Türkiye'nin elektrik kurulu gücü geçen yıl yaklaşık 2,5 gigavat artış kaydederken, bu artışın tamamına yakını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandı.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin "Yenilenebilir Enerji Sektörü 2023 Değerlendirmesi ve 2024 Projeksiyonu" toplantısı İstanbul'da düzenlendi.
SHURA'nın yıl boyu yayımladığı raporlar kapsamında 2023'te yenilenebilir enerji sektöründe yaşanan değişimler ve gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda paylaşılan verilere göre, 2013-2023 döneminde Türkiye'de elektrik üretimi yüzde 36 artarken, yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı yüzde 29'dan yüzde 42'ye çıktı.
Bu artış, yenilenebilir enerji maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamındaki dolar bazlı alım garantisi ile sağlanırken, aynı dönemde verilen yerli katkı teşvikiyle de Türkiye'de rüzgar ve güneş ekipman imalatı yerli olarak yapılmaya başlandı.
SHURA'ya göre, Türkiye'nin 2012-2022 döneminde yıllık kurulu güç net artış ortalaması 4,6 gigavat olurken, geçen yıl bu artış yaklaşık 2,5 gigavat seviyesinde gerçekleşti. Kurulu güçteki söz konusu artışın neredeyse tamamı yenilenebilir kaynaklarından sağlandı.
Türkiye'de elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı son 10 senede kayda değer ölçüde artarken, nihai enerji üretiminde elektriğin payı ise yüzde 20 oldu. SHURA'ya göre, nihai enerji arzında yenilenebilir enerjinin payının artması için enerji yoğun son kullanım sektörlerinin de bu kaynağa yönelmesi gerekiyor.
Geçen yıl dünya genelinde doğal gaz ve kömür fiyatlarının normal seviyelerine dönmeye başlamasıyla Türkiye'de de doğal gaz ve elektrik fiyatlarında bir önceki yıla göre düşüş gözlendi. Enerji ithalatında da geçen yılın 10 ayında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29 azalma görüldü. Öte yandan yılın 10 ayında enerji kaynaklı dış ticaret açığı, toplam dış ticaret açığına oranla yüzde 74'ten yüzde 47'ye geriledi.
SHURA'ya göre, enerji fiyatlarındaki normalleşmeye rağmen Türkiye'nin ileride fosil yakıtlardaki fiyat dalgalanmalarından etkilenmemek için hızlı bir şekilde yenilenebilir kapasitesini artırması gerekiyor.
Toplantıda, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 2026'da uygulanmaya başlanacak Sınırda Karbon Mekanizması'nın dönüşümü tetikleyen ana etken olduğu ifade edilirken, geçiş döneminde tedbir alınmaması halinde ilave emisyon maliyetlerinin ortaya çıkacağı hatırlatıldı.
Yeni dönemde Türkiye'nin yenilenebilir enerji yatırımlarını artırması, enerji verimliliği alanındaki çalışmalara hız vermesi, elektrifikasyon ile nihai enerji tüketiminde elektriğin payını yüzde 56'ya çıkarması gerektiği kaydedildi.
SHURA'ya göre, yeşil finansman ve yeni teknolojiler de 2024'ün gündeminde yer alacak konular arasında yer alıyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, buradaki konuşmasında, arz güvenliği, enerjiye ekonomik erişim ve sürdürülebilirliğin küresel enerji tüketiminin hızla arttığı bu dönemde üç ana ihtiyaç olduğunu, bunların yeni teknoloji desteğiyle çözülebileceğini söyledi.
Hakman, "Bu bağlamda enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmek, enerji üretim ve tüketim süreçlerinde verimlilik potansiyelini sonuna kadar kullanmak, modern ve temiz enerji teknolojilerine yönelmek, enerji dönüşümünün mihenk taşları olacak." ifadesini kullandı.
Arz kesintisi riski ve yüksek fosil yakıt fiyat değişkenliğinin dünya genelinde daha fazla enerji tüketicisini dağıtık yenilenebilir enerji sistemlerini benimsemeye ve son kullanım sektörlerinde elektrikli teknolojilere geçmeye teşvik ettiğine dikkati çeken Hakman, elektrik sektörünün küresel olarak karbonsuzlaşmaya da öncülük ettiğini dile getirdi.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü de geçen yıl Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye'nin diğer tüm alanları gibi enerji sektöründeki dinamikleri de etkilediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Depremden etkilenen bölgelerde, hasar gören dağıtım, iletim hatları ve enerji tesisleri hızlıca toparlanıp devreye alındı ancak o dönem açıklanan verilere göre en az 600 milyon dolarlık bir hasar oluştu. Depremler ve ardından yaşanan sel felaketleri, enerji arzının yaşamsal önemini bir kez daha ortaya koyarak, elektrik iletim ve dağıtım hatlarının doğal afetlere dayanıklı olması, planlamaların yüksek dirençli altyapılar perspektifiyle yapılması gerekliliğini gözler önüne serdi."
Güllü, "Türkiye'nin önceliği, halihazırda en ucuz kaynak olan, teknolojisi gelişmiş ve yerli ekipman imalat kapasitesine sahip olduğu, yerli ve temiz yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek olmalı." değerlendirmesinde bulundu.