Uşak, zengin tarihi mirası ve antik kentleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine sunuyor. Bu yazımızda, Uşak’ın geçmişine ışık tutan beş önemli antik kenti mercek altına alıyoruz.
Uşak, antik çağlardan günümüze kadar uzanan tarihi dokusuyla, ziyaretçilerini geçmişe doğru heyecan verici bir yolculuğa çıkarıyor. Bu şehirde yer alan beş antik kent, tarih severlerin ilgisini çekmekle kalmayıp, bölgenin kültürel zenginliğini de gözler önüne seriyor. İşte Uşak'ta tarihin derinliklerine yolculuğa çıkaran 5 antik kent...
Uşak Antik Kentleri
Ulubey Blaundos Antik Kenti
Ulubey Blaundos Antik Kenti, Uşak’a 40 km mesafede, Ulubey ilçesinin Sülümenli köyü sınırları içinde yer almaktadır. Makedonya’dan gelen göçmenler tarafından kurulan bu antik kent, Büyük İskender’in Anadolu Seferleri sonrası gelişim göstermiştir. Kentin kalıntıları, derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde yer almasıyla dikkat çekmektedir. Öne çıkan yapıları arasında kale, tapınaklar, tiyatro ve stadyum bulunmaktadır. Özellikle kuzey surlarının giriş kapısı ve İon tarzındaki mabet, antik dönemin mimari özelliklerini gözler önüne sermektedir.
Sebaste
Sebaste, Uşak’ın Sivaslı ilçesinin güneybatısında bulunan bir antik kenttir. M.Ö. 20 yılında Roma İmparatoru Augustus tarafından kurulan bu şehir, Roma Dönemi’nde önemli bir yerleşim alanı olmuştur. Bizans Dönemi'nde ise piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Kentte, büyük ve küçük olmak üzere iki kilise bulunmaktadır. Bu yapılar, Sebaste’nin dini ve sosyal hayatına dair önemli bilgiler sunmaktadır. Sebaste, Roma İmparatorluğu döneminde sağladığı stratejik konum ile dikkat çekmiştir.
Pepouza Antik Kenti
Pepouza, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan Montanizm mezhebinin merkezi olarak bilinir. Frigya bölgesinde yer alan bu antik kent, bir Bizans manastırına ev sahipliği yapmıştır. Manastırda üç katta altmıştan fazla oda, yemekhane, şapel, mutfak ve haç şekilli Bizans grafitileri gibi birçok kalıntı bulunmaktadır. Pepouza, Ulubey Kanyonu’ndan beslenen su kaynaklarıyla da dikkat çekmektedir. Bu antik kent, sadece dini bir merkez değil, aynı zamanda zengin bir kültürel mirasın da izlerini taşımaktadır.