Trabzon'da heykel tartışması! Necip Fazıl'ın ideolojisine aykırı
Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından yenilenen Ganita’ya yerleştirilen Necip Fazıl Kısakürek heykeli tartışmalara yol açtı. Bir kesim Necip Fazıl’ı, Trabzonlu yazar ve ünlülerle mukayese etti.
Türk Gençlik Vakfı'nda Eğitim Danışmanı Hüseyin Hüsnü Kılıç, Trabzon’da Necip Fazıl Heykelinin var olması hususunda açıklamalarda bulundu. Kılıç, “Heykel Necip Fazıl'ın yüzde yüz imha hedefi olarak kendisine seçtiği bütün davasının, bütün idealinin kavgasını verdiği en aykırı anlamı temsil ediyor” dedi.
Sözlerine devam eden Kılıç, “Necip Fazıl'ın adını heykelle birlikte anmak, heykelle birlikte düşünmek asıl felaketin büyüğü burada. Yani bu tam bir cinayet. Çünkü Necip Fazıl bütün kavgasını, idealini heykelle sembolleştirdiği bir dönem ve mahut şahıslar üzerinden özellikle en keskin eleştirilerini ve imha hedefi olarak seçtiği bir mücadele biçimini heykelde sembolleştiren bir adamdır. Dolayısıyla heykelin mücevherat anlamda başlı başına bir değerlendirmesi bir tarafa özellikle Türkiye'ye bağlamında bir heykel kavramının ifade ettiği anlam ve temsil ettiği değer itibariyle değerlendirilmelidir. Necip Fazıl'ın yüzde yüz imha hedefi olarak kendisine seçtiği bütün davasının bütün idealinin kavgasını verdiği en aykırı anlamı temsil ediyor heykel” ifadelerini kullandı.
Kılıç, Necip Fazıl heykelinin maddi unsurlar üzerinden o hayatiyetinin sürdürülebilir kılma çabasını onun ruh ve manasına yapılmış en büyük suikasttır diyerek, “Şimdi bu sanki Necip Fazıl'a özel bir suikast gibi yani Necip Fazıl'ın heykelini düşünmek, tasarlamak ve bunu cemiyet meydanında ve üstelik de tek başına hani bir başka çok seri biçimde aynı kategoride insanların yer aldığı bir portrede olarak geri almasını düşünmek belki biraz hafifletici bir düşünce olabilir. Ama diğerlerinin de eleştiri konusu yaptığı gibi tek başına bir Necip Fazıl heykeli özellikle onu doğrudan putlaştırma olarak tanımlıyor. Çünkü nihayetinde varlık ve insan fizik olarak faniliği ifade eden bir gerçekliği temsil eder. Şimdi o fanilik hakikatine karşı onu daha çok kalıcılaştırma ve fizik gerçeklik üzerinden yani onu bir nevi putlaştırma ve bunu bir fiziki, maddi unsurlar üzerinden o hayatiyetinin sürdürülebilir kılma çabası aslında onun ruh ve manasına yapılmış en büyük suikasttır. Bunu böyle düşünmek gerekiyor. Ve aynı zamanda iptidailiktir ve ben bu konuda sadece heykelden bahsetmiyorum” açıklamalarında bulundu.
Heykelin Necip Fazıl’ın ideolojisini ıskaladığını belirten Kılıç, şu sözleri kullandı:“Necip Fazıl'ın aslına bakarsanız benim kanaatim isminin onun gene misyonuna, düşüncesine, ruhuna devrimci kimliğine ihanet sayılabilecek onu resmileştiren, onu ehlileştiren, onu aleladeleştiren bir çabayı da vurgulamak gerekiyor. Yani bu ne anlamında bunu söylüyorum? Örneğin başından beri muhalif bir kimlik olarak devrimci bir kimlik olarak ve doğrudan doğruya arkasında muazzam bir dünya görüşünün anlaşılması, bilinmesi, görülmesi ve bunun aslında mücadelesini, hayat kavgasını veren bir insanın bu mücadelesini ve bu ideolojisini ıskalayarak onun sistemle barışık kılan ve herhangi bir radikal temel ve bütünsel bir değişiklik olmaksızın bunu sistemle özdeşleştirmeye çalışan ve onu sistemle ilişkilendirmeye çalışan ve bu amaçla caddelere, parklara efendim birtakım kurumsal temsil isimleri düzeyinde. Necip Fazıl isminin verilmiş olması bu bile bence önemli bir bilinçsizlik ifadesidir.”
Trabzon'da böyle bir şeye ihtiyaç duyulmasını anlam veremeyen Kılıç,“Hele yani Necip Fazıl'ın heykel biçiminde heykel üzerinden onun cemiyet meydanında görünebilir kılma çabası doğrudan doğruya ona yapılacak, onun ruhuna, manasına, devletimizin kimliğine ve misyonuna vurulabilecek en büyük darbedir. Bir kere bunu böyle bilmek gerekiyor. Bunu böyle kabul etmek gerekiyor. Bu böyle olmakla birlikte yani işin sadece heykel üzerinden bakıldığında da yani Trabzon'da böyle bir şeye ihtiyaç duyulmuş olması bunun yani hangi akla hizmet yapıldığını anlamak mümkün değil. Çünkü ortaya konan eser, eser delebilecek bir heykel değeri taşıyan yani estetik anlamda bir sanat kültürü anlamında değer taşıyan bir maalesef öyle bir kıymeti de yok. Ve yani bunu keşke yine Necip Fazıl'ın heykel babında bir şey olarak somut anlamda müşahhas anlamda bir faninin putlaştırılması bağlamında değil ama bir mücerret düşünceyi abideleştirme bağlamında onu kabul edilebilir saymak mümkündür diye düşünürüm. Ama bunun doğrudan doğruya sembolik anlamı bir abide üzerinden ifade ettiği tarihsel, kültürel temsiliyet iddiası taşıyan bir abidevi, bir eseri kabul etmek mümkündür, Ama heykel, asla Necip Fazıl'la uzlaşabilecek, barışabilecek bir şey değil” dedi.
Kılıç, Necip Fazıl’ın Trabzon münasebetinin “Kısa süre içerisinde bir otel odasında yaşadığı o süreci ve çok kıymetli bir şiiri yazmasından ibret” olduğunu şu sözlerle söyledi: “Bunu maalesef sürekli belli bir düşünceyi, belli bir ideolojiyi temsil iddiası taşıyan, en azından o nispet iddiası taşıyan kişilerin bunu yapmış olmasını da tam bir bilinçsizlik olarak görüyorum aslında. Necip Fazıl'ın aslında Trabzon yaşadığı süre anlamlı bir süreçtir. Yani muhataralı bir süreçtir ve Necip Fazıl'ın en çileli dönemini ruhi ihtilaç dönemini yani o cemiyette hesaplaşmasında kendisiyle hesaplaşmasında yaşadığı en afakanlı dönemi temsil eder. O yüzden yani Necip Fazıl Trabzon'da daha çok böyle bir uzlet arayışı içinde sürekli sıkıntılarını dile getiren ve şehri öyle değerlendiren yani bir uzlet arayışı içinde anlamlı kılan ve nihayetinde orada tabii ki yazdığı şiiri, kısa süre içerisinde bir otel odasında yaşadığı o süreci çok kıymetli bir şiirle, yani otel odaları şiiriyle dile getirmiş olmasından ibaret sayabilir”
Kılıç,”Heykelin zati kıymeti üzerinden bakıldığında bizim düşüncemize, kültürümüze, dinimizde yeri olmayan gerçekliği ifade ettiğini” savunarak, “Bence o odada kalışını, orada yazılan şiirini sembolleştiren daha kelam üzerinden gerçekleştirilebilecek bir abide olabilir mi? Bu konu artık sanatçıların düşünebileceği bir konu. Ama heykel doğrudan doğruya, Necip Fazıl’ın ideolojisine, davasına, devrimci kişiliğine yapılmış en büyük ihanettir. Benim gördüğüm kadarıyla, bir kesimin orada yer alan Necip Fazıl heykelinin olması ve başka heykeli yapılmasına layık olup da yapılmamış kişilerin olması gibi bağnazlık ve yobazlıkları hiç dile getirmek istemiyorum. Bana göre ne o ne de bu. Heykelin zati kıymeti üzerinden bakıldığında bizim düşüncemize, kültürümüze, dinimizde yeri olmayan gerçekliği ifade eder. Açıkçası bizde bu kabalığa yer yok. İnsanın varlığa karşı bir direniş çabasını komik direniş çabasını dile getirme ve kabalaştırma unsuru görmekten başka bir kıymeti yoktur. Temel olarak bu çerçevede değerlendirmeyi uygun görüyorum” açıklamalarında bulundu.