Türk tarihinde 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın önemli simgelerinden biri olan Nene Hatun'un hayatının son döneminde zorluklarla karşılaştığı ortaya çıktı.
Tarihi direnişi ve cesaretiyle tanınan Nene Hatun'un yaşamı, savaşın yarattığı sıkıntılar nedeniyle zorlu bir sürece girdi.
Tarihçi-yazar Abdurranman Zeynal, Nene Hatun'un savaşa katıldığını belirterek, "Tabyaların işgal edildiği haberinin ardından Erzurum halkı 7'den 70'e tabyalara koşuyor. Nene Hatun, kundakta çocuğu olmasına rağmen elindeki baltayla tabyalara gelmiş ve Rus ordusuyla cesurca savaşmıştır" dedi. Bu olay, Nene Hatun'un vatanseverliğinin ve fedakarlığının somut bir örneği olarak hafızalarda yer etti.
Ancak, Nene Hatun'un hayatının sonraki dönemlerinde ekonomik zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldığı biliniyor. Erzurum'un 1925'ten itibaren toparlanmaya başladığını vurgulayan Zeynal, "Nene Hatun'un 1940'lı yıllarda yardım istemek için dilekçe yazdığını biliyoruz. Zorlu bir dönem yaşanıyor, kıtlık ve yokluk içinde Nene Hatun da geçimini sağlamakta güçlük çekiyor" şeklinde konuştu.
Rus askerlerinin 8 Kasım 1877'de Aziziye Tabyası'nı ele geçirmesi üzerine Nene Hatun'un cesareti, şehir halkının yardımına koşarak verdiği destansı mücadelesiyle efsaneleşti. "Yılın Annesi" ünvanını alan Nene Hatun, ulusal kahramanlarımız arasında önemli bir yer edindi.
Nene Hatun'un soyadını 1934'te Kırkgöz olarak aldığını ve 1955 yılında zatürre teşhisiyle hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Ancak Türk Kadınlar Birliği sayesinde unutulmadı. Erzurum'da Aziziye Anıtı yapılması sırasında da adı yeniden anıldı. Türk Kadınlar Birliği, Nene Hatun'a "Yılın Anası" ünvanını vererek onun değerini bir kez daha vurguladı.
Nene Hatun'un cesareti ve fedakarlığı, Türk tarihinde unutulmaz bir yere sahip. Onun adı, Türk kadınının gücünü ve vatanseverliğini temsil eden bir sembol olarak daima hatırlanacaktır.