korktuklarını ve nasıl 9 canlı olduklarını çok iyi bilirim. O çizgi kedinin bütün bu hareketleri canlı bir kediymiş gibi çok doğal olarak canlandırması şahane.
Kaçırmayın derim.
Yönetmen / Kurgu : Gints Zilbalodis
Senaryo : Gints Zilbalodis, Matīss Kaža, Ron Dyens
