Program, tarihsel gerçeklikten kopuk olduğu yönünde eleştirilen “soykırım” iddialarının yeniden gündeme taşındığı bir platforma dönüştü.
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen etkinlikte, 1921 yılında Amasya’da idam edilen Nikos Kapetanidis üzerinden sembolik bir anlatı kuruldu. Osmanlı Devleti’nin son dönemine ilişkin tartışmalı tezlerin tek taraflı şekilde dile getirildiği programda, Türkiye ve Türk milletini hedef alan ifadeler “ifade özgürlüğü” söylemiyle savunulmaya çalışıldı.
Etkinlikte konuşan gazeteci ve yönetmen Nikos Aslanidis, Türkiye karşıtı anlatıların medya aracılığıyla nasıl sürdürüldüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, bazı akademisyenler Yunanistan’ın bu konuda daha aktif bir siyasal tutum alması gerektiğini savundu.
Programın kapanış konuşmasını yapan Dernek Başkanı George Georgiadis, Uzay Bulut’u “milli bir dava figürü” olarak nitelendirerek, Türkiye karşıtı söylemleri daha da sertleştirdi. Etkinlikte bazı katılımcıların Bulut’tan kamuoyu önünde özür dilemesi ise dikkat çekti.
Trabzonlu Uzay Bulut’un geçmiş yıllarda Türkiye’yi terk ederek Yunanistan’da siyasi sığınma talebinde bulunması da programda öne çıkarılan başlıklar arasında yer aldı. Türkiye’yi “soykırım” gibi uluslararası hukukta ağır suçlamalar içeren iddialarla hedef alan bu tür faaliyetlerin, tarihsel gerçeklikten çok politik ajandalar doğrultusunda şekillendiği yönünde eleştiriler dile getirildi.
Pontus yanlısı Yunan haber mecralarında Uzay Bulut’la ilgili yapılan haberlerde, “Doğu Hristiyanlarına yönelik soykırım” iddiaları üzerinden Türkiye’nin sistematik biçimde suçlandığı ifadeler yer aldı. Bulut’un, Türkiye’de gazetecilere ve muhaliflere yönelik baskıların arttığını öne sürdüğü ve bu gerekçeyle ülkeyi terk ettiğini iddia ettiği aktarıldı.
Yunan basınında yer alan haberlerde ayrıca, “Trabzon’da doğan ve gazetecilik eğitimi alan Bulut’un Yunan kökenlerini keşfettikten sonra Türkiye’yi terk ettiği” öne sürüldü. Türkiye’yi hedef alan yayınlarda, Bulut’un insan hakları ve Hristiyanlara yönelik zulüm iddiaları nedeniyle ‘derin devlet’ ve devlet dışı unsurlar tarafından tehdit edildiği yönündeki iddialar da tekrarlandı.
Söz konusu etkinlik ve açıklamalar, Türkiye’de kamuoyunda tepkiyle karşılanırken, Karadeniz üzerinden yürütülen tarihsel ve politik tartışmaların yeniden alevlendiği yorumları yapıldı.