Doğu Karadeniz’in bahar bayramı: Mayıs Yedisi

Ordu, Giresun ve Trabzon illerinde baharın gelişini müjdeleyen ve içerisinde birçok ritüel barındıran 'Mayıs Yedisi' geleneği ilgi azalsa da yaşatılmaya devam ediyor.

KARADENİZ 19.05.2024 09:01:00 0
Doğu Karadeniz’in bahar bayramı: Mayıs Yedisi

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 'baharın müjdecisi' olarak kabul edilen her yıl gerçekleştirilen 'Mayıs Yedisi' geleneği yaşatılmaya çalışılıyor.

Geleneği sürdüren bölge halkı arasında 'Su Bayramı', 'Çepni Bayramı' ve 'Deniz Bayramı' adlarıyla da bilinen 'Mayıs Yedisi' günümüzde Ordu, Giresun ve Trabzon illerinde kutlanılan bir doğa bayramı olarak yaşatılıyor. 20 Mayıs'ta kutlanılan bayram adını, Rumi takvime göre 7 Mayıs'a denk gelmesinden alıyor.

 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'ne göre toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler sınıfında değerlendirilen Mayıs Yedisi, Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri'nde de yer alıyor.

Denize 7 adet taş atma, denizin 7 dalgası ile inekleri yıkma, denizin 7 dalgasının üzerinden atlama, sacayağı altından geçme gibi birçok ritüelin gerçekleştirildiği gelenek, bölgeden bölgeye bazı değişiklikler gösteriyor. Günümüzde en çok Giresun ve Trabzon'un Beşikdüzü ilçesinde kutlanan Mayıs Yedisi, Çepni halkının sürdürdüğü bir gelenek olarak biliniyor.

'BÖLGEYE GÖRE DEĞİŞEN RİTÜELLERİ VAR'

Halkbilimci Çağla Yılmaz, Mayıs Yedisi'nin Samsun’dan Rize’ye kadar birçok ili kapsayan geniş bir coğrafyada hayvancılık ve yaylacılıkla ilgilenen kesim tarafından kutlandığını söylüyor. Kutlamalarda kırlara çıkmak, piknik yapmak, denize kavuşmak, su ile temas etmek gibi unsurların ön plana çıktığını ifade eden Yılmaz, bu geleneklere günümüzde bazı bölgelerde güreş tutma, kurban kesme, yarışmalar düzenleme, türkü atışması gibi uygulamaların da eşlik ettiğini dile getiriyor.

Şehirden şehire farklılık gösteren kutlamaların en görünürünün Giresun'da Aksu Deresi'nin Karadeniz'e döküldüğü alanda gerçekleştirildiğini söyleyen Yılmaz, "Giresun’daki kutlamalarda Amazon anlatısı ve Giresun adası ön planda. Beşikdüzü’de ise Deliklitaş mevkii öne çıkıyor ve insanların Deliklitaş merkezli uygulamalar yaptığı görülüyor. Ayrıca denize 7 taş atmak ya da denizin 7 dalgası ile inekleri yıkamak gibi su ile ilişkili uygulamalar gerçekleştiriliyor. Sacayağının altından geçmek de Mayıs Yedisi için önemli uygulamalardan biri. Sacayağı ana rahmini temsil etmesi sebebiyle doğurganlığı sembolize etmekte" dedi.

Mayıs Yedisi'nin içerisinde birçok inanış ve ritüel barındırdığını söyleyen Yılmaz, bunları şöyle sıraladı: "40 tür bitkinden yapılan çayın içilmesi sonucu bütün hastalıklara şifa bulunulacağına inanılır. Doğanın canlandığı günü doğada eğlenerek geçirmek gerekmektedir. Bu gününü doğada mutlu geçiren bir kişinin yılın geri kalan kısmını da öyle geçireceği düşünülmektedir. Sağ ayağıyla denize giren ve 7 dalganın üzerinden atlayan kişinin yıl boyunca hastalanmayacağına, evinden bereketin eksik olmayacağına ve ailesiyle huzurlu günler geçireceğine inanılır. Deniz kenarı makbul olmakla birlikte herhangi bir su kenarında kesilen adak kabul olur. Akarsuların denizle buluştuğu yerlerden seher vakti su alınarak, bu suyla dualar eşliğinde yıkanılması sevaptır. Bu şekilde banyo yapan kişi, dertlerinden arınmış olur. Denize kıyısı olmayan yerleşim alanlarında bu inanış 7 çeşmeden su alınarak sürdürülmektedir. Yedi Mayıs, karalara yazı getiren Hızır ile denizlere yazı getiren İlyas’ın bir deniz kıyısında buluştukları gündür. İnanışlara göre yapılması gerekenler yapıldıktan sonra, deniz kenarları başta olmak üzere su kaynakları etraflarında toplanılarak bütün gün bu şekilde geçirilmektedir. Buralarda; yemekler yenilerek, şarkılar söylenerek ve çeşitli oyunlar oynanarak güzel vakit geçirilmektedir. Söz konusu toplanmalar; bir organizasyon çerçevesinde olmayıp, inananların davet beklemeksizin bir araya gelmesinden ibarettir. Mayıs Yedisi'nde bir şey dikilmez. İnanışa göre bu iyi değildir."

'TÖRENİN ÖZÜNDE CANLILIK, ÜREME VE YAŞAM VAR'

"Mayıs Yedisi, baharda doğa nasıl uyanıyorsa insanın da tekrar hayata iyi bir şekilde başlayacağı düşüncesidir" diyen Yılmaz, geleneğin genel amacının doğayla insan hayatını özdeşleştirmek olduğunu belirtti. Törenin özünde canlılık, üreme ve doğaya egemen olma kaygısıyla yaşamın sürdürülmesi olgusu olduğunu kayden Yılmaz, geleneğin deniz kıyısı dışındaki iç kesimlerde de kutlandığını, yöre halkının dere ve ırmak gibi su kenarlarında yaptığı derlemelerin mevcut olduğunu söyledi.

Yılmaz, törende gerçekleştirilen bazı ritüellerin içeriklerini de şu şekilde açıkladı: "Sacayağından geçme; buradaki sacayak, Türk kültürü de içinde olmak üzere birçok kültürdeki kutsal 'ateş kültü' ile ilişkilidir. Diğer yandan ateşin yandığı yerin ocak olması nedeniyle 'ocak kültü' ile ilişkilidir. Bu yönüyle ocak, Türk kültüründe soyun devamı, döllenme, çoğalma ve bereket simgesidir. Sacayaktan geçenlerin kimseye söylemeden tuttukları dileklerin tanrı tarafından gerçekleştirileceği düşünülür. Denize taş atma; 'Derdim belam denize' denilerek 7 çift ve bir tek taş atılır. Adayı dolanma; bu uygulama, Mayıs Yedisi'nin en görkemli şekilde yapıldığı yer olan Giresun’da karşımıza çıkmaktadır. Bölgenin tek adası olan Giresun Adası’nın kuzey doğusunda yer alan Hazma taşı denilen uçurum, 7 kez dolanılırsa dileklerin kabul olacağına inanılmaktadır. Bu uygulama Beşikdüzü ve Vakfıkebir’de Deliklitaş kayasının içerisinden geçilmesi ve 7 dere ağzının teknelerle dolaşılması olarak karşımıza çıkar."

'KARADENİZ SAHİL YOLU, GELENEĞİN SÜRDÜRÜLMESİNİ ENGELLEDİ'

Mayıs Yedisi şenliklerinin giderek önemini kaybetmesini de değerlendiren Yılmaz, bunun sebebini bölgenin denizle bağlantısını koparan Karadeniz Sahil Yolu'na bağlıyor.

Kültürün yaşatılmasına mekan bırakılmadığını kaydeden Yılmaz, "Toplanma mekanları yüzyıllardır aynı mekanlardır ancak deniz ile bağlantısı kesilen şehir, bugün hayvanlarını denize indiremedikleri gibi kendileri bile denize ulaşamamaktadır. Karadeniz’i bir uçtan uca geçen sahil yolu kentlerin deniz ile bağlantısını kesmiştir. Ritüellerin gerçekleştirildiği alanlarla bağlantı koptu. Bugün Çarşıbaşı köylüleri ineklerini hangi kıyıda yıkayabilir? Unutulmamalıdır ki kendine yaşayacak alan bulamayan kültür kaybolur" sözlerini kullandı.

'FESTİVALLEŞME, GELENEĞİ BAĞLAMINDAN KOPARIYOR'

Kutlamaların önemini yitirmesinde başta yerel yönetimler olmak üzere hiçbir kesim tarafından anlaşılmamasının da etkili olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "Mayıs Yedisi, bugün Giresun ve Beşikdüzü olmak üzere çok sınırlı bir alanda kutlanmaktadır. Bu kutlamaların da aslına uygun devam ettirilmediği, festivalleşme ile beraber turistifikasyona uğradıkları görülmektedir. Kültürün devamlılığını sağlamaktan ziyade bir turizm kapısı olarak değerlendirip unsurun dejenerasyonuna sebep olan bu bakış açısı, söz konusu Mayıs Yedisi kutlamalarını bağlamından koparmaktadır. Kültürel mirasın özgünlüğünün bozulmasına yol açan bu tarz etkinlikler, asıl korunması ve aktarılması gereken değeri ikinci plana düşürmektedir. Bu tür organizasyonlarla gelenek onu üreten topluluktan uzaklaşmış ve uygulamalar birer şova dönüşmüştür.

Bir diğer göz ardı edilen nokta ise festivalleşme ile birlikte yerel halkın organizasyon sürecinin dışında tutulmasıdır. Mayıs Yedisi gibi ritüelleri olan, kültürel miras olarak tescili yapılan kutlamaların da festival haline dönüştürülmesi neticesinde yerel halkın turistler gibi büyük oranda etkinlik ziyaretçisi haline geldiği söylenebilir. Oysaki şenlikler ona turist olarak değil gerçekten katılım sağlayanlarla yaşamını devam ettirir. Yurt çapında ün kazanmış şarkıcıların tercih edilmesi, yerel üretimin değil Çin malının satılması, şenlikle hiçbir bağı olmayan spor müsabakalarının düzenlenmesi gibi konular şenliğe görünürlük kazandırırken kutlamanın içini boşaltmaktadır."

Mayıs Yedisi gibi son derece özgün geleneksel kutlamaların korunması ve yaşatılması için UNESCO’da 2003 yılında kabul edilen “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin anlaşılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Dünyanın tek tipleştiği bugünlerde özgün olarak kalmak isteniyorsa Mayıs Yedisi gibi geleneksel kültür değerlerinin çağdaş kentin kültür üretim ve tüketim biçimlerinin içinde kendilerini ifade etmelerine zemin ve imkan hazırlamaları gerekmektedir. Ağasar Vadisi ve Büyükliman için önemli bir renk olan bu kutlama için gereken çalışmalar yapılmalı yerel yönetimler bu mirasa sahip çıkmalıdır. Giresun ve Ordu gibi Trabzon kentinin de bu bayramı somut olmayan kültürel miras ulusal envanterine gecikmeden kaydettirmesi gerekmektedir" dedi. 

'BEŞİKDÜZÜ'NDEKİ TEKNE FELAKETİNDEN SONRA GELENEK ANMAYA DÖNÜŞTÜ'

Geleneğin en yoğun olarak sürdürüldüğü bölgelerden Trabzon’un Beşikdüzü ilçesinde yaşayan emekli edebiyat öğretmeni Osman Balta, ilçede kutlamalarının 2000 yılında meydana gelen kazadan sonra anmaya dönüştüğünü söyledi.

38 kişinin Mayıs Yedisi şenlikleri kapsamında denize açılan teknenin batmasıyla vefat ettiği acı olayın kutlamaların boyutunu değiştirdiğini belirten Balta, "20 Mayıs 2000’de baharın başlangıcının kutlandığı Mayıs Yedisi şenlikleri kapsamında denize açılanları taşıyan balıkçı tekneleri aşırı yük nedeniyle alabora oldu ve çoğunluğu kadınların olduğu 38 kişi boğularak yaşamını yitirdi. Yaşanan olaydan sonra tekne turları iptal edilirken, kutlamalar zamanın hükümeti tarafından isteği üzerine kaymakamlık ve belediye tarafından resmi olarak organize edilmeye başlandı" dedi.


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

Haber Kaynak

HABER MERKEZİ