Rize’nin Ardeşen ilçesine bağlı Yayla Mahallesi’nde 1930 yılında doğan İsmet Güner, çocukluk yıllarından günümüze uzanan ilham verici yaşam öyküsünü anlattı. Hayatındaki zorluklara ve sınırlı imkanlara rağmen azmi, kararlılığı ve yaşam felsefesiyle bir dönemin ruhunu yansıtan Güner, hem kişisel tecrübelerini hem de dönemin toplumsal koşullarını gözler önüne serdi.

Eğitimin Gücü ve Köy Enstitülerinin Etkisi

Güner, ilkokul yıllarında 43 arkadaşı olduğunu, ancak bugün hayatta yalnızca kendisinin kaldığını belirtti. Köy okullarının dönemin dayanışma ruhuna katkısını ve uygulamalı eğitimle bireylerin hayatın her alanına hazırlanışını şu sözlerle anlattı:
"O yıllarda köy okulları sadece akademik değil, hayvancılık, arıcılık ve ziraat gibi alanlarda da eğitim verirdi. Toplumda paylaşım ve dayanışma çok önemliydi."

Hayallere Ulaşmanın Zorluğu

Eğitimine devam edemese de kitaplara olan tutkusu İsmet Güner’i hiçbir zaman yalnız bırakmadı. İstanbul’da okuma hayali, maddi imkansızlıklar ve ailesinin karşı çıkışıyla son bulsa da kendini geliştirme azmiyle birçok kitap okuyarak bilgiye ulaşmaya devam etti. Güner, bu süreci şöyle ifade etti:
"Okuyamadım ama kitaplardan hiç vazgeçmedim. Bilgi insanın en büyük dayanağıdır."

Dönemin Siyasi ve Sosyal Atmosferi

Gençlik yıllarında Demokrat Parti dönemine tanıklık eden Güner, milletvekillerinin halkın taleplerini sigara kutularına yazmalarını unutamadığını söyledi. Dönemin toplumsal kutuplaşmalarını ve ‘komünist’ damgasının etkilerini de anlattı. Güner’e göre bu dönem, toplumsal hafızada derin izler bıraktı.

Çay Tarımı ve Değişen Doğa

Karadeniz’in çay tarımıyla dönüşümüne dair gözlemlerini de paylaşan Güner, verimli arazilerin çay bahçelerine dönüştüğünü, sebze tarımı yapılan alanların yok olduğunu dile getirdi. Çay tarımının insanları tembelleştirdiğini vurgulayan Güner, eski Ardeşen’de pirinç tarlalarının olduğunu, ancak bu alanların beton yapılara teslim edildiğini belirtti.

Gururun ve Azmin Hikayesi

İsmet Güner, hayatta hiçbir zaman minnet altına girmediğini ve gururla yaşamayı ilke edindiğini söyledi.
"Kimseye, hatta babama dahi diz çökmedim. Gururla yaşamak bir insanın en büyük mirasıdır," diyen Güner, bu felsefesiyle hem ailesine hem de çevresine örnek oldu.

Bir Dönemin Tanığı

İsmet Güner’in yaşamı, dönemin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını gözler önüne sererken, zorluklara rağmen mücadele azmini ve gururla yaşamayı öğütleyen bir hayat dersi sunuyor. Güner’in hikayesi, geçmişi hatırlamak ve geleceğe daha sağlam adımlarla yürümek için bir rehber niteliğinde.