Muris muvazaasının, miras bırakanın mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla üçüncü kişilere yaptığı karşılıksız veya yanıltıcı işlemler olduğunu ifade eden İmamoğlu, “Gerçek niyet bağış olsa da satış gibi gösterilen işlemlerle mirasçının hakkı engellenebiliyor. Örneğin anne veya baba, tapuda satış göstererek mülk devretmişse, diğer mirasçıların hakları zedeleniyor. Bu tür işlemler muvazaalı kabul ediliyor ve baştan itibaren hükümsüz sayılıyor. Yargıtay ve Borçlar Kanunu da bunu teyit ediyor” dedi.

Mirasçının haklarını koruyabileceğini belirten İmamoğlu, “Hakları zedelenen mirasçı, miras bırakanın ölümü sonrası tapu iptali ve tescil davası açabilir. Bu davanın herhangi bir zaman aşımı yoktur. Mahkeme, işlemin muvazaalı olduğuna karar verirse, işlem hiç yapılmamış gibi iptal edilir ve miras payları yeniden dağıtılır. Dolayısıyla miras kaçırma gibi bir durum söz konusu değil. Hakları ihlal edilen mirasçılar, adli makamlar aracılığıyla haklarına kavuşabilir” ifadelerini kullandı.