Arkeolojik Kazılarla Gün Yüzüne Çıkan Urartu Eseri: Atatürk Üniversitesi'nin Bilimsel Katkısı
Van'ın Tuşba ilçesindeki Garibin Tepede gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı'nın bilimsel danışmanlığında önemli bir buluntuya ulaşıldı. Kazı çalışmaları, Urartular dönemine ait yaklaşık bir ton ağırlığında, bazalt taşından yapılmış bir heykeli gün yüzüne çıkardı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Van Müzesi başkanlığında yürütülen kazı, bu yıl tepenin güney kısmına yoğunlaştırıldı. Kazı ekibi, boyun bölgesi kırık olan 2 metre uzunluğunda ve 1 metre genişliğinde heykeli restore edilmek üzere Van Müzesine taşıdı. Prof. Dr. Işıklı, bu buluntunun Urartu’nun plastik sanatına dair çarpıcı bir örnek olduğunu vurguladı ve “Böyle anıtsal, üç boyutlu bir heykelle ilk kez karşılaştık” dedi.
Kazı çalışmalarının önemine değinen Işıklı, Anadolu'nun tarihi eserler açısından bir hazine barındırdığını belirtti. “Van’da yaptığımız kazılar neticesinde ortaya çıkan bu heykel de bizleri oldukça heyecanlandırdı. Yapılan kazı çalışmalarının, geçmişe ışık tutacak yeni eserleri gün yüzüne çıkaracağına inanıyorum,” ifadelerini kullandı.
Heykele dair daha fazla bilginin, detaylı incelemelerin ardından elde edileceğini belirten Prof. Dr. Işıklı, “Bu heykelin ne anlama geldiğini ve hangi figürü temsil ettiğini çözmek için heyecanla bekliyoruz. Urartu'nun plastik sanatı açısından büyük bir öneme sahip bu eser, üniversitemizin ve Van Müzesinin iş birliğiyle daha da değerlendirilecek” dedi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise üniversitenin arkeolojik çalışmalara verdiği desteğin ve bilimsel katkılarının Türkiye’nin kültürel mirasını koruma misyonu açısından kritik olduğunu ifade etti. Hacımüftüoğlu, “Yükseköğretim alanındaki konumumuz, bilimsel araştırmaları teşvik etme ve topluma katkı sağlama açısından büyük bir öneme sahip” şeklinde konuştu.
Garibin Tepedeki bu buluntunun, hem arkeoloji dünyasında hem de Atatürk Üniversitesinin bilimsel misyonunda önemli bir yere sahip olacağı belirtiliyor. Bu tür eserlerin, Türkiye’nin tarihi mirasını geleceğe taşımak için büyük önem taşıdığı vurgulandı.