Vodafone Türkiye "Dijital Türkiye 2030 Raporu"nu açıkladı
İSTANBUL (AA) - Vodafone Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Engin Aksoy, 10 üzerinden puanlanan dijitalleşme endeksindeki 1 puanlık artışın şirketlerin verimliliğinde yüzde 6 oranında artış sağladığını belirterek, "Türkiye'deki tüm şirketlerin ortalama endeks skorunun 1 puan yukarı çıkması, ülke genelinde yüzde 3'lük ilave GSYİH artışı, yani 26 milyar dolarlık bir artış sağlayabilecek." dedi.
Vodafone, Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye'nin dijitalleşme performansını inceleyen ve kamu politikası için önemli veriler sağlayan yeni bir araştırmaya imza attı. "Dijital Türkiye 2030 Raporu"nun çıktıları Engin Aksoy ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel'in katıldığı toplantıyla paylaşıldı.
Rapora göre, "Dijital Toplum" endeksinde AB seviyesine ulaşılması için dijital beceriye sahip nüfus oranının yüzde 80'e yükselmesi gerekiyor. Şirketlerin dijitalleşme endeksinin 1 puan artması GSYİH'de 26 milyar dolarlık artış sağlayacak. Türkiye'de fiber uzunluğun 2 milyon kilometreye çıkması durumunda Türkiye GSYİH'sine her yıl 19 milyar dolarlık katkı sağlanabilecek.
Türkiye'nin dijital yüzyılına ışık tutması hedeflenen raporda, ülkenin dijital dönüşüm süreci ve bu sürecin hızlandırılması için önerilen politika adımları "Dijital Toplum", "Dijital Şirket", "Dijital Devlet" ve "Dijital Altyapı" başlıkları altında incelendi.
Rapora ilişkin bilgi veren Vodafone Türkiye CEO'su Aksoy, dijitalleşmenin ekonomik ve sosyal gelişimin temeli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Vodafone olarak bir yandan Türkiye'nin dijitalleşmesi için çalışırken, bir yandan da bu alanda gelişim fırsatlarını inceleyen, kamu politikası için önemli veriler sağlayan analizlerin üretilmesine liderlik ediyoruz. 'Dijital Türkiye 2030 Raporu'nda ülkemizin dijital dönüşüm sürecinin en önemli üç unsuru olan toplum, şirketler ve devleti mercek altına aldık. Bu unsurların olmazsa olmaz bileşeni ve ön koşulu durumundaki altyapıyı da dördüncü eksen olarak inceledik. 2030 yılı, sürdürülebilir kalkınma amaçlarıyla temsil edilen küresel kalkınma iş birliğinin hedef tarihi. AB başta olmak üzere çoğu gelişmiş ülkenin dijital stratejilerinin hedef yılı da 2030. Türkiye'de bireylerin yüzde 30'u en az temel düzeyde dijital beceriye sahipken, AB'de bu oran yüzde 54. AB'nin resmi hedefi 2030'da bunu yüzde 80'e çıkarmak. AB'nin bu hedefine erişebilmemiz için 30 milyon kişinin temel dijital becerileri edinmesini sağlayacak bir hamleye ihtiyacımız var.
En az temel seviyede dijital beceriye sahip nüfus oranını önce yüzde 60, sonra yüzde 80'e yükseltmeyi hedeflemeliyiz. Ancak bu sayede internet üzerinden bilgiye ulaşma, e-ticaret, internet bankacılığı, iş olanakları yaratılması gibi alanlarda gelişme kaydedebilir ve ekonomiye olumlu katkı sağlayabiliriz. Bunun için dijital beceri kazanımına yönelik eğitim politikaları ile akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi cihazlara erişimin kolaylaştırılması alanlarında atılacak adımlar kritik önemde. Bu noktada özellikle cihaz taksit sınırlamalarının kaldırılmasının, cihaza erişimin önünü açacak bir adım olacağını düşünüyoruz."
- "Ülkemizdeki KOBİ'lerin yüzde 15'i orta seviyede dijital"
Aksoy, Türkiye'de internet kullanan firma oranının AB ortalamasını yakalamış olsa da firmaların ancak yüzde 60'ının hızlı internete erişebildiğine dikkati çekerek, analizlerin, tüm firmaların hızlı internete eriştiği durumda GSYİH'de ilave yüzde 0,5 artış olabileceğini, başka bir deyişle 4,2 milyar dolarlık ilave gelir etkisi sağlanacağını gösterdiğine vurgu yaptı.
Raporda, şirketlerin temel dijitalleşme göstergelerindeki performansını değerlendirmek ve burada sağlanacak gelişimin ekonomik etkisini ölçmek üzere bir dijitalleşme endeksi oluşturduklarından bahseden Aksoy, "Bu endekse göre ülkemizdeki KOBİ'lerin yüzde 15'i orta seviyede dijital iken, sadece yüzde 4'ü yüksek seviyede dijital. Büyük şirketlerde ise bu oranlar sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 25 düzeyinde. 10 üzerinden puanlanan dijitalleşme endeksindeki 1 puanlık artış şirketlerin verimliliğinde yüzde 6 oranında artış sağlıyor. Türkiye'deki tüm şirketlerin ortalama endeks skorunun 1 puan yukarı çıkması, ülke genelinde yüzde 3'lük ilave GSYİH artışı, yani 26 milyar dolarlık bir artış sağlayabilecek." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye, e-devlet hizmet sunumunda önemli bir yol katetti"
Engin Aksoy, "Dijital endüstrilerin ekonomideki payının AB ortalamasına yakınsaması, başka bir deyişle yüzde 5,5'e yükselmesi ve 30 mbps üzeri hızlı internet kullanan şirket oranının yüzde 100'e çıkarılması hedeflenmeli." dedi.
Katma değeri artıracak yerli üretime odaklanmak gerektiğini belirten Aksoy, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ülkemizin e-devlet konusunda güçlü bir konumda olması, 2030'a giden süreçte e-devletten 'Dijital Devlete' geçişi mümkün kılıyor. Türkiye, e-devlet hizmet sunumunda önemli bir yol katederek, gelişmiş ülkelerin seviyesine gelmiştir. Eski nesil mobil teknolojilerin uygun bir plan dahilinde yeni teknolojiye dönüşümünün sağlanması ve kaynakların yeni nesil mobil teknolojilere yönlendirilmesi yatırımlar için önemli. 3G'nin yeni teknolojilere geçiş yapılarak güncellenmesi, gelişmiş ülkelerde yaygınlaşan bir yaklaşım. Avrupa'da pek çok hizmet sağlayıcı, eskiyen teknolojiler için yatırımları durdurup tahsis edilmiş spektrumu 4G ve 5G'de kullanmaya veya bu doğrultuda planlama yapmaya başladı.
Almanya, Çekya, İtalya ve birçok ülkede en az bir operatör geçiş planını açıkladı. Önümüzdeki dönemde mevcut 4,5G altyapısının daha etkin kullanılması için atılacak adımlar kısa vadede mobil bağlantı kalitesini artırabilir. Bunun yanı sıra frekans tahsisi başta olmak üzere spektrumun etkin kullanımını amaçlayan düzenlemelerin yapılması hem mobil şebekelerin performansını artıracak hem de yatırımların verimliliğini sağlayacak. Yeni nesil teknolojilere geçişi de kapsayan spektrum kullanımı yol haritasının kamuoyu ile paylaşılması, 5G dahil sektörde uzun vadeli yatırımların planlanmasında kılavuz görevi görebilir."
- "Türkiye'de fiber hattı yaklaşık 2 milyon kilometreye çıkarılmalı"
"Dijital Altyapı" alanında atılması gereken adımları paylaşan ve Türkiye'de mobil ve sabit genişbant internet yayılımının OECD ortalamasının gerisinde kaldığına işaret eden Aksoy, mobil genişbant abone oranında OECD ortalamasına erişilmesi için 2030'a kadar her yıl abone yoğunluğunun yüzde 10 büyümesi gerektiğini, bunun yıllık yüzde 1'e varan GSYİH artışı olduğunu, ekonomiye 7 milyar dolarlık katkı sağlayacağını söyledi.
Aksoy, diğer yandan Türkiye'de 100 kişi başına fiber abone sayısının 6, OECD ortalamasının 12, en yüksek 10 OECD ülkesinde ise 28 olduğunu aktararak, "Dijitalleşme konusunda örnek gelişim sergileyen ülkelerden Güney Kore'de kilometre yol başına düşen fiber hat uzunluğu bizim 4 katımız. Aynı yoğunluğa ulaşmak için fiber hattının yaklaşık 2 milyon kilometreye çıkması, bunun için de her yıl yüzde 17 artması gerekiyor. Bu sayede 2030'a kadar her yıl GSYİH'ye yüzde 2,2'lik, yani 19 milyar dolarlık katkı sağlanabilecek." diye konuştu.
Engin Aksoy, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Sektörümüz, dijitalleşmeyi sağlayan ve kolaylaştıran stratejik bir konumda. Bu nedenle diyoruz ki Türkiye 2030'a kadar fiberde OECD ortalamasını yakalamalı. Bu alanda lider ülkelerle yarışmayı hedeflemeli ve yatırımları hızlandırmalıyız. Diğer yandan frekans tahsisleri yapılarak 3G yerine 4,5G önceliklendirilerek ve 5G yatırımları hayata geçirilerek, özellikle sanayi bölgeleri gibi üretim verimliliğini de artıracak alanlarda yeni teknolojilere hızlı geçişin desteklenmesi önemli. Altyapı yatırım ve hedefleri konusunda ilerleyebilmek için düzenleyici çerçevenin yenilikçiliği ve verimliliği artıran, yatırım ve güven ortamını güçlendiren nitelikte olması önemli. Dijital altyapılar gibi yoğun yatırım gerektiren alanlarda düzenlemelerin maliyet boyutunu da göz önüne alarak yatırımların devamlılığını sağlamak kritik. Yeni teknolojileri, dijitalleşmeyi ve bu alanda yapılacak yatırımları kolaylaştırıcı ve düzenlemelerin oluşturacağı maliyeti de göz önüne alan bir bakış açısıyla ilerlememiz gerekiyor."
- "Dijitalleşme konusunda da bir hamleye ihtiyacımız var"
Aksoy ve Süel, toplantı sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Dijital Türkiye 2030" kapsamında yapılması gerekenleri sıralayan Aksoy, öncelikle "Dijital Türkiye" vizyonunun ortaya konması, hedeflerin belirlenmesi ve bununla ilgili yol haritasının ortaya çıkmasının çok önemli olduğunu söyledi.
İkinci olarak altyapı konusunun önemine işaret eden Aksoy, "Altyapı konusunda sadece mobil teknolojiler ve fiber değil, veri merkezi gibi konular da altyapının bileşenleri. Türkiye'nin dijital altyapısının güçlenmesi lazım. Özellikle son yıllarda nasıl ki bir karayolu hamlesi yapıldıysa burada da bir hamleye ihtiyacımız var. Dijital devrimi ıskalamamak için bu gerekli. Üçüncü olarak dijitalleşmenin teşvik edilmesi gerek. KOBİ'lerin dijitalleşmesini kolaylaştıracak teşviklerin verilmesi gerek." ifadelerini kullandı.
Aksoy, 5G takviminin belirlenmesi gerektiğinin altını çizerek, "Uluslararası yatırımlar hiç bir zaman durmuyor, ülkeler bundan pay almaya çalışıyor. Fiber yatırımlara imkan verilmezse, Türkiye'ye yapılacak fiber yatırım başka bir ülkeye gidiyor. Frekans tahsisi önceliklendirilmezse, frekansa yapılacak yatırım başka bir ülkeye yapılıyor. Dolayısıyla bu belirsizlik durumu, yeni teknolojilere adaptasyonda gecikme ve yatırımların başka ülkelere kaymasına sebep verir." değerlendirmesini yaptı.
Hasan Süel de "Neyin ne zaman ihaleye çıkılacağını bilmediğimiz zaman, hangi teknolojiye ne kadar yatırım yapacağımız, devam eden data trafiği, kapasite ihtiyacını hangi kaynak stratejisiyle orta ve uzun vadeli planlayacağımız netleşmiyor. Bu da şirketlerin en öne çıkardığı risk unsuru. Ne gün olacağını bilmek hepimizin faydasına. Kaynak kompozisyonumuzu ve yatırım stratejimizi bu belirsizlik etkiliyor." diye konuştu.
- "700 MHz'lik boş frekans kullanıma açılırsa, Türkiye'deki internet kapasitesi en az yüzde 20 artacak"
5G'ye geçiş sürecinde, 700 MHz'lik boş frekansın 3 operatöründe kullanımına sunulması talebinde bulunan Aksoy, şöyle devam etti:
"Bu daha fazla kapasite ve daha fazla kapsama demek. Bugün bu frekans tahsis edilse Türkiye'deki kapsama artacak, Türkiye'deki internet kapasitesi en az yüzde 20 artacak. Boş duran frekansın verilmesinden bahsediyorum. 5G'nin başka frekansları var, 700 MHz boş duruyor. Geçiş sürecinde bu kullanıma açılabilir. Deprem sürecinde bu frekans açıldı, kullandık. Trafik şu an sıkışmış durumda, orada boş bir yol var. Bu sadece Vodafone için değil, herkes için geçerli. Bizim istediğimiz her şey kamu yararı içeriyor. Her istediğimiz kamu menfaati içeriyor. Vodafone Türkiye'nin istediği her şey kamu menfaati içindir. Bahsettiğimiz tüm konuların hükümetin radarında olması ve adım atılması lazım. Aslında bu konular devlet ve hükümet planında var ama somutlaşma konusunda adım atılmalı. Bizim söylediğimiz ortak altyapı, fiber gibi politika ve söylemler devletin de söylediği, tüm eylem planlarının içine koyduğu şeyler."
- "Ortak altyapı şirketinin kurulması gerek"
Fiberde ortak altyapı şirketi konusunda da taleplerini yinelen Aksoy, "Özel sektörün önünün açılması ve ortak altyapı şirketinin kurulması gerek. Adil rekabet ortamının sağlanmasını bekliyoruz." dedi.
Aksoy, 2022 hesaplamasına göre, 5G'nin gecikmesinin, ülke adına her yıl 120 milyar TL gelirden feragat edilmesi anlamına geldiğine dikkati çekerek, takvimin belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Uluslararası yatırımda ülkeleri kıyaslarken dijitallik seviyesi fark yaratan unsurlardan oldu." diyen Aksoy, sektörün teşvik konusunda çalışma beklediğini vurguladı.
Süel de teşviklerin yanı sıra yatırımların önünün açılması gerektiğine işaret ederek, "Net talebimiz 3G'nin 4,5G ile güncellenmesi ve bunun için net bir haritanın belirlenmesi. Aynı talebimiz 5G için de geçerli. Ne zaman ihalenin olacağını bilmek yatırımlarımızı planlamamız için çok önemli. 4,5G'den 5G'ye geçişte atıl duran frekansların kullanılabileceğinin, bunların sektöre tahsis edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Fiber yatırımların sektörde her oyuncuya eşit şekilde sağlanması gerekiyor. Mobilde olduğu gibi sabitte de teşvik modellerinin oluşturulması çok önemli." değerlendirmesinde bulundu.