Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl‘ün Değerleri Buluşması Ödül Töreni'ne katıldı. Yılmaz, Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen programda açıklamalarda bulundu.
Dünyanın çok sıkıntılı bir dönemden geçtiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Eski kurumlar, kurallar zayıflamış durumda. Dünyada risklerin yükseldiği, belirsizliğin arttığı bir dönemdeyiz. Eski düzen artık yok. Yeni bir dünyaya doğru gidiyoruz. O da henüz tam şekillenmiş değil. Bir geçiş sürecindeyiz. Geçmişte soğuk savaş diye bir dönem vardı. Daha çok ideolojik çatışmalar olurdu. Şimdi bu yeni dünyada o kalktı. Onun yerini şimdi ekonomik soğuk savaş aldı. Dünyada büyük bir rekabet var. Bunun bölgesel çatışmalar olarak yansımaları var. Jeopolitik gelişmeler diyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz bölge maalesef bundan en çok etkilenen bölgelerin başında geliyor. Kuzeyde ve güneyde savaş, böyle bir dönemdeyiz" diye konuştu.
"Türkiye Cumhuriyeti bir istikrar adası olarak yolunda devam ediyor"
Dünyanın iyi bir dönemde olmadığını ifade eden Yılmaz, "Bir taraftan pandemi yaşadık. Onun da halen etkileri devam ediyor. Pandemiden önce dünya ekonomisi 100 ise 2024 sonu itibarıyla 115'e anca yükselebilmiştir. Geçmişteki büyüme ortalamalarının altında dünya büyümesi ve ticareti var. Dünya pazarları eskisi gibi hızla büyümüyor. Böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti bir istikrar adası olarak yolunda devam ediyor. Savaşların, çatışmaların, belirsizliklerin ortasında çok şükür huzur içerisinde büyümeye devam eden, istikrar içerisinde yolunda devam eden bir Türkiye var. Çatışmaların parçası olmayan ve tam aksine barışı arayan, diplomasiyi ön plana alan bir ülke var" şeklinde konuştu.
"Ekonomimiz ilk 9 ayda 3.7 büyüme kaydetti"
Ekonomik olarak da bunun yansımalarının görüldüğüne dikkat çeken Yılmaz, "Siyasi istikrar ve güven ortamında son 23 yılda dünya ekonomisi ortalama 3,5 büyürken biz 5,4 büyümüşüz. Dünyadan 1,9 puan her yıl daha yüksek büyüme kaydetmişiz. Bu da ekonomimizi dünya ekonomisinde iyi bir yere getirmiş durumdadır. Pandemiden önceki dönemde de karşılaştırdığımızda bunu görüyoruz. Dünya 100'den 115'e çıktı. Türkiye, aynı dönemde 130'a yükseldi. Dünyanın ortalama 2 katı daha hızlı büyüme kaydetti. Bu sene de inşallah orta vadeli programımıza 3.3 yazdık ama inşallah bunun da üzerinde bir büyüme kaydedeceğiz. Ekonomimiz ilk 9 ayda 3.7 büyüme kaydetti. Tarımda aynı yıl içerisinde hem don hem kuraklık yaşamamıza rağmen genel ekonomimiz 3.7 civarında ilk 9 ayda büyüme kaydetti. Böyleye 21 çeyrektir büyümemizi sürdürüyoruz. Bu yıl sonu itibarıyla ekonomik büyüklüğümüz 1,5 trilyon doları aşacak. IMF'nın yaptığı tahminlerin gerçekleşmesi halinde bu yıl sonu itibarıyla ekonomimizin dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olacak. Satın alma gücü paridesi dediğimiz bir hesaplama var. Onunla yaptıkları zaman dünyanın 11. büyük ekonomisi konumundayız" diye kaydetti.
Dünyadaki zayıf talep şartlarına rağmen Türkiye'nin ihracatının devam ettiğini aktaran Yılmaz, "Son rakamlara göre mal ihracatımız 271 milyar doları bulmuş durumda. Hizmette ihraç ediyoruz. 122 milyar dolara yaklaşan hizmet ihracatımız var. İkisini topladığımız zaman 393 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı yapan bir ülke konumundayız. Ekonomide bu olumlu gelişmeleri yaşarken finansal piyasalarda enflasyondaki yükselişi kontrol altına alıp, düşürme politikalarımızı da kararlı bir şekilde uyguluyoruz. Bugün geldiğimiz noktada 2024 yılının mayıs ayında enflasyon zirveyi görmüştü. 75,5 kadar çıkmıştı. O tarihten bugüne 44 puandan daha fazla bir düşüş gerçekleşti. En son kasım ayı rakamı yüzde 31 civarı bir enflasyon. Özellikle temel mallar dediğimiz sahada yüzde 20'nin altını görmüş durumdayız. Hizmet sektörü, kira ve eğitim gibi kalemlerin etkisiyle yüzde 30'un biraz üzerindeyiz. Bu yılı inşallah yüzde 30'un biraz üzerinde kapatmış olacağız. Gelecek sene yüzde 20'nin altını hedefliyoruz. 2027'de ise tek haneli rakamlara ülkemizi kavuşturmak için bütün gayretimizi sarf ediyoruz. Koordineli ve kararlı bir şekilde bu politikamızı geçirmek için devam ediyoruz. 2026'da özellikle reformlara ağırlık vermek istiyoruz. Çünkü enflasyonla mücadele tek ayakla bir mücadele değil. Para politikasının yanı sıra maliye politikası dediğimiz politikalar var. Bir de yapısal dönüşümler var. Bu 3'ünü bütüncül bir anlayışlar hayata geçirmeye devam edeceğiz" dedi.