Hollywood’un efsane ismi Gene Hackman ve eşi Betsy Arakawa’nın New Mexico’daki evlerinde ölü bulunması, tüm dünyayı yasa boğmuştu. Oscar ödüllü oyuncunun ve hayat arkadaşının Şubat ayının son günlerinde hayata veda ettiği bu olay, şimdi yeni detaylarla aydınlanıyor. New Mexico Adli Tıp Ofisi’nin Cuma günü yaptığı çarpıcı açıklama, çiftin farklı zamanlarda ve farklı nedenlerle öldüğünü ortaya koydu: 65 yaşındaki Arakawa hantavirüsün kurbanı olurken, 95 yaşındaki Hackman birkaç gün sonra kalp hastalığıyla hayata veda etti. Ancak bu trajedinin perde arkasında, duygu yüklü bir hikaye yatıyor.

Gizemli Ölümün Ardındaki Gerçekler

Yetkililer, Hackman’ın ileri derecede Alzheimer hastası olduğunu ve eşinin ölümünden habersiz, evde yalnız başına günler geçirmiş olabileceğini belirtti. Bu durum, çiftin son anlarının ne kadar hüzünlü olduğunu gözler önüne seriyor. Arakawa’nın hantavirüs pulmoner sendromu adlı nadir bir hastalıktan öldüğü tespit edildi. Bu hastalık, kemirgenlerle temas yoluyla bulaşıyor ve oldukça ölümcül olabiliyor. Dr. Heather Jarrell, “Arakawa’nın banyoda yere saçılmış tiroid ilaçları bulundu, ama bu onun ölümüyle bağlantılı değil,” diyerek spekülasyonlara son noktayı koydu.

Hackman ise eşinden birkaç gün sonra, 18 Şubat’ta hayata gözlerini yumdu. Kalp pilinden alınan veriler, o gün düzensiz kalp atışları (atriyal fibrilasyon) yaşadığını gösteriyor. Ölüm nedeni, yüksek tansiyon ve aterosklerotik kalp hastalığı olarak belirlendi. Jarrell, “Hackman’ın sağlığı son derece kötüydü ve Alzheimer, bu süreçte büyük bir rol oynadı,” dedi. Ünlü oyuncunun, karısının ölümünden sonra farkında olmadan evde yalnız kaldığı ihtimali, yürekleri burkuyor.

Son İzler: Mutlu Bir Çiftin Vedası

Çiftin yakın dostları, Hackman ve Arakawa’nın son zamanlarda sağlıklı ve mutlu göründüğünü söylüyor. Yazar Daniel Lenihan, CNN’e verdiği demeçte, “Onları en son gördüğümüzde çok iyiydiler,” derken, Daniel’in eşi Barbara ise Arakawa’yı birkaç hafta önce Santa Fe’deki ev dekorasyon mağazalarında gördüğünü anlattı. “Birlikte geçirdikleri zaman inanılmaz keyifliydi. Birbirleriyle gurur duyuyorlardı ve uyumları eşsizdi,” diyerek çiftin ne kadar özel bir bağa sahip olduğunu vurguladı.

Arakawa’nın son izi, 11 Şubat’taki bir e-posta yazışmasına dayanıyor. Masaj terapistiyle kısa bir iletişim kuran Arakawa’dan sonra hiçbir haber alınamamış. Şerif Adan Mendoza, “Bilgisayarında 11 Şubat’tan sonra açılmamış pek çok e-posta vardı,” diyerek bu tarihin bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Evdeki Hüzünlü Detaylar

Çiftin evinde bulunan hayvansever yanları da dikkat çekiyor. Üç köpeklerinden biri olan Zinna, Arakawa’nın cesedinin yakınında banyoda ölü bulundu. Yetkililer, köpeğin hantavirüsten değil, muhtemelen açlıktan öldüğünü düşünüyor. Jarrell, “Arakawa’nın önce öldüğünü ve Hackman’ın ardından yalnız kaldığını söyleyebiliriz,” dedi.

Hollywood’un Devi ve Sessiz Vedası

Gene Hackman, “The French Connection” ve “Unforgiven” gibi filmlerle iki Oscar kazanmış, sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı. Betsy Arakawa ile 1991’de evlenen ve New Mexico’da sakin bir hayat süren çift, bu trajik sonla sevenlerini şoke etti. Hackman’ın Alzheimer’la mücadelesi ve eşinin ani ölümü, bu hikayeyi sadece bir kayıp değil, aynı zamanda derin bir yalnızlık öyküsü haline getiriyor. Peki, bu efsanevi çiftin son günleri bize ne anlatıyor? Belki de şöhretin ardındaki en gerçek şeyin, sevgi ve kırılganlık olduğunu…