Kira sorunu bir türlü halledilemiyor! Ev sahipleri kaçış yolu arıyor
Boş evlere ek vergi getirileceği açıklaması, ev sahiplerini yeni "formüller" arayışına yönlendirdi. Sektör temsilcileri, evlerini dolu göstermek isteyenlerin sahte sözleşmeler yapabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Kira krizinin vatandaşları mağdur ettiği bu dönemde, kira artışlarına sınırlama getirildiği halde sorunun çözülmediği görülüyor.
Hürriyet gazetesinin haberine göre, kira artışlarını makul bulmayan bazı ev sahipleri farklı çözümler aranıyor. Özellikle İstanbul'da, kimi ev sahipleri evlerini satışa çıkarmış, kimi istediği kira artışını gerçekleştiremeyeceğini düşünerek boş evlerini yüksek fiyatlarla kiralamış, kimi de evlerini boş bırakmayı tercih ediyor.
Konut üretiminin düşük olması ve boş evlerin artmasıyla arz sorunu büyümüştür. Hükümet, bu durumu çözmek için boş evlerden vergi almayı planlıyor. Amacı, kiralık konut sayısını artırıyor.
Sektör temsilcileri, önümüzdeki dönemde satılık konut sayısında artış beklerken sahte sözleşmelerin yapılacağı konusunda uyarıda bulunmaktadır.
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Kurucu Başkanı Hakan Akdoğan, birçok ev sahibinin son aylarda evlerini boş bırakmayı tercih ettiğini belirtirken bunun nedenini şu şekilde açıkladı:
"Kira artışlarına yüzde 25 sınırı getirilmesi ve artan anlaşmazlıklar nedeniyle açılan tespit ve tahliye davalarının uzun yıllar sürmesi, mülk sahiplerini bu yönteme itmiştir. Son günlerde evini satışa çıkarmak isteyenlerin sayısı artmış ve bu artışın devam etmesini bekliyoruz."
Akdoğan, kira krizinin bu şekilde çözülemeyeceğini belirtirken, "Evi boş tutamazsın" denildiğinde, ev sahiplerinin başka yollar bulabileceğini, bir akrabası veya tanıdığı ile sahte sözleşmeler yapabileceğini ifade etmiştir. Ona göre, cezalandırma sistemine odaklanmak yerine alternatif çözümlere yönelmek gerekmektedir. Örneğin, kamu sosyal konutlarda olduğu gibi kamu kurumu tarafından tespit edilen boş evler, uygun fiyatlarla ihtiyaç sahiplerine kiralanabilir. Elbette, kira krizine asıl çözüm üretimin artırılmasıdır, ancak bu sürecin iki veya üç yıl sürebileceği göz önünde bulundurularak bu gibi yöntemler denenebilir.